27 Nisan 2018 Cuma

Sonuncu cinayette ölen travesti değil!

Bursa'da heteroseksüel dehşeti 
desem kabul edilemez değil mi; cısss!


Haberin başlığı: Bursa'da travesti dehşeti

Homofobik medya hep böyle mağdur tarafı suçlu gibi göstermeye çalışmaz mı?

Haberin manşet altıysa: Bursa'da 20 yaşındaki Görkem Bayraktar, yol verme meselesi yüzünden tartıştığı travesti tarafından bıçaklandı. Görkem Bayraktar hastanede hayatını kaybederken, 49 yaşındaki travesti ise tutuklandı.

Olayın içeriğini okuğumuzdaysa;  Travestiyle heteroseksüel genç yol yüzünden kavga ediyorlar, yazılanlara göre travesti küfür edip evine gidiyor. Ama genç, küfürü sindiremeyip travestiyi takip ediyor, kapıyı açtırıyor ve fiziksel olarak saldırıyor. Haberde boğuşmaya başlıyorlar diyor ama eve gelen bir insan zaten muhtemelen saldırmıştır ki boğuşma başlamıştır. Çünkü travestinin evine gelme amacı küfürü hazemedememek değil miydi? Nasıl hazmedecek bunu; travestiye saldırarak. Siz hiç bir eşcinsel veya travestiyi kendini savunmak dışında birilerine saldırırken gördünüz mü? Ve hep tahrik olan heteroseksizmin heteroseksist bireyleridir, kurban olarak görülenler de eşcinsellerdir, travestilerdir. Çünkü onlar toplumun ötekisi, ahlaksızı, değersizi, varla yok olması arasında bir fark görülmediği için öldürülesidirler, öldürülmeye çalışılırlar, dövülürler, aşağılanırlar, dışlanırlar, kısaca her türlü mumeleye maruz kalırlar. Onlar kendilerini savunamazlar diye düşünülür hep. Çünkü dediğim gibi lanetli sayıldıkları için hiçbir şey yapmaya hakları yoktur, o yüzden insanca yaşama hakları ellerinden alınmıştır. Toplumun bizi kendi kafalarına göre konumlamasından ve ona göre bir yaşam alanı çizmesinden dolayı da, biz ne kendimizi savunabiliriz, ne de haklarımızı arayabiliriz. Çünkü değiştirilmesi mümkün olmayan bir önyargı olduğu için, ne yapsak her halükarda suçluyuzdur. Tahrik gücü yüksek bir ahlaksızızdır biz onların gözünde. Toplum da böyle düşünür, polis de böyle düşünür, hakim de böyle düşünür, hatta ailelerimiz bile böyle düşünür ki, cenazelerimize bile sahip çıkılmaz. Bütün bu bakış açılarıdır insanlara üzerimize saldırma cesaretini veren. Suçlu sadece bir kişi değildir; o nefreti peydahlayan koskoca cinsiyetçi bir sistemdir. Yoksa hangi 20 yaşındaki bir insan, bir insanın kapısına dayanır yol verme kavgası yüzünden? Kavgada tartıştığı kişi travesti olmasaydı, tanrı rahmet eylesin, o genç başka birisinin kapısına dayanır mıydı? Biyolojik bir kadın olsaydı hafife alırdı, testisli bir heteroseksüel erkek olsaydı tırsar kaçardı. Herkesin gücü eşcinsellere, travestilere yetiyor; çünkü onlar KURBAN! Peki eşcinseliz, travestiyiz diye sesimizi çıkarmayalım mı, bizim yaşamaya hakkımız yok mu, hep kurban edilen biz mi olalım, hep biz mi ölelelim? Yanlış anlaşılmasın; ben olayda ölen homofobik insanlara ölsün falan demiyorum, sadece eşcinsellere-travestilere bakış acısının getirdiği güç yeterliliğine isyan ediyorum. Evet olayımızda travesti boğuşma esnasında bıçağını çekmiş ve TEK BIÇAK darbesiye kan kaybından ölmüş genç çocuk. Bakınız tek bıçak darbesi; içinde nefret yok, defalarca ve hunharca bıçak darbesi yok; kendini savunmak amaçlı tek bir darbe. Olayın adı dehşet oluyor. Eğer ölen travesti olsaydı, "bana ilişki teklif etti, ben de tahrik oldum!" cinayeti olurdu adı! Bütün bu yazdıklarım, 48 yaşındayım ve bugüne kadarki eşcinsel-travesti cinayetlerine istinaden yazılmış olduğundan, düşüncelerimin doğruluk payının yüksek olduğuna inanıyorum. Mantıksal olarak bir torbadan çıkardığımız 19 bilye aynı renkteyse, 20.sinin farklı olma ihtimali sizce ne kadardır?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder