5 Nisan 2016 Salı

Ayrımcılık yapan kendine yabancı kalır; çoğunlu yalnızlık!


Canım benim yaa..!
Yıllarca aynı ortamda bulunuyoruz, sohbetlere dalıyoruz, yolda-yolakda karşılaşınca da konuşuyoruz ama...
Şimdi selam vermeyi bırak, başını çeviriyor, görmezlikten geliyorsun...
Neden..?
Naden haa?
Oysa ben, gene aynı ben değil miyim?
Düşüncelerim aynı, davranışlarım aynı...
EŞCİNSELLİĞİMİN HERKES TARAFINDAN BİLİNMESİ Mİ SORUN OLAN?
Aynen öyle...
Anlayabiliyorum seni ama hak vermiyorum...
Çünkü ayrımcılığa hak verilmez...
Ötekileştirilmişe bakış kaçırmaya hak verilmez...
Cinsel yönelim anlamında olmasa da üstelik sen de bir ötekisin...
Çoğunluğa dahil olmak kurtuluş mu?
Çoğunluğa dahil olmak; kendinden vazgeçip, yapay bir kimliği taklit etmek, yaşıyormuş gibi yapmaktır...
Alışmışsındır belki kendin olmadan yaşamaya...
Alışamayan ve alışmak istemeyenlerin yüzüne bakmayacak kadar gerçeklerden uzaklaşmak bana hiç de normal gelmiyor; kimliğini kaybetmiş bir kişinin, gerçek kimliğine "o da ne demek, hiç bilmiyorum" diyecek kadar yabancılaşmasıdır...
Zaten küslüklerin, kavgaların, nefretlerin sebebi kendimize olan yabancılığımız değil mi?

Ben ayrımcılıklardan çok fazla etkilenmiyorum nefet boyutuna ulaşmadığı sürece...
Tepkilerimin arkasında alınganlık yatıp yatmadığı da tartışılır...
Çünkü ben haksızlığıa karşı olan bir insanım; sevilip sevilmeme, düşünülüp düşünülmeme gibi kaygılarım hiç olmadı yapım gereği...
Gerçekten ben hayattan mümkün mertebede de keyif almayı bilenlerdenim...
Zorlama güzellikleri hiç hazzedemem hele...
Birisi benimle can-ı gönüldn konuşmayacak olduktan sonra, konuşmasın da bari zamanımı çalmasın...
Sevme konusunda da öyle... Hiç sevilmiyorum diye kaygı etmem, aranmıyorum diye kaygı etmem...
Hayatı, paylaşmak isteyenle paylaşmak daha keyifli çünkü...
Ben de öyleyimdir ama...
İçimden gelmediği sürece bazı konularda kendimi hiç ama hiç zorlamam...
Belki de toplumsal deformasyonlara nezaketli davranmamın arkasında bireyselliğim yatıyordur...
Yani ben, bana neden mesafelisin, neden yüz çeviriyorsun, neden konuşmuyorsun diye hesap sormam...
Herkesin kendi bileceği şeydir.
Benimle hayatı paylaşma özgüveni olmayan bir insandan ne alabilirim, o benim hayatımda olmazsa ne kaybedebilirim ki...
Eşcinselliğimden dolayı bana karşı bariz ayrımcılık yapanlara karşı tepkimi gösterebilirim ancak...
Ve üzerine üzerine giderim ayrımcılıkların işte o zaman...
Ben değil, bana ayrımcılık yapan ayrılmak zorunda kalır benden veya o ortamdan...
İnatçıyımdır bu konuda...
Nezaketim, insanlık dışı davranışlara maruz kalınca biter...
Bunu da zaten bir süre sonra bulunduğum ortamdaki insanlar anlar ve ayrımcılık yapmaya cesaret edemezler... Çünkü haklı olduğumun bilincinde olduğumu herkese hissettiririm...
Haa.., bireysel olarak mesafeleri olabilir...
O da onların insanlık anlayışlarının bir ölçütüdür, özgüvenlerinin bir ölçütüdür... Ona bir şey diyemem...
Ama heteroseksist bir toplumda yaşansa da, sırf eşcinselliğinden dolayı bir mesafe koyuluyorsa, bana zarar verilmeyecek şekilde bir ayrımcılık yapılıyorsa da, nezaketimden dolayı umursaamasam da tasvip edemem bu davranışı... Çünkü bu benim eşitlik anlayışıma uymaz.
Homofobiye maruz kalmıyorum, eşcinsel kimliğimle hayatın içindeyim ve öyle veya böyle varoluyorum diyorum ama aslında bazı ötekileştirilmişlerin kaldıramayacağı seviyede olabilir benim nezaketen sustuklarım ve umursamadıklarım...
Adam beni de arkadaş sınıfına koyuyor ama sözde bir arkadaşlık...
Biraz akıl ve mantık varsa, karşısındakinin nezaketsizliğini anlayamaz mı insan..?
Ama dediğim gibi ben hayatın toplumsal ilişkilerinin inciğinde-cinciğinde değilim...
İnsanlara cinsel yöneliminden dolayı ayrımcılık yapan bir zihiniyetten ben ne tasarruf edebilirim ki de ayrımcılığını kafaya takayım...
Ayrımcı ve eşitliksiz toplumsal cinsiyet yapısına uygun tutturmuşlar bir düzen, gidiyorlar...
Ben kendim olarak varolayım hayatta da, onlar da ayrımcılık yapmamayı öğrenirler mi, öğrenmezler mi bilemeyeceğim gari...
Bana tuhaf, saçma gelen bir şey var yalnız...
Bir tarafta demokrasi var, bir tarafta antidemokratik bir anlayış var ve insanlar olumsuz tarafa yaranmaya çalışıyor; özgüven kazanıp eşitlikçi ve adalatli olmak yerine...
Olmaz olsun bana göre böyle varoluş öyleyse...
Biliyor musunuz... Ayrımcılıklara rağmen kendimi olarak yaşamak beni çok mutlu ediyor...
İnsanın hayatta özgün yapısına, rağmenlere rağmen vücut buldurabilmesi, bir süre sonra ayrımcılıklara gülüp geçmesini sağlıyor ve daha özgüvenli yapıyor kişiyi...
Ve hayata daha sağ duyulu bakıyorsun bu sayede, empatin güçleniyor, objektif oluyorsun...
Ve, ve... Olaylara kişiler açısından değil, düşünsel açıdan, fikirsel açıdan, psikolojik açıdan bakıyorsun...
Daha da anlayışlı olabiliyorsun, daha yapıcıcı daha uzlaşmacı olabiliyorsun...
Ayrımcılık yapanlar aslında kendilerine yabancı kalarak çoğunlu yalnızlığı oluşturyorlar...
Ben kendimi hiç yanız hissetmiyorum; çünkü hayatı doğal yaşıyorum, renkli yaşıyorum, her yönüyle yaşıyorum yapıma uygun şekilde...
Hatta o kadar dolu dolu yaşıyorum ki zaman yetmiyor...

Bilgisayarın karşısına geçerek aslında terapi yapıyorum biliyor musunuz...
Düşüncelerimin samimi olması için de, yazılarımın tek bir kelimesini bile değiştirmiyorum desem yalan olmaz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder