9 Aralık 2016 Cuma

Kerimcan Durmaz Amerika'ya gidiyormuş; gitsin!


Kerimcan Durmaz Amerika'ya gidiyormuş maruz kaldığı saldırıdan dolayı ve anlaştığı tüm işlerini iptal etmiş. İptal edilecek işleri bile olmasına rağmen gidiyor..! Peki ya cinsel kimliğinden dolayı işsiz olan LGBTİ'ler ne yapsın? Saldırıya maruz kaldığı için gidiyormuş; peki ya Amerika'ya gidemeyen eşcinseller ne yapsın? Sadece Kerimcan Durmaz mı saldırıya maruz kalıyor, her saldırıya maruz kalan eşcinsel Amerika'ya gitmek zorun da mı? Peki geride kalan eşcinseller ne olacak? Her eşcinsel kaçarsa eşcinselliğe bakış açısı ne olacak?

Sanırım eşcinsellik eşcinsellerin umrunda değil; herkes sadece ve sadece kendini düşünüyor. Peki hala eşcinseller niye saldırıya maruz kalıyor? Bizden önceki eşcinsellerin de eşcinsel hakları için mücadele etmemesinden dolayı değil mi? Her saldırıya maruz kalan eşcinsel kaçsın, kaçamayan da homofobiye kurban gitsin öyleyse (Bütün eşcinseller heteroseksüel evlilik yapsın; eşcinsel haklarının canı cehenneme! de diyebiliriz.)! Bütün eşcinsellerin şöhretli ve paralı olması peki çözüm mü, o güç homofobiye karşı kullanılmadığı sürece..? Kaldı ki her eşcinsel ne şöhre(t)ekonomik güce sahip, ne de sahip olmak zorunda insanca yaşamak için.

Bana göre her eşcinsel, eşcinsel hakları için mücadele etmek zorunda homofobinin olmaması için ama etmek istemeyenin de başına gelenlerden dolayı "ben bunu hak etmedim" demeye hakkı yok. Alınız Bülent Ersoy! Transseksüel olduğum için şarkı söyleyememekten "8 yıl oturduğum koltuklar çöktü" demesini biliyor ama şu anda "ben bir kadınım!" demekle yetiniyor. Keşke herkes Bülent Ersoy olsa, herkes Kerimcan olsa da(!), homo/transfobinin mağduriyetini yaşamaktan kurtulsa. Biz kendimize, kendi haklarımıza duyarsız kalırsak, heteroseksist dünya ne yaparki veya ne yapmaz ki? Kerimcan örneği sadece sembolik bir duyarsızlık; yoksa Kerimcan'a lafım yok gerçekten, Bülent Ersoy'a da. Sadece böyle olmaması gerektiğini hatırlatıyorum.

Daha LGBTİ'ler aktivistlik yapanlara "neden yapıyorsun ki?" diyebiliyor. Mücadeleyi kahramanlık olarak falan düşünebiliyorlar. Veya önemli bir şahsiyet olma çabası olarak falan görebiliyorlar; Heteroseksist bir dünyada mı?! İnsan kendisi duyarsız olunca, duyarlı olanların duyarlılığını anlayamıyor sanırım. Bu şey gibi... Hayvanları düşünenlerin anlaşılamaması gibi... Ne demek hayvanların öldürülmesine karşı çıkmak, falan diye düşünebiliyor bazıları ki, avcılık diye bir şey icat etmişler. İnsanların hayata karşı, kendisine karşı duyarlı olabilmesi için de mi evrimsel bir süreç gerekiyor acaba?

Benim için Amerika doğduğum topraklardır. Benim için özgürlük kazandığım haklardır. Haklarımız için mücadele etmezsek, kafamızda zorda kalınca kaçma fikri olduğu sürece, yarın öbür gün başka bir konuda zorda kalınca, sürekli coğrafya mı değiştireceğiz? Eşitlik, özgürlük, kısaca demokrasi, demokrasiye kaçarak değil, demokrasiyi getirmeye çalışarak mümkündür. Hep böyle kolaycılığa kaçarsak, bu sefer kaçacak yerimiz olmaz.

Kerimcan, "Korkuyorum, evden dışarı çıkamıyorum. Koruma ordusuyla dolaşamam. Psikiyatrik tedaviye başladım" demiş. Eşcinseller, transseksüeller sürekli saldırıya maruz kalıyorlar, hatta öldürülüyorlar... Hepimizin korktuğu anlar olmuştur. Koruma ordusuyla dolaşamamak mı? Psikolojik tedavi mi? Karşı değilim, yanlış anlaşılmasın. İnsanın can güvenliği için korumasının olmasından ve yaşadığı travmayı atlatabilmek için duygularını-düşüncelerini bir uzmanla paylaşabilmesinden daha güzel ne olabilir. Keşke hiç homofobi olmasa, keşke hiç bunlara ihtiyaç duymasak. İşte bütün bunlar kendimizi sağlıklı bir şekilde düşünmemekten geliyor başımıza.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder