29 Mayıs 2016 Pazar

Queer bize fazla mı?


LGBTİ hareketinin sistemin formülüyle başarıya ulaşacağına inanmadığımdan, heteroseksist sisteme karşı bir duruş olan queer bazlı ilk buluşmamızı gerçekleştirdik. 9-10 kişiydik. Konuştuk ama quuer'den çok LGBTİ'lerin neden böyle etkinliklere ilgi göstermediğini konuştuk. İranlı bir gay arkadaşımız, Türkiye'de eşcinsellik ve toplantılar yasak olmadığı halde bu fırsatların neden değerlendirilmediğini sordu... Aslında eşcinsel hareketinin yavaş olmasının açıklaması, queer'e gereken önemin verilmemesi... Müslüman ve heteroseksist bir toplumda yaşadığımız için, eşcinsel haklarının bu ülkeye tam anlamıyla geleceğine inanılmaması, heteroseksizmin LGBTİ bireylere etkileri (veya heteroseksist değerlerin az veya çok, öyle veya böyle etkisinde kalınması), bu yüzden eşcinsel haklarına heteroseksizm seviyesinden bakılması, hak olarak sunulanın dışına veya üstüne çıkılma cesaretinin eksikliği, LGBTİ bireylerin az buçuk kendilerini gerçekleştirebilmeleri ve bununla yetinmeleri,.. Bu yetinmenin sebebi de herkesin eşit haklara sahip olduğunun içselleştirilmemesi... İnsanın beynine çocukluktan itibaren heteroseksizm işlenirse, farklılıklar çok normalleşemiyor sanırım. En kötüsü de ne biliyor musunuz..? Gerekli noktadan mücadele edilmezse, hakların gelmeyeceğinin bilinmemesi... Peki muhafazakar sistem egemenken, durduk yerde muhafazakarlığa göre ters bir yaşam hakkı sahiplerine niye teslim edilsin? Oysa istenirse bu haklar geri kazanılabilir. Aslında queer buluşmalarının gerçekleştirilmesinin amacı da bu. Artık toplantılarda sohbetin biraz ötesine geçip bilinçlenelim ve... yeni haklar talep etmekle beraber varolan haklarımızın farkında olalım ve o haklardan faydalanalım. İranlı arkadaşımız diyor ki, "LGBTİ'lerin eylemlerine izin verilmediği zaman LGBTİ'ler neden kampanya yapmıyor, neden bir araya gelerek tepki göstermiyor?". Haklı, hem de çok haklı... Korkuyor muyuz, yoksa hepimiz aynı kafadan mıyız..? Bütün bu baskılar ve karşı koyamamalar, kültürümüzün genel bir yansıması olmasın? İranlı arkadaşlar, İran'da eşcinsellik yasak ama topumun homofobisi o kadar şiddetli değil, Türkiye'de yasal haklar daha iyi ama bu kullanılamıyor ve halkın homofobisi mevcut diyorlar... Bütün bunları düşündüğümde, "queer bize fazla mı, bizi aşar mı?" diyorum... LGBTİ camiasında bile eşcinsellik ve transseksüellik dışıdaki kimliklere, oluşlara, duruşlara pek değinilmiyor, hatta kafa karıştırıcı olarak bulunuyor. Kaos GL Queer dergisinin birinci sayısında Ayşe Uslu'nun sözü, aslında queer kavramının çoğunluk farklılıklardan önce bile tek bir farklılığın bile önemi açısından anlamlı... "Queer, birbirine benzemişler arasında biricik olanın iddiasıyla ortaya çıkmıştır. Queer'e tuhaf, acayip, yamuk, anormal demek yetmez. Tuhaf olan şey normalize edilip doğallaştırılmış bir algının karşısında duran figürken, queer daha çok krize girmiş figüratif bir özneye değil, krizin kendine tekabül eden bir kavramdır." Ama ne yazık ki kalıplaşmış bir LGBTİ anlayışı, sadece heteroseksizme ait değil, LGBTİ'ler de bu şekilde düşünebiliyor. Farklı kavramlara uzak duruş belki de o yüzden. Queer, şablon LGBTİ anlayışına da karşı bir duruş ama karşı olmaktan çok LGBTİ hareketini heteroseksizmde bağımsızlığa taşıyan dönüştürücü bir kavram olarak da düşünülebilir başlangıç noktasında. İranlı arkadaşların bir diğer tespit ettiği noktaysa, yasal haklara rağmen LGBTİ'ler dışındakilerin LGBTİ'lere desteğin hiç olmaması veya çok cılız olmasıydı.

Bu arada Cuma günü yapılan Denizli LGBTİ ve Aileleri toplantısında da 5 Mayıs'ta yapacağımız Onur Yürüyüşü'nü konuştuk. Bir de bileklik yaparak bütçe oluşturulması konuşuldu. Bir de sorunu olan arkadaşların sorunlarını isimsiz bir şekilde yazarak paylaşabilecekleri...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder