Eşcinselim ama cinsiyetsizim. Kendimi ne erkek, ne de kadın gibi hissediyorum (agender). Belki de hem erkek, hem de kadınım (bigender). Kadın veya erkek diye kategorize etmek de istemiyorum aslında kendimi (genderqueer). Toplumsal cinsiyet rollerine de karşıyım. Bedenim de bir sorun yok; biyolojik olarak erkeğim ama bu benim cinsiyet kimliğimi belirleyen bir özellik değil. Bedenim, kendi cinsimle kendimi, cinsel anlamda gerçekleştirmemi sağlayan bir araç sadece. İnsanların kafası karışabilir ama doğada şu anda 56 adet cinsiyet kimliğinden bahsediliyor... Mesela ben özgürlüğüne düşkün bir insanım ve kendimi belli kalıplara sokmadan içimden geldiği gibi yaşamayı seviyorum. İnsanlar benim kendimi bazen kadın gibi hissetmemi veya hiçbir cinsiyete ait hissetmeme durumumu öğrenince, penisimi çok sevmemi anlamlandıramıyorlar. Yani sen kadınsan veya erkek değilsen, penisini ne yapıyorsun diyorlar. Penisim benim cinsel anlamda tatmin olmamı sağlıyor. Vajinam yoksa ben neremle cinsel tatmin sağlayacağım; elbette penisimle ama bunu cinsel yönelimime uygun bir şekilde, yani kendi cinsimle... Eşcinselim ama penisli bir kadın veya cinsiyetsizim... Barışığım her şeyimle... Sizin beni anlayamamanızı anlıyorum ama ne olur siz de biraz çaba sarf edin hayatın çok renkli olabileceği konusunda.
Bu konuyla ilgili, yani akışkan cinsiyet-gender fluid ile ilgili bir yazı yayınlanmış bugün Cumhuriyet gazetesinde. Orada diyor ki...
Akışkanlar, cinsiyetleri reddetmiyor ama büküyorlar. Bir gün kadın gibi giyiniyorlar, ertesi gün erkek gibi. Bir gün bir kadına, ertesi gün bir erkeğe aşık olabiliyorlar. Kendilerini bir gün erkek, ertesi gün kadın hissediyorlar. Ama asıl mesele şu: Bunu sorgulamıyorlar, sadece içlerinden geldiği gibi yaşıyorlar.
Oyuncu Susan Sarandon da cinsel akışkan müzisyen oğlu Miles Robbins için “Elinde çizgilerin dışını boyayacak ne kadar çok renkli kalemin varsa o kadar heyecanlı oluyor” yorumunu yapmış.
Miley Cyrus, Time dergisine verdiği röportajda “Ben sadece eşitim. Bunun benim bedenimin herhangi bir yeriyle ya da ne giydiğimle, nasıl göründüğümle ilgisi yok” demiş.
Yazar Tyler Ford, 7 Ağustos'ta İngiliz gazetesi The Guardian'a “Cinsiyetsiz hayatım” başlığıyla yazdığı yazıda, kalıpsal cinselliğe manifesto niteliğinde adeta meydan okumuş...
"Yaklaşık bir yıldır cinsiyetsiz bir kişiyim. Bu benim için, ikili cinsiyet tarafından sınırlanmadan özgürce var olmak anlamına geliyor. İstediğimi giyiyorum ve istediğimi yapıyorum çünkü kendimi cinsiyete bağlı aktiviteler, davranışlar ya da ifadelerle sınırlamam absürt. İnsanlar beni görünce anlam veremiyor çünkü özelliklerimin birbiriyle çeliştiğini hissediyorlar. Popomun kıvrımıyla sakalımın birlikte var olamayacağını sanıyorlar, kolayca kategorize edebilecekleri biri olmamı istiyorlar. Varlığım, önce cinsiyetle ilgili bildikleri her şeyi, sonra da kendileri hakkında bildiklerini sorgulamalarına neden oluyor. Bu da onları korkutuyor. Yabancılar bedenimin büyük bir sırrını ele vereceği ve hem kendim hem de cinsiyetim hakkında kaçınılmaz bir gerçeği ortaya çıkaracağı umuduyla hangi cinsel organa sahip olduğumu öğrenmeye çalışıyor. Öyle bir şey yok. Benim gerçeğim kelimelerimde. Bedenim sadece kendimi ifade etmeme fırsat veren bir araç."
Velhasıl çok yönlüyüz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder