18 Temmuz 2018 Çarşamba

Vicdanlı kedi


Hayatım boyunca kaç kediyle yol arkadaşlığı yaptım, kaç kediyle ev paylaştım bilmiyorum. Ama hepsi de derin izler bıraktı yüreğimde. Her kaybedişimde bir evladımı kaybetmiş gibi acı çektim. Gerçekten insan olan bir evladımı kaybetseydim, kedilerimi kaybedince kaybettiğim acıdan daha fazlasını duymazdım. Hayvanlara yapılanlar karşısındaki acılarımın seviyesinde belki de anlayabilirsiniz bu sayede. Evet, insan kayıpları, hayvan kayıplarından daha fazla acı vermiyor bana. Ay çok mu rencide oldunuz; çok da tınnnnn! Geldi mi tın sesi? Bu tın sesi, sokaktaki kediler için konan su ve mamalara tekme vuranlara gelsin!

Bazı kedilerim çok daha insani idi diğerlerine göre. Gerçi sen hayvanlara nasıl yaklaşırsan, onlar da sana öyle yaklaşıyor. Onlara saygı ile yaklaşırsan, onlar da seni anlamaya çalışıyor, anlayışlı davranıyor. Şimdi burada kaybettiğimde dünya başıma yıkılan ve çok bahsettiğim Karam kedimden bahsetmeyeceğim. Bugünkü konumuz Lilly kızım. Lilly daha bir yaşında ve yaşını doldurur doldurmaz hamile kalıp doğurdu; hem de 5 tane. Kedilerin ilk doğumlarında yanında bir hayvanseverin bulunmasının, yavruların telef olmaması için şart diye de belirteyim. Çünkü ilk doğumunda kedi sancının ne olduğunu, neden olduğunu anlayamıyor. Deli gibi bağırıp koşturuyor. Mesela başka bir kedim ilk doğum yaptığından yarım saat kadar geç haberim olmuştu ve yavrular doğdukları yerde kalmışlar ayrı ayrı. Ve yavrularını emzirmek istememişti ve anneanne emzirmişti aynı anda doğum yapan. Lilly'nin doğumunda yanında bulunmam, hem onun sakin olmasını sağladı hem ona kolaylık sağladı ve bu da yavrularını daha çok sahiplenmesini sağladı. En önemlisi bu sayede yavrularını bırakıp gidebileceği bir insan güvencesi oluşuyor. Lilly iki gün dışarıya çıkmadı onlara bakmaktan ve 3. gün ısrarla yavrularının yanına yatmamı isteyerek çıktı dışarıya. Daha sonraki günlerde de ben nereye yatarsam, yavruları kucağıma taşıyordu. Lafı fazla uzatmayacağım, onları korumak için sahibine falan nasıl kaplan kesildiğini anlatmayacağım...

Lilly her kedi gibi içgüdüsel olarak yavrularına hayatı öğretiyor. Onlara dışarıdan yiyecekler getiriyor, onlarla boğuşarak kendilerini savunmalarını öğretiyor falan... Gerçi dışarıya da çıkarmak istiyor dış dünyayı göstermek için ama ben, araba altında kalırlar diye şimdilik izin vermiyorum. Mesela geçenlerde yavrunun bir tanesi pencerenin parmaklıklarından trapezci gibi sallanırken cumburlop aşağıya düştü. Lilly'nin onu kurtarmak için aşağıya atlamasını görecektiniz...

Gelelim asıl konuya, vicdan meselesine... Lilly dış dünyanın zorluklarına karşı yavrularına avcılığı da öğretmek istiyor ve ikidir serçe yakalayıp geltiriyor ama kuşlara hiç zarar vermiyor. Onları yavrularna gösterip avlanmayı öğretmek istiyor. Tabiki de ben de alıp tekrar serbest bırakıyorum kuşları hayata. Ve biliyor musunuz, Lilly kızım ne çiğ ne de pişmiş olarak kırmızı et yemiyor. Kokluyor ve yemiyor. Kuru mama yiyiyor, süt ve yoğurt yiyiyor, bir de beyaz et yiyiyor. Başka kediler ölür biter ama yaş mamaları bile yemiyor. PetShop da dalga geçiyor; vejeteryan öyleyse, diye...

Ve marifetlerini ve insani taraflarını anlatmayacağım kızımın. Yaa bir kedi, eliyle dudaklarıma dokunup başını öptürmek ister mi? Çünkü ben onu başından öperim ve içeriye gelince ilk işi bana başını öptürmektir. Geceleri uyurken bile canı kendini sevdirmek istedi mi, ya elini elimle başına götürür, ya da eliyle dudaklarıma dokunur başımı öp diye. Lilly işte böyle bir kedi. Ve ilk anne olmasına rağmen, düşmanı olduğu İrma'nın iki yavrusunu ve de sokakta bulduğum 1 aylık yavru kediyi de emzirdi kendi 5 yavrusuyla birlikte. Lilly yavrularına çok iyi baktığı için, yavruları çok sağlıklı. Tanrım, benim ömrümden alıp ona da versin; onun öldüğünü görmeyeyim. Ayrıca çok güçlü bir kız; dış dünyayı çok güzel öğrendi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder