16 Temmuz 2017 Pazar

İstanbul'u sevmiyorum; çok görgüsüz, dolayısıyla çok ukala, çok samimiyetsiz!


Benim sustuklarım, söyleyemediklerim, konuşamadıklarım, tutmalarım yoktur hayatta. Çünkü ben salak değilim. Çünkü ben korkak değilim. Çünkü ben haksızlığa gelemem. İçime atamam haksızlıkları, sineye çekemem. Neden susayım ki, niye konuşmayayım ki? Niye paylaşmayayım ki? Niye özelim olsun ki benim? Niye sırtımda yük taşıyayım? Birilerinin bana baskı yapması, şantaj yapması için mi bazı şeyleri utanılacakmış, korkulacakmış gibi hale sokayım? Ben bir şey yapıyorsam, benim doğamda olan bir şeydir. Sana veya çoğunluğa uymuyor diye o şey niye yanlış olsun ve sır veya özel hale getireyim. Kedilerin sırrı var mı? Hayatlarını yaşıyorlar işte. E benim aklımı kullanabilmem özelliğim var ise, niye birilerinin istediği gibi davranayım; mahremiyetim olsun, ahlakçı olayım..? Onlar benim gibi davransınlar; bak o zaman daha özgür olacaklar, daha mutlu olacaklar..! Ben çok rahatımdır kendim olma konusunda ve o yüzden samimiyetsiz dünyada samimiyetim aşırıya kaçtığı için pek gerçekçi bulunmaz. Oysa kendilerine baksalar, ne kadar doğalarını yitirdiklerini anlayabilecekler; anlayabilirlerse eğer. Aslında beni tanıyan kişiler bir süre sonra ne kadar şeffaf olduğumu anlıyorlar... Güven şeffaflıktan geçer... Aynen öyle oluyor işte sonrasında... G... O yüzden samimiyetsiz insanlara karşı da mesafe koyarım. Çünkü beni irrite ediyorlar. Özellikle sonradan görmeler, yani görgüsüzler midemi bulandırıyor. Çünkü o kadar kompleksli oluyorlar ki... Eşindikleri çöplüğü beğenmiyor bunlar. Hele şu İstabulluluk havaları atanları oksijensiz bırakmak geliyor içimden. Gittik gördük işte. İstanbul'un ne olduğunu, İstanbul'u anlatanlar çok güzel gösteriyor zaten. Gerisini siz getirin artık. Yoksa iStanbul'a hakaret ediyorsun derler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder