24 Haziran 2016 Cuma

Eşcinsellerin "Onur"u sadece devletin iznine bağlı olmamalı!

Eşcinsellerin "onur"u sadece devletin iznine bağlı bir sokak yürüyüşüyle sınırlı kalmamalı... Bu dünya eşcinsel de... Adımlarımızı eşcinsel olarak atabilir, hayatımızı eşcinsel olarak yaşayabiliriz; engellere rağmen; en büyük engel de kafamızın içindeki engellerdir.



Bu yıl ülkemizdeki Onur Yürüyüşleri konusunda resmi engellerle karşılaşıldı...
Peki neden?
Ramazan gerekçe mi, bahane mi?
Toplumun hassasiyetleri ne olmuştu da farklılıklara karşı kabarmıştı birden?
2 yıl önce de eşcinseller yok muydu bu ülkede, hatta geçen yıl?
Eşcinseller dünden daha mı fazla ahlaksızdı?
Yoksa yoksa ülkemizde muhafazakarlık daha bir egemen mi olmuştu..?
Milliyetçi dini grupların homofobik tehditleri bu yüzden mi artmıştı?
Devlet bu yüzden mi izin vermiyordu Onur Yürüyüşlerine?
Bu yüzden mi polisine müdahale emri veriyordu?
Amaç güvenlikse, eşcinsellerin de güvenliğinin sağlanması gerekmez miydi?
Amaç eşitlik ve özgürlükse, bu eşcinellerin de hakkı değil miydi?
Yıllarca burası Müslüman bir ülke, eşcinsel hakları bu ülkede hayata geçmez diye düşünen LGBTİ'lerin çekingemliği de olamaz mı bu baskıların sebebi?
Homofobi yüzünden haklı olabilir LGBTİ'ler görünürlük ve hak mücadelesi konusunda ama...
Hiçbir şey yapılmazsa da korkular yüzünden baskılar artar da artar, işte yürünebilen Onur Yürüyüşleri bile yapılamaz hale gelir...
Biz korktukça, onlar da baskıya ve korkutmaya devam edecektir.
Oysa yasalarda LGBTİ'ler eşitlik ve özgürlük hakları için yürüyemez diye bir madde mi var?
Herkes Müslüman veya heteroseksüel olmak zorunda olmadığı gibi, Müslüman eşcinseller de olabilir...
Homofobikler muhafazakarlıktan cesaret alabiliyor olabilirler ama biz de eşit ve özgür bir şekilde yaşama hakkından cesaret almalıyız.
Mücadele diyince de illaki de sokakta toplu olarak görünürlükten bahsetmiyorum...
Bireysel anlamda hayatın içinden olmaktan bahsediyorum.
Bu toplumda homofobikler olduğu gibi, bilgi verilerek bize destek verebilecek ve bizim hakkımızdaki önyargıları kırılabilecek insanlar da var... Yani kazanılabilecek insanlar da var.
Hala eşcinselliğin doğuştan mı sonradan mı olduğu konusunda tereddütleri olan ve LGBTİ'liğin ne olduğunu bilmeyen insanlar var bize destek verebilecek olan.
Bu minvalde ben şu LGBTİ tanımına da karşı çıkıyorum hala biliyor musunuz kamuflaj bir tanımlama olduğu için... Açık ve net bir tanımımız olsun herkesin bizi anlayabileceği... Eşcinsel diyince niye diğer farklı kimlikler yok sayılmış olsun; tamamen kamuflaj olmaktan ve anlaşılamamaktan iyidir bilinen bir tanımlamayla lanse edilmek...
Onur Yürüyüşlerimiz resmi olarak engelleniyor olabilir şu anda ama hayatın içinde onurlu bir şekilde varolmamız için hiçbir engel yok...
Soruyorum LGBTİ'lere...
Bugün gerçek kimliklerinizle hayatın içinde varoldunuz mu?
Varolmadıysanz, toplu olarak yılda bir defa Onur Yürüyüşü yapmak da o kadar anlamlı olmayabilir.
Ben Onur Yürüyüşlerine izin verilmedi diye üzülmek yerine, her gün hayatın içinde eşcinsel olarak varolarak, bir kişiye eşcinselliği doğru bir şekilde anlatabiliyorsam, o da bir kazançtır, hatta karnaval bir yürüyüşten daha etkili olabilir.
Onur Yürüyüşlerinin yapılması şu anlamda önemli olabilir...
Devletin (resmi)homofobisinin kırılması açısından... (Tabi topluma da bir seviyede eşcinseller de vardır dedirtecektir bu toplu görünürlük)
Muhafazakar hükümet şu anda demek istiyor ki tabanına... Bakınız muhafazakar demokratlığımıza uygun olarak eşcinselleri yürütmedik, yapımıza uygun şekilde davrandık, memnun olmalısınız..!
Yeri geldiğinde aynı hükümet, bu ülkede eşcinseller de yürüyor demesini veya seçim döneminde LGBTİ örgütlere davet göndererek, hatta Onur Yürüyüşü engellendiği gün ülkenin en ünlü transseksüelini iftara davet ederek çelişiyor olabilir ama, hatta eski başbakanın eşcinsellere de hakları hukukları verilmelidir demişliği de vardır ama...
Her şey, yani demokratikvari şeyler dereyi geçene kadar...
Politika denilen şey zaten samimiyetsizlik üzerine kurulu çıkarcı bir şey..
O yüzden en güzel politika, hayatın içinde varolunarak yapılandır, aktivizm de aynı şekilde...
Onurumuza önce kendi sokağımızda sahip çıkalım, eşcinsel evlilik hakkından önce de aşklarımızı utanmadan görünür şekilde yaşayalım...
Çünkü ne eşcinsellik ayıp, ne de eşcinsel aşk...
Acaba diyorum, önce aşkın ayıp bir şey olmadığını mı öğrenmemiz gerekiyor?
Seksi de ahlakçılığın ablukasından kurtarmamız gerekiyor her anlamda bile özgürlük için...
Çünkü ahlakçılık silahı ilk önce cinsellik üzerinden ateş ediliyor...
Eşcinsellik konusunda uzlaşılsa bile eşcinselliğin cinselliğiyle asla barışılmıyor bu yüzden.
Homofobiyi bitirebilmek için eşcinselliği ve eşcinselliğin doğallığını öğrenmeli ve öğretmeliyiz insanlara, barışmalı ve barıştırmalıyız hayatın gerçekleriyle insanları, hayatın içinde eşcinsel olarak birebir varolarak kabul ettirmeliyiz topluma kendimizi...
Yoksa eşcinsellik gerçek anlamda kabul olmaz, homofobi bitmez.
Yasaları, kuralları belirleyen yaşam kültürüdür. Biz de eşcinsel kültürü genel kültüre eşcinsel olarak yaşarak dahil ettirmeliyiz.
Kalıcı başka seçenek yok ki...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder