7 Temmuz 2016 Perşembe

İki ruhluluk/çift cinsiyetlilik veya cinsiyetsizlik doğanın bir armağanıdır...

...tek cinisyetlilik ise heteroseksizmin bir ürünüdür!


Bugün benim düşüncelerimle örtüşen Esin Bolut'a ait, Amerikan yerlililerin cinsel yaşamına dair okuduğum bir yazı düşüncelerimle birebir örtüşüyordu. Bu konuya daha önceleri çok defa değindim bazı tek cinsiyet kimliğine inanan LGBTİ'lerin tepki göstermesine rağmen. Oysa herkes kendi düşüncesini ifade etme konusunda ve seçimlerini uygulama konusunda özgürdür... Nasıl çift cinsiyetlilik bazı LGBTİ'lere ters düşüyorsa, benim özgürlük anlayışıma da tek cinsiyetlilik ters düşüyordu! Bakınız tek cinsiyetlilik yoktur falan demiyorum; varsa vardır, yoksa yoktur ama bir bedende sadece tek bir cinsiyetin olmadığına dair düşünceye karşı çıkılması da homo/transfobiden farklı bir şey değildir. Böyle bir düşünce ifade ediyorsam, ben nasıl başkalarının düşüncelerine saygı duyuyorsam, hatta destekliyorsam, ben saygı veya destek de beklemiyorum, başkaları da benim düşüncelerimden rahatsız olmamalı. İsterseniz ben kendi cinsiyet anlayışımı herkesin anlayabileceği dilde tekrar anlatayım... Gündelik hayatımı yaşarken erkek veya kadın olduğuma dair hiçbir his oluşmuyor bende. Ben Halil'im bir kişiliği olan ve bir insanım, bir canlıyım... Bu kadar... Spor yaparken, yemek yerken, dans ederken, çalışırken, kitap okurken, kısaca herhangi bir faaliyette bulunurken, ne erkek olarak gerçekleştiriyorum kendimi, ne de kadın... Yapılan işin cinsiyeti mi olurmuş..? İnsan kapasitesi ölçüsünde gerçekleştirir kendini. Bir işin erkekçesi veya kadıncası mı olur? Belki biyolojik olarak kadın olan daha güçsüz, erkek olan fiziksel olarak daha güçlü olabilir ve bu doğrultuda faaliyette bulunur ama bu mudur kadınlığı, erkekliği belirleyen? Nedir kadınlık, erkeklik; hormonların biyolojiye yansıması ve de bunun bedensel uygulamadaki yarattığı fark mıdır? E ben erkek hormonlarına sahibim, erkek biyolojisine sahibim... Ben erkek miyim o zaman? Dediğim gibi ben kendimi erkek veya kadın gibi hissetmiyor ve erkeklik kadınlık rollerine göre davranmıyorum ama... Belki biyolojiye göre bir kategori oluşturulabilir ama bu cinsiyet kimliği için yeterli bir dayanak mıdır? Kadınların veya erkeklerin toplumdaki davranışlarına, giyim kuşamlarına bakarak bu erkek veya bu kadın demek ne kadar toplumsal cinsiyetten bağımsız bir şey olabilir? Cinsiyet kimliğini toplumsal cinsiyete indirgemiş olmayalım sakın... Çocukluktan itibaren toplumsal cinsiyet rolleri içselleştirilmese, bu kez de farklı cinsel kimlikler, yani cinsiyetsizlik veya çift cinsiyetlilik diyelim, yetiştirme koşullarından dolayı diye de bir suçlamayla karşılaşabiliriz. Toplumsal cinsiyetin doğduğumuz andan itibaren beynimize kodlanmasından başka bir şey olabilir mi cinsiyet kimliklerimiz? Söyleyeyeim; ben cinsiyet kimliğine inanmıyorum. Sadece biyolojik cinsiyetin gerçek olduğuna inanıyorum. Kişilerin hangi cinisyetten hoşlandığına göre belirleniyorsa cinsiyet kimliği, bu cinsel yönelim değil midir? Acaba hoşlanma şekilleri bize dayatılan şekilde, yani biyolojik erkek-kadın ilişkisine göre olmadığı takdirde, kendi cinsimizden hoşlanınca ruhlarımızın yanlış bedende doğduğuna mı inanıyoruz? Doğa yarattıysa yanlış beden diye bir şey olabilir mi? İnsanın kendini gereçekleştirmesinin A veya B bedeninde olmasıyla ne derece alakası olabilir? Varsın ben transfobik olayım ruhumda her iki cinsiyeti de barındırdığına inanan veya cinsiyetsizliğie inanan biri olarak... Şimdi ben erkek bedeninde bir kişi olarak erkek bedenlerinden hoşlanıyorum... Karşımdaki bedenin içindeki cinsiyetten, ruhtan bana ne? Ama karşımdaki kişi kendini toplumsal cinsiyete göre şekillendirdiyse ve bu şekillendirmeye göre davranıyorsa, o zaman tabi ki beni ilgilendirir. Çünkü beni, toplumsal cinsiyete indirgenmiş hiçbir kimlik cezbetmiyor. "Eşcinsel bir erkek feminen bir erkekten hoşlanmaz" denilen şey, yani bu tür hoşlanmama hali toplumsal cinsiyetin şekillendirdiği bir kimliktir. Feminen eşcinsellerden veya transseksüel kimliklerden hoşlanan heteroseksüelik-gizli eşcinsellik de toplumsal cinsiyetten etkilenmiş bir kimliktir. Aslında cinsel kimlikler heteroseksizmin dayatmasıyla toplumsal cinsiyete göre biçim almasa hiç kimse doğduğu cinsel kimliklerden rahatsız olmaz. Bırakın transseksüelleri, eşcinsller bile istisnalar hariç en başlarda eşcinsellikleriyle küs olmuyorlar mı? Toplumsal cinisyete uygun cinsiyet kimliklerimizin belirleyicisi içinde yaşadığımız kültürlerin cinsel kimlik anlayışı olmasın? Toplumsal cinsiyeti benimseyen LGBTİ'ler de bu anlayıştan etkilenmiş olamaz mı? Düşünün... Toplumsal cinsiyet rollerinin yerleşik hale gelmediği bir kabilede doğmuş olalım... Hiç kimse cinsiyet olarak ne kimi sevdiğine karışıyor, ne de nasıl davrandığına... Toplum içersinde de yok diyelim belirli erkeklik ve kadınlık kalıpları ve hiç kimse dışlanmadığı için, ait olmak istediği veya dışarıda kalmaktan korktuğu bir cinsiyet kimliği veya cinsel kimlik kategorisi de yok. Cinsel kimlikler hangi kalıba uymaya çalışacaklar o zaman? Siz gerçekten canlı tarihinden beri bir erkekilik ve kadınlık cinsiyet kimliği kalıbının olduğuna mı inanıyorsunuz? Peki kendini herhangi bir cinsieyt kimliğine ait hissetmeyen veya her iki cinisyete de ait hissedenleri nasıl açıklayacaksınız; arada kalmışlık veya çift cinsiyetlilik, tek cinsiyetlilikten bağımsızdır şeklinde mi? Olan nedir, olmayan nedir; cinsiyet kimliği olarak tek cinisyetlilik mi, çift cinisyetlilik mi, cinsiyetsizlik mi? Ben diyorum ki... Heteroseksizmin dayatamalarından kurtaralım artık kendimizi ve ondan sonra tek cinsiyetli mi yaşayacaksınız, çift cinisyetli, çok cinisyetli mi, cinisyetsiz mi karar verin ama toplumsal cinsiyetten, heteroseksizmden bağımsız düşünebilelim artık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder