17 Mart 2016 Perşembe

Güçlü ve özgüvenli eşcinsel olmak makbule geçmiyor ne yazık ki


Bir gazeteci veya internette yazan yazarlardan biri diyelim, benden eşcinsel olmamdan dolayı hayat hikayemi istedi. En ince ayrıntılarına kadar hatta... Aile yapıma, ismimin gerçek olup olmadığına, burcuma kadar falan...

"Bana hikayeyi en baştan yazabilmem için biraz kendinizden bahseder misiniz? Kaç kardeşsiniz, Halil gerçek isminiz mi..? Nerede doğdunuz, mesleğiniz, yaşınız hatta burcunuz..? Açıkçası sizinle ilgili merak ettiğim çok şey var."

Ben de bir giriş paragrafı yazdım "hayatımın merhabası" babında...

"Gerçek ismim Halil. Sanırım başka bir ismim olsaydı, Halil ismini gene tercih ederdim. Çünkü kişiliğimle örtüşen bir isim Halil. Halil en iyi dost anlamına gelmekte. Ben de insanlara önyargısız yaklaşan ve negatif olmadıkları sürece sonsuza kadar onların yanında durmak isteyen bir kişiliğe sahibim. Ben köyde doğdum ve lise çağıma kadar da köyde yaşadım. Biz yedi kardeşiz ve en küçükleri benim. 3 kız, 3 erkek kardeşim var. Açık bir eşcinselim ve herkes biliyor eşcinselliğimi. Kendimi bildim bileli de eşcinselliğimin farkındayım. Bazı eşcinseller gibi eşcinselliğim hiç kafamı karıştırmadı, hiç tereddüt yaratmadı bende. Ben kendimi keşfetme, kendimle barışma sürecine bile ihtiyaç duymadım. Daha ilkokul öncesi yaşlarda bile kimliğimin farkındaydım ve hayallerim, rüyalarım bile kendi cinsimleydi. Zaten okumaya meraklı bir çocuk olduğum için de, kendimi eşcinsel olarak tanımlamam uzun zaman almadı. Yani ben hatırlıyorum da, ilkokul bittikten hemen sonra ortaokuldayken ergenliğimin ilk zamanlarında bilinçli bir eşcinseldim; daha doğrusu kimliğinin farkında olan bir eşcinseldim. Eşcinselliğimi, eşcinsellik anlamında çok özgürce gerçekleştirdim. Bu konuda kendimi hiç eksik hissetmiyorum. Belki de eşcinselliğimin çok bilincinde olmam itti beni eşcinsel hakları aktivistliğine. İnsan kendini olduğu gibi kabul edince, diğer insanlarla haklardan eşit olarak faydalanmak için bunun mücadelesine girmek istiyor. Gerçi aktivist ruhlu bir insan olduğum için, eşcinsel hakları için mücadele etmesem, hayvan hakları veya başka haklar için mücadele ederdim. Çünkü ben haksızlığa hiç gelemiyorum ve özgürlük, eşitlik en önemli yaşam prensibim. Dolayısıyla burcum da İkizler. Özgürlük mücadelecilerine veya toplumun dışında kalmış marjinal olarak adlandırılan insanlara bakarsanız genellikle İkizler burcu insanlarıdır. Ben sanıldığı gibi İstanbul'da falan yaşamıyorum. Denizlili'yim ve hayatım boyunca Denizli'den çıkmadım gibi bir şey. Çıkmayı da düşünmüyorum. Çünkü beni var eden şeylerden birisi de, Denizli kültürünün hoş görüsü. Benim burada aktivizm yapmamın sebebi de, Denizli'nin eşcinsel haklarının gelişmesine fırsat verecek bir şehir olması. Ben 46 yaşındayım ve 90'lı yılların en başından beri LGBTİ hareketinin bir şekilde içindeyim ve vazgeçmek gibi bir niyetim yok. Eşcinsel hakları Türkiye'ye gelirse, İran'a falan gitmeyi düşünüyorum orada bir şeyler yapabilmek için. Alakasız olacak ama, ilk paragrafa sokmakta fayda görüyorum... Eşcinsellik çevresel faktörlerle alakalı bir şey değildir. Ben aile ortamında yetişmiş, önünde heteroseksüel figürler olan ve hiçbir olumsuzluğa maruz kalmamış bir bireyim. Hani diyorlar ya; acaba sevgisiz bir ortamda mı yetişti, şiddete veya tecavüze mi maruz kaldı, önünde hetero erkek figür yok muydu da eşcinsel oldu acaba?, diye... Her şey çok normaldi en başından beri ve ben en başından beri eşcinseldim... 18 yaşımdan beri de aralıksız 20 sene sağlık sektöründe çalıştım. Ama kendimi mesleksiz olarak tanımlıyorum; çünkü bu işi, okulunu okumadan yaptım ve severek yapmadım. Zaten amele gibi çalışmayı hiç ama hiç sevmedim, sevmiyorum. Ben sanatla ilgili bir iş yapmak isterdim; ona da ülkemizde iş denmiyor zaten. Yani kısaca mesleksizim. Kendimi bohem olarak tanımlamayı seviyorum."

Paragraftaki bazı ayrıntıları, gerçekten benden istendiği için belirttim ve ifadelerin altını doldurmak için de gerekçelendirdim.

Aradan birkaç gün geçti... Bekliyorum bekliyorum sorular gelmiyor... Sonunda bir mail aldım...

"Size tekrar yazmadan önce uzun uzun düşündüm ve kendimi sorguladım çünkü ben kendi gerçeklerini kabullenme konusunda hiçbir zaman bu kadar cesur ve kararlı olamadım. Bilmiyorum yazdığım hikayeleri okuma fırsatınız oldu mu hiç Eğer okuduysanız toplumun tu kaka dediği insanların bilinmeyen duygularına ışık tutmaya çalıştığımı, satır arası mesajlarla insanları empatiye çağırdığımı fark etmiş olmalısınız. Hikayenizi yazmak istiyorum fakat siz çok güçlü ve özgüveni yüksek bir karektersiniz. Ben cinsel tercihi farklı olduğu için acı çeken, dışlanan ve kendini ifade etme şansını yakalayamamış birine ses olmak istiyorum. O sebeple eğer hayat size hep güllük gülistanlık olmadı ise o karanlık tarafları da yazmak isterim."

Benimse cevabım...

"Bence yanlış düşünüyorsunuz... Kendisiyle barışık insanların ötekileştirilmelerinden dolayı hayatta varolabilmelerine dair hikayeler, diğer ötekileştirilmişlere cesaret vermesi açısından çok daha önemlidir. Sizin düşündüğünüz gibi ajite hikayeler, insanları daha karamsar, daha aciz, daha kaderci, daha boyun eğici yapacaktır. Artık acılarla beslenip acı çeken toplumsal halleri daha da pekiştirmeyelim, diyorum... Ben insanların mutlu olduğu, geleceğe umutla baktığı bir dünya için mücadele ediyorum. Ben sizin yerinize olsam bu tür hikayeler yazmam. Sizinki bir nevi duygu tüccarlığı yapmak! Hadi diyelim acı çeken bir eşcinsel sizin aracılığınızla kendini dile getirdi; bu ne kazandırcak ona, nasıl yardımcı olacaksınız? Sadece onun hikayesini kullanmış olacaksınız. Ama belki benim eşcinselce yaşamanın doğal bir hak olduğunu haykıran yazılarım, bir eşcinselin kendisiyle barışmasını sağlayacak, hayata tutunmasına vesile olacak... Çok arbesk buldum düşüncelerinizi..."

Keşke bütün eşcinseller özgüvenli, güçlü olsalardı da, anlatacak acıklı hikayeleri olmasaydı... Maşallah ben de, isminden burcuma kadar güçlü olmak adına ne anlamlar çıkarmışım! Yani varolmak ve güçlü olmak adına hep bir şeyler yakalamaya çalışmışım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder