10 Ekim 2015 Cumartesi

Eşcinsellik bir deryadır!



Bu haftaki toplantımızı 20 küsur katılımla gerçekleştridik. Bayağı bir heteroseksüel katılım da mevcuttu. Cinsel kimlikleri tanıttık, katılımcılar kendilerini tanıttılar... Üniversiteli katılımcılar okullarında Toplumsal Cinsiyet ile ilgili bir kulüp açmayı düşünüyorlarmış. Sonra serbest olarak konuştuk. Ve önümüzdeki hafta eşcinsellikle ilgili kitaplar ve bu konuyla ilgili bilimsel çalışmalar toplantımızın ana konusu olacak.

Bu hafta başka neler konuştuk...

İki haftadır katılımcılarımız arasında Moda Tasarım bölümü öğrencileri vardı... Eşcinselleri sanata iten nedir; genlerindeki yaratıcı yetenek mi, eşcinsellere iş sahasının darlığı mıydı? Cinsel yönelimin mesleği olmaz ama kendimden örnek vereyim... Ben yapıma uygun iş yapmak isterim. Taş ocağında taş kırmak istesem de başarılı olacağıma inanmıyorum. Çocukluğumdan beri de hep müzik, resim, moda, dans, fotoğrafçılık gibi alanlara ilgim olmuş ve bu alanlarda deneyimlerim...

Diğer bir konu bastırılan şeylerin pörtlemesine eşcinselliğin aksesuarsal olarak dışa vurumuydu... Sanki gerçekten hiç saçını tepede bağlayan, küpe takan eşcinsel yokmuş gibi, herkes hep bir ağızdan bunun eşcinsellikle ne alakası olduğunu söylüyor. Modaymış... Heteroseksist bir dünyada... Özellikle geleneksel ve Müslüman toplumlarda..! Gerçekten yok mudur aksesuarsal durumun eşcinsellikle alakası? İyi düşünün...

Eşcinselliğin yapaısal olma durumu... Heteroseksüelliğin bir gerekçesi varmış çoğalmak gibi ama eşcinselliğin nedeni neymiş... Yani eşcinselliğin ciddi bir gerekçesi yokmuş... Benim eşcinsel olmamdan daha doğal bir gerekçe olabilir mi? Aslında eşcinselliği bilimsel gerekçelerle savunmayı hiç sevmiyorum. Çünkü benim cinsel yönelimim konusunda heteroseksist ve homofobik dünyaya hesap verme mecburyetim yok ki bilimsel olarak bile... Kabul etmeyen kabul etmesin, homofobik olan homofobik olarak yaşasın gitsin ama insana çıkış noktası bırakılmayınca nasıl heteroseksizmin bize eşcinsel diyerek ötekileştirip bizim de kendimizi-eşcinselliğimizi savunmak zorunda kaldığımız gibi, bilimsel dayanak da sundurtuyorlar insana;

Eşcinsellik geniyle doğurganlık geni aynı...

1. ABD'nin Illinois eyaletindeki Norhwestern Üniversitesi'nde yürütülen bir araştırmanın sonuçlarına göre X kromozomundaki Xq28 adı verilen bölgede bulunan genler erkeklerin cinselliğinde etkili oluyor. Uzmanlar erkek eşcinselliğinde rol oynayan bu genlerin, aynı zamanda kadınları daha doğurgan hale getirmesi sayesinde evrim sürecinde hayatta kalabildiklerini söylüyor.

2. Dengeli seçim hipotezi, erkeklerde eşcinselliğe neden olan genetik faktörlerin, aynı zamanda bu erkeklerin anne ve anne tarafından akraba kadınlarda döllenmeye yatkınlığı belirleyen genler olduğunu kabul eder. (İtalya'nın Padova Üniversitesi'nden Andrea Camperio Ciani ve arkadaşları)

3. Eşcinselliğe neden olan genler, dişilerde üreme başarısını arttırmasından ötürü canlı türlerinde korunuyor. (Proceedings of the Royal Society B)

Cinsel kimlikleri heteroseksizmin bize dikte ettiği şekilde yaşamaya çalışıyoruz. Eşcinselsin, transeksüelsin, biseksüelsin.. Nokta! İşin acı tarafı LGBTİ'lerin kimlikler konusundaki bilgileri ve özellikle inançları çok kalıpsal, çok kategorik... Yani her şey sabit...

Biseksüelliğin bir geçiş dönemi veya kamuflaj olarak kullanıldığına dair, biseksüellerin en sonunda eşcinsellikte karar kıldıklarına dair hiç mi bir şey okumadınız, duymadınız? Cinsellik üzerine araştırma enstitüsü kuran ünlü profesör Alfred Kinsey'in cinsel yönelim cetvelinden hiç kimsenin haberi yok ne yazık ki... Yani eşcinsel saf eşcinseldir, biseksüel saf biseksüeldir, heteroseksüel de saf heteroseksüeldir bizimkilere göre... Her şey bu kadar katışıksız saf ise, geçişgenlik yok ise, o zaman ben biseksüelliğe niye inanayım?

En acı olanlardan bir tanesiyse, bu araştırmaları yapanlar kim; eşcinsel mi, heteroseksüel mi..? Doğruluk derecesi ne kadar bu araştrımaların? düşüncesiydi... Araştırmalar ve bu alandaki tecrübeler tamamen görmezlikten geliniyordu veya bilinmiyordu açıkçası ne yazık ki... O yüzden diyorum ya eşcinsel kütüphanelere çok ihtiyacımız var diye...

Cinsel yöneliminin geç keşfedilmesinden bahsettim. İlk örneğim tesadüfen bir transeksüelle beraber olan bir erkeğin aldığı hazdan sonra eşcinselliğini keşfetmesiyle alakalıydı. Eşcinsellikle ilgli anket çalışması yapmadım ama cinsellikle ilgili her deneyimimim bir veri benim için. Benimle tesadüfen beraber oluncaya kadar aklının ucundan bile eşcinselliğin geçmediği erkekler tanıdım ben. Diyebilirsiniz ki; ne diyecek, elbette "sen ilksin" diyecektir. Bu tür deneyimlerim yıllar yıllardır sürüyorsa, hala samimiyetsiz midir bu kişiler bana karşı, benimle ilk deneyimleri olması ve daha önce eşcinsel ilişki düşünmedikleri konusunda...

Bir de LGBTİ olsun, heteroseksüel olsun, eşcinsellik diyince herkesin aklına topluma karşı açılamasa da sadece eşcinselliğiyle, cinsel kimliğiyle barışmış ve eşcinselliğini gerçekleştiren bireyler geliyor. Oysa heteroseksist toplumlarda eşcinsellerin tamamına yakını heteroseksüel görünmek, hatta heteroseksüel yaşamak zorunda kalıyor. Gerçeklerini bilmeyen, gerçeklerini göz ardı eden, gerçeklerinden nefret eden, gerçeklerinden kurtulmak için uhreviyata ve heteroseksüelliğe sığınan o kadar eşcinsel var ki... Çünkü çocukluktan itibaren beyinlere öyle şiddetli kodlanıyor ki toplumsal cinsiyet; kurtul kurtulabilirsen...

İçselleştirilmiş homofobi de sınırlandırılıyor. Oysa açılamamanın tek sebebi sadece toplumun homofobisi değil, LGBTİ'lerin kimliklerine olan inançsızlığı da...

Bilinmeyen bir bilimsel araştırma sonucu daha vardı paylaştığım. Çapkın erkeklerin eşcinsel oldukları için ardıklarını kadınlarda bulamadıkları için çapkın oldukları... Bu düşünceye yanıta bakın... Eşcinseller heteroseksüel de mi çok erkekle beraber oluyorlar? 1. Eşcinsel erkekler heteroseksüel erkeklerden daha mı çok ilişkiye giriyorlar? 2. Eşcinsel dünyada yaşıyoruz da eşcinsel çapkınlığı yapacak bir ortam mı var? 3. Eşcinsellik normal karşılansaydı, eşcinsellerin heteroseksüellerden daha çok, çok eşli beraberlik mi yaşayacağına inanıyorsunuz? Eğer LGBTİ'ler seks işçliği yapıyorsa veya çok partnerliyse bunun sebeplerini iyi düşünmek gerek. Eşcinsellik normal karşılansaydı, çok ilişki yaşayan biri olarak ben mesela, beni seven bir erkekle tek eşli beraberliği tercih edebilirdim. En azından aşkın süresi boyunca devam ederdi ilişkim. Benim anlatmak istediğim, bütün imkanların heteroseksüellere sunulduğu bir dünyadaki heteroseksüel çapkınlığı... Bir de böyle bir haber çıkmış mı; çıkmış, böyle bir araştırma yapılmış mı; yapılmış... Araştırmaları baz almayanlara da söyleyecek bir sözüm yok...

Ben kimliğimi tanıtırken sadece cinsel yönlimimi veya cinsiyet kimliğimi tanıtmıyorum. Cinsel yönelimim biyolojik olarak eşcinsel ama cinsiyet kimliğim veya kimliksizliğim var bir de benim. Ben transseksüelim diyor ama cinsel yönelimini açıklamıyor. Haa, heteroseksüeldir canım..! Ben heteroseksüelim diyor ama biz onun erkek veya kadın olduğunu anlamak zorundayız kesinlikle. Herkes kimlik olarak nereye kafasını taktıysa, öncelikli kimliği o oluyor...

Daha başka şeyler de konuştuk ama ilk aklıma gelenler bunlar...

Kısaca eşcinsellik bir derya, çok geniş, çok renkli bir yaşam biçimi ama gel gel gelelim 3 kelimeyle sınırlandırmaya çalışıyoruz..!

Unuttum değindiğim önemli bir konuyu... LGBTİ'lerin LGBTİ'liğe bakış açısını, içinde yaşadıkları toplumsal koşulların da belirlediğini... Yani çok özgür cinsel kimlikler oluşmayabiliyor. Heteroseksizmin bizi ötekileştirmek için dayattığı kimliklere sıkışıp kalıyoruz. Mesela Batı'daki transseksüellik anlayışıyla Doğu'daki transseksüellik anlayışı bambaşka. Birisi penisli kadın, birisi yapay vajinalı kadın... Cinsiyet kimliği diyince sadece bildiğimiz anlamda erkeklik ve kadınlık algılıyoruz... Toplumsal cinsiyet toplumsal cinsiyet diyoruz ama toplumun cinisyetçiliğini pekiştirmek için mi var bu toplumal cinisyet dedikleri..? Yani demek istediğim, LGBTİ'ler içlerinden geldiği gibi değil de toplumsal cinsiyet normları çerçevesinde LGBTİ'likten bahsediyor şu koşullarda... O da vardır bu vardır, öylesi de vardır böylesi de ama varoluşlar dönemsel mi, yoksa sabit fikirlilik mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder