12 Ekim 2016 Çarşamba

"Bi' daha dünyaya gelsem yine aynı ben olmak isterim; ne kız, ne de erkek!"

ARAFTA KİMLİKLER...

(* Ben, - O)

- Üniversiteye yeni başladım, kimliğimi yeni kabullendim ve değişemiyeceğimi anladım. O yüzden psikiyatr, hormon tedavisi falan hiç uğraşmadım. Ama kimliğim beni zora sokuyor. Çünkü feminen biriyim ve kendimi arada kalmış hissediyorum...

* Zaten eşcinsel olmanın en önemli özelliği, doğanın eşcinselleri arada yaratması. Yani her iki cinsiyeti de barındırıyoruz veya cinsiyet kimliğini kafaya takmıyoruz. Feminenliğine kafayı takma özenti bir şekilde abartmadığın sürece. Ben de yumuşak biriyim, o da yapımın özelliklerinden birisi utanmak yerine normal karşıladığım. Biz aslında heteroseksizmden soyut, cinsiyet ayrımcılığına dur diyecek geleceğin insan modelleriyiz. Doğalız; içimizden geldiği gibi davranan ve yaşayan, yaşamamız gereken... Çünkü bu hayat doğanın çeşitliliğiyle zengin, hatta var. Belki de eşcinsellik diye bir şey olmasa hayat diye bir şey olmayacak. Çünkü kadına doğurganlık özelliğini veren gen ile eşcinsellik geni aynı gen... Eşcinsellik olmasa, o gen olmayacak, dolayısıyla üreme olmayacak belki de; insanların, eşcinselliğin insan soyunun tükenmesine sebep olacağına inanmasının aksine. Çünkü her varoluş yaşam zincirinin halkalarından biriyse, eşcinsellik de o halkalardan biri. Heteroseksizmin homofobisi nedeniyle eşcinselliğimizi sorgulamak yerine kendimize inanmmamız, kendimizi sevmemiz, kendimize saygı duymamız yeterli. Hayatta sadece homofobi yok, bir çok engel var. Başka engeller yüzünden hayata küsmüyorsak, kendimizi çok kötü hissetmiyorsak, homofobi var diye de küsmemeliyiz, kendimize küsmemeliyiz, kendimizi kötü hissetmemeliyiz; aksine varoluş mücadelesi vermeliyiz. Bu mücadele de kimliğimiziden utanmayarak, hayatın için olduğumuz gibi varolmakla mümkün ama kendimizi koruyacak şekilde emniyetli davranmayı da elden bırakmamalıyız. Hep dikkatte kalmalıyız, çünkü heteroseksizmin güvenilecek hiçbir tarafı yok...

- Kendimi seviyorum ve bi' daha dünyaya gelsem yine aynı ben olmak isterim; ne kız, ne de erkek olmak isterim ama toplum baskısı var işte. Okul, askerlik, evlilik; bu üç sınav yorucu. Ve bi de çoğu eşcinsel gibi aileden uzaklaşma da var...

* Bu saydığın engelleri seni güçlendirecek fırsatlar olarak değerlendir mücadele ederek... Eşcinsel olmsaydın da birey olabilmek adına ailenle yaşamamak da o kadar kötü bir şey değil bence...

* Nasıl bir eşcinseldim... İçine kapanık bir çocuktum hep. Utangaçtım ortaokulda, lisede... Hala da öyleyim. Ama bu eşcinselliğimle değil de, kendi yapımla ve toplumsal yapıya ters düşmemle alakalı daha çok sanırsam. Erkek egemen bir yapının tavrı bana ters. Ben nötr bir yaşamı seviyorum. İnsanlar çok heteroseksist... Öyle bir ortamda anlaşılmayacağım için ifade konusunda çekimser kalabiliyorum. Ortamını bulursam aslında yırtık biriyimdir. Sanırım psikolojimi korumak adına beni anlamayacak olanlara karşı kendimi çekiyorum...

- Ben de öyleyim. Çevremdekiler beni sessiz, içine kapanık, pısırık diye tanımlıyorlar... Evet sessiz kalmayı tercih ettiğim doğru ama eğlenceli biriyim, yani samimi olduğum insanlara dünyamı açarım. Hatta bazen gereğinden fazla özgüvenli olabiliyorum şu anda olduğum gibiyim ama dolaptan çıkmadım daha. Üniversite bitince belki açılırım...

* Açılımını zamana, ortama ve duruma göre ayarlarsın...

* Arafta olmana rağmen değişmeyip kendini olduğun gibi tek tip cinsiyetçi topluma kabul ettirebilmek adına kendinle-doğal yapınla barışabilmek, kendini sevip sayabilmek ve toplumda olduğun gibi varolabilmek, en azından varolmaya çalışmak eşcinsel hakları mücadelesinin başta gelen ve en temel unsurudur. Resmi kurallar elbette önemli haklarımızın hukuki dayanağı için ama bizim peşinde koştuğumuz haklar ne kadar eşcinselce, ne kadar heteroseksizmden soyut ki eşcinsellere layığıyla özgürlük versin, eşitlik sağlasın. Onun için engellere rağmen zorlu koşullarda ecinselce yaşamak-varolmak-eşcinselce görünürlük bize tam olarak hizmet etmeyen kanunlardan daha iyidir. Hem engellere karşı gelerek varoluş, toplumun eşcinselliği içselleştirmesi bakımından daha gereklidir, hatta şarttır. Çünkü bir şeyin tam olarak kabul edilmesi için sindirilmesi gerekir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder