Türkiye'ye eşcinsel hakları falan gelmez biliyor musunuz bu kafayla. Çok sebebi var aslında bunun. En başta eşcinsellerin bilinçsizlikleri; bu bilinçsizliğin altını cahillikten dolayı kendini, dolayısıyla haddini bilmemek olarak doldurabiliriz. Kısaca "heteroseksüeli ne ki, eşcinseli o olsun" da diyebilirz de. Genele paralel farklılıkları da. Bir şeyin ne olduğunu ve gidişatını öğrenmek için tablonun geneline bakmak yeterli. Toplumda ayrımcılık mı var, farklılıklar da kendi içindeki farklılığa ayrımcılık yapar mesela. Genelin varoluşu çıkarlar üzerine mi kuruludur, farklılıkların varoluşunun da bir farkı yoktur. Maddi manevi çıkarlara ters düşüyorsan, hemen ipini keserler. Hepsi de Nasrettin Hoca gibi bindikleri dalı kestiklerinin farkına varmazlar tabi. Aslında eşcinseller, özgürlüklerine kavuşmak için kendi beceremedikleri yoldan gitmek yerine, Nasrettin Hoca'yı manifesto olarak okusalar, daha çıkarlarına olur. Aslında her şeyin baş sorunlusu, cehalet. Cehaletten dolayı da herkes bencil ve çıkarlarını düşünüyor. Kimsenin umrunda bile değil genel anlamda eşcinsel hakları. Bütün eşcinseller kompleksli, bütün eşcinseller hazımsız ve kıskanç. Güzel bir şey mi yapıyorsun; vurun abalıya cahilce! Doğru bir şekilde var mı oluyorsun, hemen "sen kimsin" saldırganlıkları! Kapasite demek, sadece IQ'nun yüksek olması demek değil ki, hayatı sağlıklı bir şekilde yönetebilmek çok daha önemli mantık çerçevesinde. Bu cahilliklerinden dolayı zaten çok sığlar, çok klişeler. Dolayısıyla aynı sahne, aynı manzara, aynı nakarat hep ilkokul müsameresi seviyesinde. Ne gücü elinde bulunduranların sağlıklı bir şekilde yönlendirme gayesi var çıkarcılıklarından dolayı, ne de diğerlerinin araştırma, öğrenme ve kuralları yıkma potansiyeli. Yaa bunlar 1 Mayıs'ta falan "i*neyiz, to*uz" diye sokağa dökülüyorlar ya, bunlar hayatın içinde eşcinsel olarak varolmuyorlar ki, daha da ötesi homofobikler. Eşcinselliklerine hep bir bahaneleri ve de eşcinselliklerinden hep kurtulma çabaları var. Ya sağlam bir şekilde kimliklerinin arkasında duramıyorlar, ya da başka kimliklerle kaçıyorlar eşcinselliklerinden. Zaten bu bahanesel kaçışlar ve tanımlamalar değil mi eşcinsel haklarını baltalayan? LGBTİQAPXYZ kamuflajı ve heteroseksist aidiyetçiliği, eşcinsel haklarının tam anlamıyla hiçbir zaman gelemeyecek olmamasının en büyük sebebidir. Çünkü orada eşcinselliğin heteroseksizmi tehdit etmemesi için eşcinsellerin ağzına haklarınızı veriyoruz diye bir parmak çalan frenleme mevcuttur. Evet LGBTİ kamuflaj tanımlaması eşcinselliğe bir frendir eşcinsellerin farkında bile olmadıkları. Çünkü eşcinsellik, erkek bedeninde hangi ruhun, hangi cinsiyetin olduğunu bile tartışmak istemediğim cinisyetçileştirilmiş bir şey var oysa kendi haline bırakılması gereken; işte hemcinsini sevmek olan o eşcinselliğe binbir çeşit kılıf biçilmeye çalışılmaktadır eşcinselliğin heteroseksüellik gibi doğal olmasına rağmen kendini varedememesi için. Bakınız transvesti ve erkek kamuflajlı gizli eşcnselelrin % 2bin'i homofobiktir biz ne kadar ayrımcı değiliz, birlikte hareket etmeliyiz samimiyetsizliğine rağmen. Ve bu durumun baş sorumlusu eşcinsel oluşumlardır böyle yanlış bir algıya, cinsiyetçiliğe çanak tuttukları için. Onlar da cinisyetçilik karşıtıdırlar ama sözde bir antiheteroseksistliktir bu! Çünkü ne zaman basma kalıp eşcinsel mücadeleciliğinin dışında bir ses duyulursa hedef haline getiriliyor ve ihraç ediliyor. Oysa ihraç edilenin kendileri olduklarının bir farkına varsalar gerçek anlamdaki eşcinsel hakları mücadeleciliğinden. İnsan neden bile diyemiyor antidemokratik bir toplumda sözde demokratik olmaya çalışanların çocukça hareketlerini görünce. Bazen kendi adıma utanıyorum ne bunlar diye; o kadar hayatın ve gerçeklerin dışındakiler ki. Hani militarist marşlar vardır ya; LGBTİQAPXYZ!lerin terennümlerini işte böyle cinisyetçi buluyorum anlamsızca. Şef ise heteroseksizm! Heteroseksizme karşılar ama heteroseksistçe!
1 Mayıs falan o kadar kanıksanmış bir eylem ki, kimsenin umrunda bile değil o eylemde bir fark yaratılamadığı için. Zannediliyor ki, işte sistem karşıtları bugünden fırsatçılık yapıyor, hükümet de önlemler falan alıyor. "Al gülüm, ver gülüm" gibi geliyor bana. Oysa toplumun barış, huzur ve gerçekler adına değerlendirebileceği, değerlendirmesi gerektiği çok güzel fırsatlar bugünler. Ama herkes "laf ola, beri gele" havasında. Sloganlar, onları alkışlayan aynı kafadan izleyiciler veya içinden küfür eden sessiziler... Oysa bir kontakt kurulsa düşünsel anlamda sevgiyle, kontakt kurulması çerçevesinde bir şeyler yapılsa samimi bir şekilde inandırıcılık adına... Gözlerimizi kapatıp havaya deli deli bağıracağımıza, kendimizi doğru bir mesaj olarak sunup insanların gözlerinin içine sevgiyle bakabilesek...
İNSANIN SEVDİĞİ ve SÜRPRİZ DEDİĞİ SENARYOLAR!
Aslında 1 Mayıs'a katılmayacaktım. Çünkü katılsam ne olacaktı ki..! Çünkü benim için her gün 1 Mayıs'tı! Tabi bir kişiye bile ekstradan gerçeklerin farkına varmasını yardımcı olmak elbette çok değerli ama ne bileyim bazen olumsuz cahilce etkilerden dolayı şevksizlik olabiliyor işte. Katılayım dedim ama kediler için katılayım, kedi hakları için sesimi çıkartayım dedim ama panter kıyafetim yoktu ki kükreyebileyim! Elime badminton raketi almayı düşündüm(5 yıldır kendim de badminton oynadığım için); kim anlardı ki badminton sporunun sembolünün kedi atikliğinden dolayı kedi olduğunu. Gene Nükhet Duru'ya giderkenki kedili tişörtümü ve KEDİLERİN TIRMALAMASINI SEVGİ GÖSTERİSİ KABUL ETTİĞİM İÇİN kedi sevgisini sembolize olarak yırtık kısa kotumu giydim. Kulağıma da sevginin ifadesi olarak gülümü taktım. Hadi doğanın renkliliği adına elime gökkuşağı bayrağını da alayım dedim. Özgürlük heykeli gibi horoz heykelimizin de çıkılabilecek en yükseğine çıkıp bayrağımı salladım. Deli demişlerdir biliyorum ama bunun delilik olmadığını de hepsi biliyorlarmıştır elbet. İnsanlarımız cesaret edemediklerini yapanlara deli derler çünkü. Güzel bir anıydı benim için 2018 "1 Mayıs"ı. Fotoğrafı çeken arkadaşımıza da teşekkür ederim. Çünkü sosyal medya sayfamızdan etkinliğe katılmak istediğimi okuyunca, benden bayrak talep etmişti bu arkadaşımız ve ona bayrak vermek için gelmiştim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder