6 Ocak 2018 Cumartesi

Günlerin içinden bir tutam Halil!

Ameliyat olduktan 1 hafta sonra spora başladım. Dinlenmemenin hafif sıkıntılarını yaşamadım desem yalan olur ama inanıyorum ki benim atlatamayacağım hiçbir şey yoktur ve spor da benim sağlığımı daha da güçlendirecektir daha önce spor yapmamın güçlü kıldığı gibi.

Spor ruhuyla uyandım gene güne... Aaa, farkında şimdi vardım, akşam olmuş ama bugün daha hiç yemek yememişim...

Benim sürekli fotoğraf çekmem, güzellikleri kalıcı hale getirmek istememle alakalı. Etrafımıza güzel gözlerle bakarsak, doğanın yaratıcılığıyla kendimizi-ruhumuzu daha iyi hissedebiliriz; hümanist, yumuşak, pozitif, daha enerjik, daha empatik, daha barışçıl, daha sevgi dolu... Hayatın güzellikleri insanın bağışıklık sistemini güçlendidiyor iyimser kılarak...


Bugün Denizli'de bir spor kompleksinin açılışı vardı ve ben de belediye spor kursiyerlerinden biri olarak orada bulunmak istedim. Emek Caddesi'nden yola çıktım...


Yolum tenise giderken İnönü Caddesi'ni keser... Sarı taksiler...



Tenis kortumuz cennet parkımız İncilipınar'dadır...



Doğa adım başı desenini çizmeye devam ediyor bir ressam gibi, bir mimar gibi... Yeter ki bakalım ve görelim, ihmal etmeyelim hayatı, çevremizi...



İyi bir kameraya kavuştuktan sonra ön kamerasının da iyi olması sayesinde sağlıklı selfi'ler de çekebiliyorum artık...



Açılışta mehter takımı vardı...



İkramlar vardı... Fotoğraf ise sevgili tenis arkadaşım ve de hocam Aynur'dan...



Sonrasında ayrıldık oradan ve tenis oynadık yüksek egoların çarpıştığı...
Cihan var yaa, nasıl biridir biliyor musunuz... Saman alevi gibi derler ya... Çabuk öfkelenip ama aslında yüreği temiz olan kocaman bir çocuk. Onunla ben de bir ara in-out meselesi yüzünden tartışmıştık ama şu anda ben, üzerine para verseler Cihan ile tartışamam. Çünkü onun yüreğini biliyorum... O bir şampiyondur! Cihan Oğlak, ben İkizler karşıt kutup burçlar oalrak ama önemli olan zoru başarmak değil midir?



Tenis kortunun dibine, fotoğraflarımı çekerek heykelimi diken ise sevgi pıtırcığı Esra oldu...



Ve aynı dili konuştuğum hayvanlar... Keşke onlara güç yeterliliği yapmamamız gerektiği seviyesine ulaşabilsek. Elimde raketle yanına yaklaşınca, raketi sopa zannetti ve korktu. Kimbilir ruhunu ne kadar çok kanattılar bu köpeklerin..?



Ve kendisinden hiç memnun olmadığım, yıllardır eritmek için mücadele ettiğim ve kurtulamadığım, belki de bu sevgisizilikle ona haksızlık ettiğim sevgili göbüşüm yandan ne güzel pörtlemiş öyle. Söz veriyorum, bundan sonra seninle de barışacağım, seni de seveceğim, seviyorumdur aslında yaaa..! Esra'ya extra teşekkür bu doğaçlama pozumu görüntülediği için...



Ve bugün karede yer alamayan arkadaşlarım... Ben fotoğraf çekmeyi, çektirmeyi çok seviyorum ama sizler sevmediğiniz için her zaman hadi fotoğraf çektirelim diyemiyorum. O yüzden karelerde niye yokuz diye bana kızmayın...

SEVGİLER YÜREKTEN..!


Unutmadan... Bugün eve gelince face'imde sevgili İbrahim kardeşimden, dostumdan, arkadaşımdan hayatımın en anlamlı ve en değerli hediyesini almanın sarhoşluğunu yaşıyorum hala... Beni bana anlatmış. Nasıl mutlu oldum anlatamam. Hani "ölsem de gam yemem derler" ya, öyle duygular içersindeyim bugün... Mektup aşağıda, bir önceki yazıda...

Not: Hayatı çok yönlü yaşamayı fırsat bilenlerdenim. Ben, herkesin yaptığını yaparken, bir yandan da görüntü alırım, beynime yazarım, sonra onları paylaşırım falan...

Sevgilerimle birlikte iyi akşamlar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder