6 Ocak 2018 Cumartesi

"BENİ EN GÜZEL GÜNÜMDE, SEBEPLİ BİR MELANKOLİ ALDI!"

   Bugün sevgili dostumdan, arkadaşımdan, bana göre bir filozoftan, İbrahim'den, taa Amerikalardan kendimden daha bir emin olmamı sağlayan, beni hayata karşı daha bir cesaretlendiren hayatımın en anlamlı hediyesini, bir mektup aldım...


   "Bir şarkı insanın içinde hem ateş gibi yakıcı, hem buz gibi ürpertici soğuk bir etkiyi aynı anda bırakır mı bilmem ama bırakıyormuş işte. Her dinlediğimde  bu etkilerin yanında da hep o dostu hatırlatır. O dost sayesinde tanımıştım bu parçayı. Hep naif gülüşü ile tebessümü hiç eksilmeyen yüzü ve gülerken masumiyetinin ağırlığı ile başını yana eğip, gözlerindeki çocuksu mana ile inceden süzüp bakan o güzel bakışlı dostu hatırlatır. Banu Kırbag "Unutulur" diyor ama Halil Kandok asla unutulmaz ve en güzel anılarla hep hatırda kalır. Nevi şahsına münhasır sözü onun için söylenmiş olsa gerek; çünkü ne benzer, ne ayrıdır. Hem sıradan yaşar, hem de sıra dışı bir varoluşa sahiptir. O  sıradanlığın sığ sınırını çoktan aşmış biridir.

   Onu 15 yıl önce nasıl tanıdıysam, şimdi de öyle ve hep aynı yaşta kalıyor, bilmem nasıl beceriyor, ölümsüzlük suyunu mu içti nedir. Yıllar önce de aynı görünüyordu, yıllar sonra da aynı; sadece değişen yaşının aldığı sayısal değerler olmuş. Gündelik kaygıları yoktur çünkü, yaşamın kendisidir ve kaygıları yük etmez o değerli zamanının omzuna. Sosyal temellere dayalı bir mecburiyet hissi yoktur. Kavramlara takılmaz. Kalıplara sokulmaz. Araştırmak, sorgulamak, öğrenmek, bilmek onun yeme içme ihtiyacı kadar doğaldır. Yemeden yaşar ama bilmeden yaşayamaz; çünkü o hür iradeye kutsal gözle bakan, özgür ruhun tezahürü olan bir "ikizler"dir. Dayatılmış genel öğretiler ve toplumsal ahlak ilkeleri Ona sökmez. O, bireysel olan insani ahlaka inanır. Ona göre insanın eylemi, kendi ahlak ilkesinin sonucudur ve vicdanını kullanır. O vicdanını kullanan biri olarak, sahte ahlak sahibi toplum artığı olan insanları sevmek yerine, saf ve çıkarsız olan hayvanları sever ve de kediler baş tacıdır, en yakın aile efratlarıdır. Doğaya aşık, onunla bütünleşik biridir. Bir toprak zerresinde hisseder kendini, bir ağacın özünde dolaşır, bir çiçeğin güzelliğinde kamaşır ve gökyüzünün derinliğinde uçsuzlaşır. Herkesin boşluk görüp duyarsızlaştığı yerde, o sonsuz güzellikler görür; çünkü bakan gözü hep güzelliği arar. Kadının estetik güzelliği ise onun tutkulu haz ilkesini her zaman canlı kılar. Doğanın insana verdiği güzelliğin kadında toplandığına inanır ama erkeğe de haksızlık etmez, sever şöyle ortanlı vücudu, ince yapılı, dik duruşlu, alımlı olanları, hele bir de yüzü kemikli, çıkıntıları belli, uzun suratlılar varsa tamam. Beğendiği erkek bile kız gibi güzeldir onun için. Her ne kadar fiziksel güzellik arasada, onun için güzellik beyinde başlar ve ideal güzel ise onun aklındaki güzeldir. Bu yüzden güzellik onun için başka bir anlamdır ve kavgası hep çirkinle olmuştur. Mücadelesi hep çirkin ruhlu ve kirli düşüncelilerle olmuştur. Kendini kabul edememişlere karşı savaşı vardır. Onun bir kimliği yoktur tanımlanacak, bir kişiliği vardır yalnızca; oda onu, o yapan tüm unsurları içinde taşır zaten. Onu var kılan her yönü ise, onu görmek istediğin yerden görünür. 48 yıllık bir ömüre sığmayacak kadar büyük bir kişiliktir bu barındırdığı. Bir anı bile boşa harcanmamış ömürdür bu. Onun davası kendinden başlar, yani kendini var eden o asıl özden. Onun kızgınlığı özlerine düşman olan bilinçsizleredir. Ağacın baltaya sitemi gibi, "neyleyim ki sapın benden" sözü misali kendini inkar eden homofobik güruhtan hoşlanmaz.
 
   Gönlünü arşivlerine kilitlememiş dostum her zaman kapısı açık ve paylaşımcısındır. Ellerinden yediğim o yemeklerin tadı hep başka olmuştur. Hani hiç bir şeyin bulunmasa bile iki ekmeği yumurtaya bulayıp kızartırsın ya, onu hiç bir yerde yemedim daha. Bol bol salçalı o kabak ve patlıcan yemeklerin, domatese olan büyük  aşkının sonucudur elbette. Sen yaşadığın şehir Denizli kadar lezzetlisin. Suyun bol, toprağın verimli, dağın taşın ayrı güzel, çünkü sen Denizlilik denilen şeye verilecek tek cevapsın. Özay Gönlüm'ün sazından çıkan türküsün o diyarın bağrında. Türküyü seversin, bilirsin halkın ezgilerini, içindensin. Kökün toprağındadır ama dalların evrenselliğin gökyüzündedir. Müzik senin yaşam biçimindir. Her seferinde şaşkına dönerim bu engin yönünü keşfettikçe ve ağzım açık kalır. Çok sesliliği seversin. Eskiyi bilip, yeniyi takip edip sentezleyen, nadir analizcilerdensin.
 
  İstediğin şeyi yapmakta ısrarını kimse kıramaz, azimlisindir ve bunun bariz örneği akademik çabandır. Spor seni dolunay gibi güzelleştirmiş. Bir de ideal kilon vardır hep hedeflediğin ama hiç tatmin olmazsın sonucundan çabalarının. Oysa sende bilirsin ki en ideal halindesin varoluşunun.

   Seni tanımlamak ve anlatmak sayfaları aşar ve Birol ile senden her bahsettiğimizde bir sonuca varırdık. O da, "O bir HALİL KANDOK"dur olurdu. Seni en iyi tanımlayan yine sensin. Seni tanımlamak bir fili 7 körün tanımlamasına benzer; çünkü senin nerenden tutsak, or'dan binbir türlü özellik ve güzellik çıkar. Bir dostu anlatmak zor iştir. Ben seni yakından görüp, yüzüne bakıp, o huzuru bizzat hissedemesem de; seni her anımsayışımda daha şimdi yanımdaymışsın gibi hissediyorum. Tanımış olmak ve tanışıklığın devamını dostluğa evriltmiş olmak ne güzel bir his.

   Bir dost vardır bilirsin uzaklarda, gözün görmez ama gönlün onun aydınlık yüzünü, sıcak yüreğini her daim hisseder; tıpkı güneşin her sabah doğacağına kani olduğun gibi… Yanında olamasam da, seninle sohbet edemesemde, benim için varlığını güneş kadar hayatımda hissettiren bir dostsun. Yazımın başlığını oluşturan o şarkının sözü aslında herşeyi anlatıyor... "Beni en güzel günümde, sebebsiz bir melankoli alır... https://www.youtube.com/watch?v=ufkl3cVMMIs". Oysa ben seni düşününce, güzel bir gün olan o anda sebebli bir melankoli alıyor. Keşke yakın olsaydık da daha çok paylaşacak anlarımız olsaydı. Sana sözlerimle veda etmeden önce Sabahat Akkiraz ın da dillendirdiği Muhlis Akarsu türküsünün bir kıtası ile veda edeyim. "Bugün dost yaralanmış yine gönlüm hoş değil, her yanı parelenmiş yine gönlüm hoş değil…"Sevgili HALİL sana çok çok geçmiş olsun diyorum ve bu yıl senin en iyi yılın olsun."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder