24 Haziran 2017 Cumartesi

Hayata eşcinsel olarak karışırsak, "Onur Yürüyüşü"ne gerek bile kalmaz!


İstanbul'da devlet eşcinsellerin "onur yüyüşü"ne izin vermiyor. Neden? Toplumun huzurunun bozulmaması içinmiş güya. Gerçekten eşcinsellik ve eşcinseller toplumun huzurunu mu bozuyor, yoksa bazılarının nefreti mi bu? Şimdi yürüyüş yapılınca kime ne yapacak eşcinseller? Birilerine mi saldıracak? Ahlak dediğin ne; Cinsel yönelim- kimin kimi veya neyi sevdiği mi? Bu çıkarlar üzerine kurulu, göreceli ve de ayrımcı bir bakış açısıdır. Oysa bu yürüyüş, eşcinsellerin hakları için farkındalık yaratmak adına kendilerini göstermesi, ayrımcılığa uğrayan kesim olarak bir insan hakları gerekliliğidir ve devlet tarafından buna sahip çıkılması, eşcinsellerin karşıtlara-homofobiklere karşı korunması gerekir. Normal olması gereken bu değil midir? Burada zararlı olan eşcinseller mi, homofobikler mi? Devlet bunun farkında değil mi, yoksa homofobik olan devletin kendisi mi? diye sormak gerekiyor.

Kafamda çok sorular, çok cümleler, çok düşünceler oluşuyor konuya dair ve kendim üzerinden açıklama yapmak daha samimi geliyor ve daha inanarak sarf ediyorum cümlelerimi bu sayede. İnsanın sorması gerekmez mi bu insanlar neden yürüyüş yapmak istiyor? diye. Siz eşcinsellere haklarını verdiniz de, onlar laf olsun diye mi kendileirni gösretmeye çalışıyor? İnsanca yaşamalarına izin verseniz, toplu olarak yürümelerine gerek bile kalmaz. Zaten otomatik olarak eşcinsellik de kabul edilmiş olur.

Peki eşcinseller engellenince, eşcinsellik yok mu oluyor, eşcinsellik yaşanmıyor ve eşcinseller yaşamıyor mu oluyor? Bir kere şunun kafalara iyice sokulması gerekiyor... Nefret de etseniz, kabul etmeseniz de doğada eşcinsellik var. Canlı tarihinden beri bu böyle ve bu şekilde devam eder de. Olan sadece sizin sevginize oluyor nefret kustuğunuz için, insanlığınızı feda etmiş oluyorsunuz ve eşcinsellere zulmetmiş oluyorsunuz. Evet canlıların sevme hakkını elinden almak en büyük zulümdür. Sen heteroseksüel olarak düğün dernekle kutsuyorsan ilişkini, eşcinsellerin de bir canlı olarak bu anlamda kendilerini gerçekleştirme hakkı vardır.

Hem eşcinsellerin derdi sadece "yatmak-kalkmak" değil ki. Eşcinsel oldukları için yaşam alanları daraltılıyor, yaşama hakları ellerinden alınıyor... Çalışamıyorlar, sağlıklı bir şekilde eğitim alamıyorlar, topluma karışamıyorlar, aile ve çevreleri tarafından baskı altına alınıyorlar, dışlanıyorlar, aşağılanıyorlar, saldırıya-şiddete maruz kalıyorlar, nefret cinayetine kurban gidiyorlar, vesaire... Bu yürüyüş sadece sevişme hakkı için değil, yaşama hakkı-nefes alma hakkı için de, birey olduğunu gösterebilmek için de, eşitlik ve özgürlük için de...

Peki bu yürüyüşe neden karşı çıkılıyor, neden yapılamıyor..? Aslında konuyu çok detaylandırmaya da gerek yok. Eşcinseller gündelik hayatın içinde eşcinsel olarak yoklar ise, yılda bir defa oluşturulacak 100 bin kişilik kalabalığa da homofobik kesim sırtını cinisyetçi sisteme dayayarak karşı çıkacaktır elbet. Sen eşcinsel olarak hayata karışsaydın, eşcinsel olarak hayatını yaşasaydın, eşcinsellerin de normal birer insan olduğun gösterseydin bütün homofobiye ve kaybedeceklerine, engellere, vesaireye rağmen, toplum senin eşcinselliğine, eşcinsellere de alışacağı için, bu yürüyüşe gerek bile kalmayabilecek, kalsa bile kimse sesini çıkarmayacaktı. Ama sen normal hayatta heteroseksüel gibi algılatırsan kendini, toplum da eşcinselliğe yabancı kalır ve genel kültürüne eşcinselliği yakıştıramaz, hayatın bir gerçeği olduğunu idrak edemez, sonra da homofobik duygular yüzünden mesafe koyar eşcinselliğe-eşcinsellere ve seni yürütmez.

Önce kendinden başlayacaksın mücadeleye. Önce kendi içindeki homofobiyi yeneceksin, kendini-eşcinselliğini seveceksin, eşcinselliğine saygı duyacaksın, kimliğinin arkasında özgüvenli bir şekilde duracaksın utanmayarak, sokağından her gün eşcinsel olarak geçeceksin, yaşadığın ortam ve mekanlarda eşcinsel olarak yaşayacaksın ki alıştıracaksın çevreni eşcinselliğine, kabul ettireceksin böylece kendini, göstermiş olacaksın eşcinsellerin korkulacak veya mesafe koyulacak yaratıklar olmadığını, paylaşacaksın hayatı onlarla ki kaynaşacaksın. İşte o zaman anlayacaksınz homofobinin bir sebebinin de eşcinsellerin kendileri olduğunu.

Kapalı olunca şiddete, ayrımcılığa, aşağılanmaya, her türlü ayrımcılığa zaten maruz kalmıyor muyuz ki..? Bari açık eşcinsel olarak maruz kalalım ki kabul edilmemiz açısından bir işe yaramış olalım. Kendimizi koruyacağız diye eşcinsel olarak hayatın içine karışmazsak, ne kendimizi koruyabiliriz, ne de eşcinselliğimizi yaşayabiliriz. Bakınız..! Ben açık bir eşcinsel olarak yer alıyorum hayatın içinde. Bana diyorlar ki veya açık eşcinsellere diyorlar ki, "o eşcinsel, eşcinsel olarak yaşar.". Demek ki neymiş; biz eşcinsel olarak görünmediğimiz için eşcinselliği insanalara yakıştıramıyorlar. Biz eşcinselliğimizden utanmasak, başta kabul etmeseler bile, bir süre sonra "o eşcinsel, eşcinsel olarak yaşar" negatif düşüncesi pozitife dönüşür ve "eşcinsellerin eşcinsel olarak yaşama hakkından daha doğal bir şey olamaz" noktasına gelinir. Toplumu dönüştürmek, ayrımcılığa maruz kalanların elindedir. Egemen sistem çıkarlarını korumak adına hak konusunda taviz vermez, bunu unutmayalım.

Bugün ben sembolik bir şekilde yaşam alanlarımda gökkuşağı bayrağıyla dolaştım, bir anlamda onur yürüyüşü yaptım tek başıma. Bayrakla dolaşmak zaten hiç sorun değil benim için. Çünkü beni bilen zaten bildiği için eşcinselliğimi, görür görmez eşcinsellik akıllarına geliyordur mutlaka. Yani ben bayraksız da eşcinsel olarak varım zaten hayatın içinde. Rahatsızlık göreceksem de görüyorum bayraksız olarak ama kendimi, eşcinselliğimi de kabul ettiriyorum ve eşcinselliğin genel anlamda kabul edilmesine katkı sağlıyorum bu sayede. Çünkü ben eşcinselim diye kılık kıyafetimden, davranışlarımdam kısmıyorum hiçbir zaman; cinsiyetçi LGBTİ anlayışına paralel olarak da abartmıyorum ama asla. İçimden nasıl geliyorsa öyle yaşıyorum. Tanındığım oratmlarda çok hoşgörüyle karşılanıyorum gerçekten. Çünkü eşcinselliğin sadece cinsellik olmadığını ispat ediyorum hayatı yaşama hakkımı heteroseksüeller kadar kullanmaya çalışarak. İnsanın özgüvenidir, kimliğine sahip çıkmasıdır hoşgörüyü, saygıyı, vesaieyi sağlayan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder