10 Ağustos 2016 Çarşamba

Yabancı!


Yabancı... Ne kadar uzak bir kelime değil mi? Sanki başka bir gezegenin insanları gibi ne oldukları, ne yaşadıkları bizleri hiç ilgilendirmiyor... Hatta uzak dursunlar bizden, bizi rahatsız etmesinler, sosyoekonomik düzenimizi bozmasınlar! Vicdanımız da sadece kendi çıkarlarımız zarar görmediği sürece sözde çalışıyor veya kendi canımız yanınca devreye giriyor... Vicdan denilen duyguya benim inancım bile kalmadı inanın. Hele bugün bunu daha iyi anladım... Şehrimizde İranlılar çok. LGBTİ olması bile öncelikli sorun değil inanın. Biliyorum LGBTİ olmaları daha da zorlaştırıyor yaşam koşullarını ama LGBTİ oldukları anlaşılmayanlar da aynı zorlukları yaşıyorlar. Çünkü onlar yabancı... El alem... Başka ülkeden gelmişler, bizden değiller. Niye gelmişler ki?! Özgürlükleri ellerinden alınmış bize ne ki! Hem özgürlüğün anlamını biz ne kadar biliyoruz değil mi? Konuyu daha fazla dağıtmayalım. Mültecilerin en büyük sorunları işsizlik ama çalıştıklarının karşılıklarını almamak da ayrıca bir sorun, hatta daha can sıkıcı, daha yaralayıcı. Çünkü çalışmayınca emek diye bir şey olmayınca karşılığını düşünmezsin ama emek sarf edip karşılığını alamayınca insan daha çok üzülmez mi? Bugün çalışan mülteci arkadaşımızın haftalardır verilmeyen emeğinin karşılığını almaya gittik ama orada görevli kişilerin kimisi tanımıyoruz, kimisi 1 gün çalıştı, kimisi 3 gün çalıştı gibi söylemlerde bulundu. Ben gerçekleri, çalışma gününü ve günlüğü kaç liraya çalıştırıldığını bildiğim için, tabi en önemlisi resmi bir kurumun yabancılar için çalışan gönüllü çalışanı olduğunu söyleyince ödeme yapacaklarına dair gün verdiler. İşte böyle bir duyarsızlık mevcut. Mülteci arkadaşımızın kirasını ödemesi gereken tarihin üzerinde 1 hafta geçti ve apart sahibi sıkıştırıyor "ödemeyi yapmayacaksan çık.." diye. Şu anda çalıştığı yerden de daha kirayı ödeyebilecek kadar ücret alamadı. Daha önce çalıştığı bir yerden de ücretini alammış ve karın tokluğuna çalışmıştı. Memleketinden, İran'dan da para göndereni yok ve bu konumda o kadar çok yabancı var ki... Dediğim gibi LGBTİ'lerin maruz kaldığı homofobi de var şiddet ve cinayet boyutunda. Birleşmiş Milletler'in çalışmalarını da inanın çok samimi bulmuyorum. Türkiye'de 5 yıl bekleyen mülteciler bile olabiliyor. Niye bekletilirler ki bu kadar? Telef olsunlar diye mi? Öldürülenler, intihar edenler... Kimin umurunda değil mi insan canı? Her ülkenin kendi çıkarlarını koruyan bir sistemi var ve yardım kontenjanları da sanki imajlarını parlatan bir ciladan ibaret. Ne mi istiyorum; LGBTİ'ler geçici ülkelerde bu kadar süre süründürülmesinler ve iltica talepleri en kısa sürede hayata geçirilsin. Düşünseniz ya, daha özgür yaşamak için ikinci ülkelerde 4-5 yıllarını feda etmek zorunda kalıyorlar. 4-5 yıl kayıp konumundan çıkartılabilir aslında eğer onlara eşit yaşama koşulları ve sosayal haklar sunulursa. Mültecilere asgari ücret düzeyinde maaş garanti olmalı ve her iş verenin birkaç tane yabancı işçi çalıştırma kontenjanı olmalı en azından. Hem psikolojik hem de sosyal anlamda yalnız olmadıklarını hissettirmeliyiz onlara. Bu o kadar zor mu? Ben sevgiyle hayatı paylaşmanın mümkün olduğuna inanıyorum. Hem biz de zenginleşiriz belki bu sayede. Hepimiz aynı dünyanın insanları değil miyiz; birlikte yol alsak ne kaybedieriz ki..?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder