12 Mayıs 2018 Cumartesi

Ben eşcinsel olarak eşcinselliğin ne demek olduğunu biliyorum ama siz insanlığın ne demek olduğunu biliyor musunuz?

Ben eşcinselim ama sahtekar değilim!



Hayat beni sınamıyor, ben hayatı sınıyorum!

Siz eşcinselliğin ne demek olduğunu bilir misiniz lanetli bir öteki olarak bakılmak dışında? Oysa ben eşcinsel doğdum ve ne yaşadığımı benden daha iyi kimse bilemez. Ben cinsiyetçi heteroseksüelliğin de ne olduğunu sizden daha iyi bilirim ayrımcılığınızı yaşayan biri olarak. Ben sizi bilirim de, siz beni bilmek, anlamak istemezsiniz. Ama ben size anlatacağım tekrardan belki anlayabilrisiniz umuduyla ve daha samimi olması için gene kendi üzerimden örnekleyerek. Evet ben bir eşcinselim. Eşcinsel doğdum. Doğduğumda ne isem, hala da oyum. Çünkü ben hiçbir zaman eşcinselliğimi saklamadım, hep arkasında durdum, hep savundum. Çünkü insanın kendine inanması, bunu savunmasından daha doğal ne olabilir ki kendine dürüst olabilmesi için, gururla yaşayabilmesi için. Çocukken de "duygu"larımın farkındaydım bazıları bu duyguları sindirim sisteminin boşaltım noktasına indirgese de kuş beyinlilikleri yüzünden. Ama duygularım adsızdı en başlarda, sadece hisseldi, çocukça eylemseldi. Ortaokul çağlarımda, daha 10-11 yaşındayken adını öğrenmiştim hislerimin, kimliğimin okumayı seven bir olduğum için. Cinsel ve duygusal olarak hayallerim de hemcinsime yönelikti, rüyalarım da. Ben eşcinsel olmasaydım, daha çocuk yaşımda bile "rüya"larımda ilk ejakülasyonlarımı-boşalmalarımı erkeklerle sevişerek mi gerçekleştirirdim? Heteroseksüel olmadığımı biliyordum ergenlik çağımdan beri ve o dönemler herkese ben eşcinselim diyemiyordum tabi. Desem ne olacaktı ki? Bu ne? diyeceklerdi. Sadece heteroseksüel evlilik yapmayacağımı söylüyordum. Askerden geldikten sonra da kendimi-kimliğimi iyice kavradım ve açılımımı yaptım ve beni tanıyan herkes biliyordu artık beni. Aslında daha ilk baştan-çocukluğumdan beri biliyordu herkes de ne olduğumu ama ben sadece alnıma eşcinsel diye koca bir damga vurdum gururla bile isteye. Çünkü kız gibiydim bugün karı gibi dedikleri gibi! Hayat hiç zor gelmedi bana, insanlarla uğraşmak zordu. Hayatı zorluklarına rağmen sevdim, çünkü yaşamak güzeldi ve benim keyif aldığım çok şey vardı öğrenmek gibi, müzik gibi, sanat gibi... Hedeflerim vardı, başarmak istediklerim vardı, elde etmek istediklerim vardı, yaşamak istediklerim vardı, kendimi gerçekleştirme isteklerim vardı. Okumayı çok seviyordum ama çalışmak zorunda olduğum için çalışma hayatını seçtim ve açıktan da olsa 4. üniversitemi okuyorum. Belki de örgün bir üniversite okuyabilseydim, bu kadar hırs yapmazdım bu konuda. Çalışma hayatında da homofobi vardı ama bu sokaktaki homofobi kadar şiddetli değildi patronlarımın belki diğerlerine göre daha iyi olmasından dolayı, şanslıydım belki bu konuda. Evet bir eşcinsel olarak çalıştım, hem de emeklilik hakkını kazandıracak kadar ve devlete her heteroseksüel kadar vergimi ödedim, hala da ödüyorum kuruşu kuruşuna. Askerliğimi de yaptım bir eşcinsel olarak doğuda eksi 40 derecelerde askeriyedeki homofobiye ve şiddete rağmen, aşağılanma ve dışlanmalara rağmen. Siz kolay mı sanıyorsunu vatanınızı korurken arkanızdan top, ibne diye aşağılanmayı, tecavüz korkusunu yaşamayı, askıntılıkları. Tecavüzden korkmak derken de ilişki anlamında değil; bana göre gerçek tecavüz bedensel değildir, kimliğinin ele geçirilmesi ve onun tefe koyulmasıdır ve bundan dolayı utandırılacak olmandır. Biliyorum asıl utanması gerekenlerin kimler olduğunu ama anlatabilir miyiz gerçekten size utanması gerekenlerin sizler olduğunu? Utanması gerekenler size göre de eşcinseller değil midir aşağılansalar da, dışlansalar da, şiddete maruz kalsalar da, nefret cinayetine kurban gitseler de..? Bütün ayrımcılıkların en kötüsüne eşcinseller maruz kalır ama onlar ailelerinde, çevrelerinde, okulda, işte, karakolda, adliyede, hastane hep utanması gerekenlerdir. Ayrımcılığa, şiddete maruz kalırlar ama bir de bu saydıklarım tarafından vurulurlar ve utandırılırlar. Biz eşcinseller hep suçluymuşuz gibi muamele görürüz ve hep cezalandırılırız hayatta hiç kimseye bir şey yapmadığımız halde. Herkes kadar, hatta herkesten fazla üzerimize düşeni yaparız görev olarak ama herkes kadar insanca bir davranış görmeyiz. Gerçekten biz eşcinseller heteroseksüellere bir şey yapmış olabilir miyiz? Bu kin, nefret, öfke, şiddet niye? Kafanızda eşcinsellere karşı kendinizi kurmanızın kaynağı, sebebi ne olabilir hiç sorguladınız mı ve ne buldunuz, bir şey bulabildiniz mi, bulabilir misiniz acaba? Bakınız biz eşcinseller hain değiliz, dolandırıcı değiliz, yalancı değiliz, acımasız ve vicdansız değiliz, kimseye eza etmiyoruz, kimseyi gasp etmiyoruz, kimseye hakaret etmiyoruz, kimseye şiddet uygulamıyoruz, kimsenin hakkını yemiyoruz, kimsenin yaşam biçimine saygısızlık etmiyoruz, kimseye ayrımcılık yapmıyoruz, daha sayayım mı? Herkes kadar, belki herkesten bile daha duyarlıyız ayrımcılığın ne demek olduğunu bildiğimiz için, herkesten daha şefkatliyiz sevgiyi tadamadığımız için, herkesten daha adaletliyiz eşitsizliğin ne demek olduğunu bildiğimiz için, daha özgürlükçüyüz hayatlarımız ellerimizden alındığı için, herkesten daha azimliyiz önümüze engeller çıkartıldığı için, herkesten daha çalışkanız eşcinsel olduğumuzdan dolayı iş verilmediği için, herkesten daha yardımseveriz zorda kalınca herkes sırtını döndüğü için, herkesten daha hayvanseveriz hayatı insanlar bizimle paylaşmak istemedikleri için, herkesten daha hırslıyız heteroseksist dünyada başarılarımızla varolabilmek için, herkesten daha dürüstüz en ötekileştirildiği halde kimliğimizin arkasında durabildiğimiz için, kapımızı açarız her çalana barınaksızlığın ne demek olduğunu bildiğimiz için, çok kibarız en kaba davranıldığımız için, en korumacıyız yalnızlığın ne demek olduğunu bildiğimiz için, çok sabırlıyızdır sığınacak bir limanımız olmadğı için.. Ağlamayız bile ama bu taş kalpli olduğumuzdan değil, bizi güçsüz görüp daha da ezmemeleri için; çünkü insanlar hala çok acımasız ve kim güçsüzse ona güç yeterliliği yapıyorlar, ağlayamayız çünkü başımızı koyacak ve ağlayacak bir omuz icat edilmemiştir daha bizim için. Biz şarkılarda yaşarız hayatı, şarkılarda mutlu oluruz, şarklarla mutlu olur ve güleriz. Sıkışınca dağlara bile vuramayız kendimizi; ancak hayata pozitif yönünden bakarak umarsız gibi davranırız gözyaşlarımızı içimize akıtarak. Bütün yaşadığımız olumsuzluklara rağmen zorda kalınca yakınalrımıza, çevremize sırtımızı dönmeyiz. Sorsunlar... Halil hiçbir derdini kimseyle paylaşmamıştır ve birinizden bir kuruş borç para, yiyecek bir lokma ekmek istemiş midir hiç ama kapısı çalanlara kapısını açmamazlık etmiş midir, onlara elinden gelen yardımı esirgemiş midir, hiç bana ne sizin derdinizden demiş midir? Çünkü bu hamur meselesi, kalp meselesi. İnsanın içinde kötülük yoksa, kötü olamaz. Yaa bir kişi de çıkıp ibne-top dedikleri Halil şu kötülüğü yapmıştır, onun şu eksikliği vardır, şu yamukluğu vardır, şu kötü sözü vardır, şu hakareti vardır, vesairesi vardır desin. Ancak iftira atabilirler en fazla, buna da adalet sistemimiz, güvenlik sistemimiz bile inanır. Çünkü herkes homofobik anasını sattığımın dünyasında! Ama maşallah siz çok insansınız ya, çok vicdanlsınız ya, çok inançlısınız ya, çok mertsiniz ya; vuruyorsunuz da vuruyorsunuz; lafınızla, elinizle, sopanızla, kararlarınızla, hatta acımasızca öldürüyorsunuz kaç kere... Valla yaşadıklarıma, yaşadıklarım(ız)a bakıyorum da, sizin adınıza ben utanıyorum. O kadar ağırsınız ki lafklarınızla, eylemlerinize; bazen ben bu heteroseksist dünyayı nasıl sırtımda taşıyabilmişim diye hayretler içinde kalıyorum kendime. İftiralarla bile linç ediliyoruz ama bize vuranlara kimse bir şey demiyor; sanki herkes bize karşı anlaşmış gibi! Biliyorum arkamdan top, ibne diyorsunuz ama ben eşcinsel olduğumu sizden daha iyi biliyorum ve gururla taşıyorum kimliğini ve bunu sizin cehaletinize veriyorum. Çünkü cahile ne anlatsan boş. Ha sen karşı cinsi sevmişsin, ha ben kendi cinsimi... Bazıları sırf cinslliğe indirgiyor ama oradan da bakabilirsiniz olaya... Ha karşı cinsle ilişki kurmuşsunuz, ha hemcinsinizle; ben bir fark göremiyorum ama siz görebiliyorsanız o zaman sorun sizdedir. Çünkü benim ilişki biçimimin beni mutlu etmesi dışında hiç kimseye zararı yok ki? Bunu anlayamamanızı bile anlayamıyorsunuz değil mi? Ne diyeyim ki ben size daha başka? Hani insana ayna tutarsınz ve kişi kendisiyle barışık, hayatla barışık olmadığı için, gerçeklere de yabancı kalmayı tercih ettiği için bu ben değilim der ya, siz işte böyle bir hikayesiniz ama anlatmaya değmezsiniz. Sözüm meclisten dışarı diyelim Barış manço gibi de, kendimizi kurtaralım! Daha çok şey anlatırım uzun uzun ama bir solukta bu kadar oluyor ve zaten on senedir anlatıyorum anlayana..! Bir cümle daha ilave etmem gerekirse... 48 yaşındayım ve hala homofobi var farklı seviyelerde olsa da ama buna rağmen elimden geldiğince hayata karışmaya çalışıyorum, hayattan keyif almaya çalışıyorum insanlara mesafe koymadan, umudumu asla ve asla yitirmeden, kimliğimin arkasında onurla durarak, kimliğin mücadelesini vererek. Hayat beni sınamıyor, ben hayatı sınıyorum! Son bir not daha düşeyim. Sizin bilmediğiniz o kadar çok hakaretlere maruz kalıyorumki günlük yaşamla birlikte  sosyal medyadan falan hem heteroseksüellerin hem de homoseksüellerin sarfettiği. Bazen paylaştım ama şimdilerde paylaşma ihtiyacı bile hissetmiyorum bu çağda bu cahillik diye...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder