11 Temmuz 2018 Çarşamba

Mantıklı olan, eşcinsel yaşar!


Ben insanları erkek veya kadın diye ayırmıyorum; iyi veya kötü insan diye, bilinçli veya bilinçsiz diye, korkak veya cesur diye, kişilikli veya kişiliksiz diye, vesaire diye ayırıyorum ama bütün bu özellikleri birbiriyle bağlantılı oldukları için olumlu veya olumsuz diye, yani artı veya eksi diye iki grupta topluyorum. Tamam, erkeklik veya kadınlık, eşcinsellik veya heteroseksüellik elbette var elbette inkar etmiyorum ve insanlar kendilerini içlerinden geldiği gibi ifadeli etmeli ve bunun da savunucusuyum ve mücadelesini de veriyorum ama bu varoluş şekillerimizi heteroseksizmin çamuruna bulayarak abartmayalım, dolayısıyla doğamızı sınırlandırmayalım.

Lafı uzatmayacağım-diyene bak sen! Bakınız ben elbette transların kendilerini ifade etme biçimlerine saygı duyuyorum. Saygıyı da bırakın; herkesin istediği gibi yaşama hakkına inanıyorum; çünkü insan yanlış da olsa, nasıl mutlu olacaksa öyle yaşamalı.Ve insanların içlerinden geldiği gibi yaşamasından dolayı, ben de mutlu oluyorum. Çünkü ben "kalbimi" biliyorum. Özellikle "hayatla barış"ını transseksüel olarak da halletmiş insanlarla aramda hiçbir problem yok, olması da söz konusu olamaz. Eğer farklı kimliğe sahip bir kişi, kendi camiası içindeki farklı düşüncelere tahammül edemiyorsa, tahammülsüzlükte aramalı sorunu. Lafı nereye bağlayacağım biliyor musunuz; transseksüellerin görsel ve davranışsal olarak varoluş şekillerine.

Şimdi ben diyorum ya; transseksüellik şu anki varolduğu itibariyle toplumsal cinsiyet paralelinde cinisyetçi bir varoluş diye... Bunu nerden mi biliyorum; ayol ben de öyleyim ama farkım toplumsal cinsiyeti reddetmem. Tamam cinsiyet kimliği varolsun, yani kadınlık ve erkeklik. Zaten biyolojik cinisyet temel gerçeği insanın-canlının; o konuda bir problem yok. Peki, eğer çocukluktan itibaren toplumsal cinsiyet rollerine şahit olmasak, bize öğretilmese veya dayatılmasa, ve bunları içselleştirmesek; biz nereden bileceğiz pembe rengin kadın mavi rengin erkek olduğunu, kadının saçını uzatıp erkeğin kestirmesi gerektiğini, kadının etek giyip erkeğin pantolon giyeceğini, kadının boyanıp erkeğin sade olacağını, en önemlisi erkeğin özgür kadının özgür olmayacağını, erkeğin 1. sınıf kadının 2. sınıf olacağını, vesaire.

Transseksüellere bakıyoruz; tamaAmen toplumsal cinsiyet üzerinden varolmaya çalışıyorlar; çünkü heteroseksist bir toplumda ancak o şekilde erkek veya kadın olunabilineceğine inandırmışlar kendilerini. Yani kadın olmak için illa ki meme olması şart, erkek olması için memesiz. Kadınların en şikayetçi olduğu şey menstrüasyon-regl-adet-aybaşı iken, trans kadınların ped takmaya çalışmasını nasıl açıklayabiliriz toplumsal cinsiyet dışında. Kadınlar keşke penisimiz olsa da ayakta işeme özgürlüğüne sahip olsaydık derken penisli transa kadınların sırf kendilerini kadın hissedebilmek için oturarak işemelerini nasıl açıklayabiliriz? Peki kadına şiddet ve kadın cinayetleri ortdayken trans kadınların toplumdaki maço erkekliğe özenmesini nasıl açıklayabiliriz?

Tabi translara göre bütün kadınlık ve erkeklik davranışları içgüdüseldir; yani sonradan öğrenmemişlerdir. Öyle olsa bile cinsiyetçiliği devam ettirmenin, pekiştirmenin bir alemi var mı? Bu heteroseksizmi onaylamaktır. Yani transseksüellik heteroseksizme dair bir cinsiyetçiliktir. Bakınız, altını çizerek tekrar ifade ediyorum; benimki sadece inandığım ve uyguladığım şekilde bir varoluş şekli. Çünkü ben eşitliğin ve özgürlüğün bu şekilde geleceğine inanıyorum ve kendimi bu şekilde ifade ederek daha iyi hissediyorum ve böyle de olabileceğini anlatmak istiyorum. Çünkü eşcinsellik konusunda yanlış algılar var. Eşcinsellik denilince feminenlik akla geliyor sadece, onu da geçtik erkekten kadına dönme.

Bakınız romantik anlamda sevme duygusu iki tane; ya kendi cinsini seviyorsun, ya da karşı cinsi. Kendi cinsini sevenin içinde de belki bir karşı cinslik vardır, varsa da vardır; bunun için ambalajımı değiştirme zahmetine girmek istemiyorum. Çünkü kırmızı ambalajlı hediye paketi de olur, mavi ambalajlı da. İçindeki hediye hangi ambalajla olursa olsun amacına hizmet edebilir layığıyla. Ambalaj değildir işlevin belirleyicisi. Tama ben yanlış paketlenmiş olabilirim; yani erkek bedeninde doğmuş bir kadın olabilirim ama erkekleri erkek olarak da sevebilme yeteneğim var fazlasıyla. Doğada buna engel yok kesinlikle. Yani erkek bedeninde iki kadının birbirini sevmesi bana daha mantıklı geliyor üstelik, daha güzel geliyor, daha uyumlu geliyor, daha her şey geliyor. Buradan "mantıklı olan eşcinsel yaşar"ı çıkarmıyoruz tabiki de! Çünkü o ambalajlar doğal, sonradan değil.

İçinde yaşadığımız sosyolojik evrim sürecinde heteroseksist bir dönemde yaşadığımız için, içselleşmelerin ve de özgüvensizliğimizin etkisiyle, tabi bunun temelinde yapı ve dolayısıyla bilinçsizlik de var, biz zannediyoruz ki erkeklik ve kadınlık sadece bildiğimiz şekilde olmalı. E olmayabilir, olmak zorunda da değil, sen oldurmak zorunda hissediyorsan da bunun önündeki engelleri aşma hakkına sahipsin. Aşınca ne oluyor; heteroseksizm oluyor ve yapay bir varoluş oluyor; işe de yaradığı söylenemez kendimizi kandırmak dışında. Çünkü hiçbir şey doğal kadar orjinal olamaz; hele ki canlının doğalı dışında orjinalı asla olamaz. Çünkü ambalajın içindeki ne olursa olsun, o ambalajla kendini daha iyi gerçekleştirecektir kuşkusuz. Senin psikolojin öyle kumanda ediyorsa-bedenini cinisyete uyumlu hale getirmekse bunun adı; saygılar ama benim psikolojim doğasıyla barışık ve şükrediyor erkek bedenindeki karışık duygularıyla yaşamaya; çünkü o sayede hayata daha renkli bakabiliyorum. Algılar dışındaki bir insanlığı yaşıyorum bu sayede. Belki de kadınların ele geçirmek istediği özgürlüğü, eşitliği bu bedenle yakalayabileceğiz diye düşünüyorum. Çünkü erkek bedenindeyim ama eşitsizliğe karşı çok duyarlı ve tepkiselim. Yani erkek bedeninde kadın ruhumla bir eşcinsel olarak cinsiyetçi olmadığım için eşitsizliği asla kabul edemiyorum.

Erkek bedeninde kadın doğmayı eşcinsellik olarak kabul etmiyor kendilerini trans olarak ifade edenler; bu kabul etmeyenlerin sorunu; kabul edenler gerçeği var mı; var. E o zaman kabul etmeyenlerin de acaba bizde de bir sorun var mı veya acaba erkek bedeninde kadınlığı veya kadın bedeninde erkekliği savunanlar da haklı olabilir mi diye bir düşünmeleri gerekmez mi? Tamam, translar istedikleri şekilde düşünsünler, bedenlerinden istedikleri şekilde tasarruf etsinler ama doğasıyla barışık olanlardan da nefret etmesinler; homofobik olmasınlar. Yani iki erkek birbirini sevebilir, iki kadın bedeni birbirini sevebilir; buna alıştırmaya çalışın kendinizi. Yani doğduğunuz bedenlerde kalın demiyorum; haşa; çünkü desem ne çıkacak ki; ayrıca kendi bileceğiniz iş olduğunu bas bas bağırıyorum zaten ve de tüm samimiyetimle mutluluklar da diliyorum-bir ima da aranmamalı sözlerimde negatif anlamda. Başta da dediğim gibi, bedenini değiştirmesine rağmen hayatla barışmış translarla çok sağlıklı ve sağlam diyaloglar kurabiliyoruz Tanrı'ya şükür!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder