24 Nisan 2016 Pazar

38 yıl olmuş gideli...


Benim dünyaya gelmeme aracılık edenlerdendi... "Bubam"dı... Birlikte geçirdiğimiz süreç az sayılırdı. Zaten birlikte yaşadığımız sürecin yarısında bebektim, kalan süresinde de onun yaşlı va hasta olmasından dolayı sağlıklı bir ilişkimiz olmadı. Öldüğünde üzülmedim. Zaten ben kime ne kadar üzülebilirim ki hayata bakış açım gereği..? Doğa sürecini gerçekleştiriyor. Birlikte yaşadığımız süreç daha fazla olsaydı da hayatıma ne katardı bilmiyorum. Onu hiç anmıyorum. Çünkü birlikte paylaşılan bir hayatımız olmadı gibi bir şey. Olsaydı da dediğim gibi yapımdan dolayı acısı fazla olmaz, dolayısıyla hayatımın gidişatına duygusal anlamda olumsuz bir etki yapmazdı. Bugün düşündüm de tam 38 yıl olmuş öleli. Benim hayatıma denk bir süreç sayılır. 24 Nisan 1978. İlkokul üçüncü sınıfa gidiyordum ama okula erken başladığım için aslında ikinci sınıf yaşındaydım. Sınıfta çocuklar babası ölmüş diyorladı. Ben duygusal bir insanım zaten. Ağladım ama onu kaybettiğimden değil de, orada da bir ötekileştirme, bir yalnızlaştırma söz konusuydu bilinçsizce de olsa. Babasız olmak toplumda biraz acınacak bir durum gibi karşılanmaz mı? Hep öyle de oldu. Hep öyle babasız muamelesine maruz kaldım. Yetim olmanın ne demek olduğunu bilmiyordum ama öyle adlandırıyorlardı, hissettiryorlardı. Çocuk ruhu elbette ister istemez etkilenmiştir. Yoksa hayatta yalnızlığa inanan biri olarak öyle söylemlere papuç bırakır myım? Belki erken büyütmüştür beni, belki dirençli olmamı sağlamıştır babasızlık. Çünkü bir güvencen yok ki... Sıfırsın ve kaderini kendin çizmek zorundasın. Yolumu kendim buldum, belki de bulamadım ne bileyim ama kaldım bir şekilde işte hayatta. Ruhu huzur bulsun... Selam olsun hangi gezegendeysen Osman bey... Sevgiler mavi gözlü adam... Teşekkürler hayata merhaba dememe aracılık ettiğin için. Olsaydın seni çok severdim; bundan eminim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder