20 Kasım 2017 Pazartesi

Her yol eşcinselliğe çıkıyor!

Kaç yıl oldu tanışalı bilmiyorum... 2-3 yıl olmuştur sanırım...
facebook'a baktım, tam 3 yıl olmuş. Sosyal medya da tarih açısından iyi bir belge ve arşiv...
Şimdi geçmiş yazışmalarımıza falan bakıp da konuya dallandırıp budaklandırmayacağım ve konuya 3-5 cümlede anafikirsel yaklaşacağım.
İlk tanıştığımızda ayrımcılıklara karşı olduğu için benimle irtibata geçtiğini ve eşcinsel olmadığını söylemişti. Ama nedense internetten araştırıp beni bulmuş ve Radikal gazetesindeki yazılarımı takip etmeye başlamış.
Gel zaman git zaman bana açılmaya başladı.
Eşcinsel değilim ama transseksüellerle beraber olmayı seviyorum ama bir erkek gibi değil, bir kadın gibi, demişti. Yani içindeki kadın ruhundan bahsediyordu. Trans kadınlar ona bir erkeklik vazifesi yapıyordu.
Eşcinselliğini asla kabul etmiyordu. Çünkü bir erkekle beraber olmayı asla kaldıramıyordu.
Homofobik misin diyordum; hayır diyordu.
Bir ara kendini trans eşcinsel olarak tanımladı. Yani kadın kılığına girip trans kadınlarla beraber olmaktan bahsediyoruz.
Yalnız şöyle de bir gerçek var; trans kadınların bu tür kişilerle beraberliği ticari olmaktan öteye gidemiyor. Hangi trans kadın, trans kadın konumundaki bir kişiyle içten gelerek beraber olur ki eğer bilinçsiz değilse. Kendisi de trans kadınların hangi düşünceyle, yani ticari amaçla beraber olduğunu biliyordu ve inkar etmiyordu arada bir samimiyetin olmadığını.
Ailesine açıldı, kabul ettirdi ve şimdilerde kendisini trans kadın olarak kabul ediyor, trans kadın gibi yaşıyor zaman zaman işleri dışında.
Ama hala erkek görünümlü bir erkekle beraber olmaya başlamadı. En fazla feminen erkeklerle beraber olabiliyor.
Belki asıl konunun dışında olacak ama trans dünyasıyla düşünsel anlamda çatışmalar yaşamaya başladı onların heteroseksist dünyanın cinsiyetçiliğinde etkilenip toplumsal cinisyetin eşitsizliğine paralel rolleri benimsemesinden ve bu rollere uygun kendisiyle tartışmalarından dolayı.
Ve ve,
olmak istediğinin böyle bir trasn kadınlık olmadığını,
hatta hatta kadın kılığına girmenin bile bir öneminin kalmadığını, kendisini beklediği kadar tatmin etmediğini,
belki zamanla bedeniyle barışık yaşayabileceğni,
ve de erkek görünümlü feminen olmayan eşcinsel erkeklere karşı yumuşayarak içindeki varoldğunu düşündüğü homofobiyi aşabileceğini, onlarla da beraber olabileceğini,
ve de zamanla eşcinsellikte sabit kalabileceğini söyledi.

Son noktayı koyabilir miyim..? Her zaman dediğim gibi aslolan eşcinselliktir; transseksüellik kişinin kimliğiyle, bedeniyle barışamayıp, toplumsal cinsiyet rollerini içselleştirerek ve benimseyerek sisteme entegre olma çabasından başka bir şey değildir. Eşcinsellik dediğimiz şey de hemcinsini sevmektir, transseksüellik dediğimiz şey de. Eşcinsel doğasını muhafaza ederek sevgisini gerçekleştiriyor, transseksüel ise bedenini erkek egemen toplumun dikte ettiği erkeklik veya kadınlığa uydurmaya çalışarak. Uyuyor mu; uymuyor. Senin içindeki kimliğe bir şey diyen yok ki; eşcinsel de bedenine bakmaksızın hemcinsini seviyor, trans olarak sen de bedenini değiştirerek aynı şeyi yapıyorsun. Ayol eşcinsel bir erkeğin içinde de kadın olmasa bir erkeği sever mi? Biri kendine eşcinsel diyor, diğeri trans. Eşcinsel erkeklerin yansımaları, toplumsal cinsiyet kadınlığın light hali, transseksüellerinki ise abartılı hali. Bunu anlayabilmek bu kadar zor mu? Mesela eşcinsel erkekler kendilerini heteroseksüel erkek olarak görmüyor, trans kadınlarsa kendilerini heteroseksüel erkek olarak görmedikleri gibi heteroseksüel kadın tanımlaması yapma ihtiyacı duyuyor; ne fark var; eşcinseller heteroseksizme dahil olmak istemiyor, transseksüeller heteroseksizmle varolmaya çalışıyorlar. Oysa her yol eşcinselliğe çıkıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder