6 Aralık 2017 Çarşamba

Zeki Müren-Türkiye'de eşcinsellik 86 yaşında!


Zeki Müren denilince...
Eşcinsel.
Hayır eşcinsel değil, transseksüel!
Heterosekssit bir dünyada Zeki Müren üzerinde en çok durulması gereken konu,
heteroseksist etkiden dolayı kendini kategorileştiren LGBTİ tabir edilen kesime,
aslında heteroseksizmin etkisinde kalmayıp kendileri gibi olmaları, kendilerini olduğu gibi kabul etmeleri, kendileriyle barışmaları, kendilerini sevmeleri ve saymaları için çok doğru, gerçek ve güzel bir örnek olması.
Eşcinselliğin cevabı gibi bir şey Zeki Müren...
İçindeki kadın duyguları sayesinde erkeklerden hoşlanıyor, kendini feminenlik ve feminen olmamak arasında ifade ederek belki de adeta cinsiyetçiliğe meydan okuyor. İçindeki kadınlığı yaşamak için bedeninin ne olduğuna kafayı takmıyor. Zeki Müren'e kadın diyemeyiz, erkek de diyemeyiz. Nedir Zeki Müren; biyolojik olarak erkek, hemcinslerinden hoşlanan bir eşcinsel. Zaten insan hayatla, kendisiyle barışık olursa, belli bir şey olmaya ihtiyaç hisseder mi? Ancak özgüvensiz ve egemen sistemin dışında kalanlar çoğunluğa dahil olmak için çoğunluğa benzemeye çalışır, çoğunluktakiler gibi olmaya çalışır, egemen şeyleri destekler, egemen şeyleri doğru bulur ve kendini, gerçekleri inkar eder, hatta bu gerçeklerden nefret eder, kendine inanmaz, işte o yüzden transvesti gibileri homofobinin bir ürünüdür.

Zeki Müren'e geçiş yapmayan trans diyorlar. Ne kaybetti geçiş yapmayarak..? Geçiş yapsaydı daha mı mutlu olacaktı, daha mı çok sevilecekti, daha mı çok aşık olunacaktı, daha mı iyi olacaktı onun için her şey..? Geçiş yapanlar için her şey daha mı yolunda oluyor, daha mı mutlu oluyorlar, daha mı çok seviliyorlar, daha mı çok aşık olunuyorlar, cinsiyet kimlikleri layığıyla kendilerine teslim ediliyor mu toplum tarafından, ondan da önemlisi doğal bir cinsiyet kimliğine sahip olabiliyorlar mı bu geçişle..?

O yüzden Zeki Müren'in doğal bir eşcinsel olması çok önemli. Ben Bülent Ersoy ile Zeki Müren arasında zerre kadar fark göremiyorum cinsel kimlik olarak; birisi doğasıyla barışık, diğeri kendini bedensel geçişle topluma kabul ettirmeye çalışıyor; hangisi daha çok kabul eidiliyor..? Bazıları kendilerini o kadar kaptırmış ki eşcinsel olmadıklarına ve cinsiyet kimliklerine, alternatif hiçbir düşünceyi kabul etmiyorlar. Doğalarına olan nefretlerinden başları o kadar dönmüş ki, eşcinsellikten nefret ediyorlar ve cinsiyet kimliği odaklı yaşıyorlar; varsa yoksa transvestiler için cinsiyet kimlikleri, erkek veya kadın olmaları; olmayıverin erkek veya kadın, ne olacak ayol..? Eee, sistematik şartlar onu gerektiriyor veya heteroseksist koşullanmışlıklar onları o sisteme zorluyor ve itiyor. Ama onlar bunu itilme olarak görmüyor da doğal bir şey zannediyor. Yani doğa yanlış, doğa onları yanlış yaratmış ve onlar da doğru olduğuna inandıkları heteroseksizme uymak için kendilerini doğrultmaya çalışıyorlar. Oysa kadınlık veya erkeklik diye bir şey bile yok; toplumsal cinsiyetçilikten başka bir şey değil erkeklik veya kadınlık...

Geçen gün trans kadın bir arkadaşım Hornet'te kendisiyle beraber olduğu erkeklerin eşcinsel olmadığını söyledi. Ben de "eşcinsel bir arkadaşlık sitesinde ne işleri var?" dedim. Orjinal kadınlardan sıkılmışlar da çeşitlilik olsun diye translarla birlikte oluyorlarmış. Peki transların ne işi var eşcinsel sitede dedim; orjinal kadınlardan sıkılıp çeşitlilik arayan erkekler için dedi... Heteroseksüel bir erkek orjinal kadınlardan sıkılıp ve doğuştan erkek olan ve sonradan kadın olanlarla beraber olabiliyorken, bilinçli eşcinseller neden sıkılıp da çeşitliliğe gitmiyor ve heteroseküsel ilişki yaşamıyorlar acaba? Gerçekten erkekliklerine toz kondurmayan gizli eşcinsellerle, kadınlıklarına toz kondurmayan homofobik eşcinsellerin-transseksüellerin ne işi var orada eşcinsel değiller ise? Çünkü translar heteroseksüel dünyadan erkek bulamayacaklarını çok iyi biliyorlar, erkek geçinen gizli eşcinseller de cesaret edemiyorlar açıkça erkek erkeğe beraberliğe ve de apaçık erkek bulmaya... BAKINIZ: Cinsiyet olarak biyolojik bir erkeklik ve kadınlık var, bir de cinsel yönelim. Heteroseksüeller dışındakiler eşcinseldir. Bu 2+2=4 kadar nettir. Ama içinde yaşadığımız cinsiyetçi sistem yüzünden eşcinselliklerini kabul etmeyen ama kendi cinsleriyle erkek rolünde de olsa beraber olmaktan kendilerini alıkoyamayanlarla, kendilerini kadın yerine koyan ve o rolü üstlenen transseksüellerin birbirinden farkı yoktur. İkisi de hemcisnlerinden hoşlanan erkek biyolojilerdir. İster davranış olarak, ister fiziksel olarak neyi üstlenirlerse üstlensinler, doğanın gerçekleri değiştirilemez ve aynıdır. Kendilerini erkek sayan ve translarla beraber olanlarla, kendilerini kadın sayan ve kendilerini erkek olarak savunanlarla beraber olanlar aynıdır-eşcinseldir ve yolları eşcinselliğe çıkar. Eşcinselliği belirleyen ne olarak doğup neyden hoşlandığındır. Erkek olarak doğup erkek bedeninen hoşlanıyorsan, bir trans sayarak istediğin kadar kendini yanlış gör, istediğin kadar değişime uğra veya bir eşcinsel olarak istediğin kadar inkar et eşcinseliğini, erkek gör kendini; işin özü aynıdır, gerisi kendini kandırmaktır.

Zeki Müren'in cinsel kimliği sanatçılığının kat be kat önündedir: Eğer Zeki Müren eşcinsel olmasaydı, zaten "Zeki Müren" olmazdı. Zeki Müren heteroseksist, erkek egemen bir toplumda nasıl "paşa" olmuştur, nasıl bu kadar sevilmiştir..; içimizdeki-doğamızdaki eşcinselliğin-eşcinselliğimizin heteroseksizm yüzünden ötekileştirdiğimiz ve içten içe sevdiğimiz öznesi olduğu için... Nefret edenlerin de aynasıdır Zeki Müren. Tabiki de Zeki Müren'in sanasal tarafının üst seviyeden olması diğer eşcinsellere göre en büyük avantajı olmuştur kendini kabul ettirmesi konusunda ama her sanatçı bunu sanatla başaramayabilir. Zeki Müren'in içinde bulunduğu döneme göre nasıl davaranması gerektiğini bilmesi de toplum tarafından kabul edilmesinin en önemli sebeplerindendir. Aklıyla, bilgisiyle ve kültürüyle zekasını birleştirebilmiş ve bunu hayata geçirebilmiştir Zeki Müren.

86 yıl olmuş doğalı, bu dünyaya geleli Zeki Müren. Bu bir anlamda eşcinselliğin bu topraklarda bir ikon olarak vücut bulması, sevilen bir özne olarak eşcinselliğin tescillenmesidir, eşcinselliğin sosyolojik evriminde en önemli süreçtir Anadolu topraklarında. Ondan sonra bu süreç içinde yaşadığımız kültürün paralelinde daha bir cinsiyetleşmiş, daha bir duraksamış, daha bir kamufle olmuştur GİBİ. Belki de buna eşcinsel özgürlüğün gebelik süreci diyebiliriz doğmaya hazırlanan. Varolma süreci döneme uygun olarak belki daha nötür olabileceğı için, o varoluş sürecine girmişizdir bile kimbilir. Çünkü konunun üstünün kapatılamaması, daha bir siyasi olarak yok sayılması; hem hiç konuşulmamaktan iyidir hem de varoluşun bir sinyali olabilir. Şu süreçte eşcinselliğe dair korkaklıklar da mevcut, bilinçli adımlar da...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder