14 Haziran 2015 Pazar

Eşcinsellere çıplak heykeller gibi ahlakçılık yapılıyor




Sosyal medyada bir paylaşımla karşılaştım...
Rahibe bütün çıplak heykellerin cinsel bölgelerini bantlıyor, müze güvenlik memuru da bununla mücadele ediyor ama baş edemiyor sansürlemeyle, hayalet gibi hızlı rahibeyi (veya hayalet bir rahibedir de ne bileyim; çünkü iğnenin deliğinden bile geçiyor), yakalayamıyor... Yakalamak için kendisi soyunmaya karar veriyor (çünkü rahibe onu da bantlamaya gelecek) ama o esnada polisler gelip müze güvenlikçisini götürüyor...
İşte ahlakçılık böyle bir şey...
Her tarafımız bu tür rahibelerle çevrili...
Sistemin tüm birimleri ahlakçılık için işbirliği içersindeler...
Kendimi bir anda çıplak heykelleri korumaya çalışan müze güvenlikçisine benzettim...
Çünkü doğaldan üstün hiçbir şey olamaz.
Çünkü insan doğal olmaz ise, sağlıklı bir şekilde yaşayamaz.
Çıplak heykellere yapılan sansür, aslında doğal yaşama uygulanan bir ahlakçılıktır, bir müdahaledir.
İnsanları zapturapt altına almak için de, genellikle çıplaklık ve cinsellik üzerinden yapılmaktadır bu ahlakçılık.
Çünkü cinsellik temel bir ihtiyaçtır, beden de beynimizin-düşüncelerimizin hapsedilmesine en uygun araçtır.
Ne yapacağız;
Ahlakçılığa karşı daha bir doğal olacağız utanmak yerine...
Çünkü ahlakçılık cinsiyetçi sistemin çıkarcılığına uydurulmuştur...
Her şey erkeklik üzerinden üretilmektedir...
Onun dışındakiler hak ihlaline maruz kalmaktadır.
Dikkat ederseniz, ahlakçılık daha çok erkeklik dışında kalan unsurlar üzerinden işlemektedir.
Erkeklik kutsanmakta ama kadınlık veya eşcinsellik üzerinden ahlakçılık yapılmaktadır.
Erkeklerin her anlamda kendilerini gerçekleştirmesi bir emir gibi hayata geçmekte, diğerlerininki ahlaksızlık veya günah olarak değerlendirilmekte..
Tekrar soruyorum ne yapacağız;
Erkekliğin bizi koşulladığı şekilde utanmayacağız.
Eşcinsel olduğum için, eşcinsellik üzerinden açıklamak istiyorum ki zaten eşcinsellik en ötekisi, en ahlaksızca bir durum olarak nitelendirilmektedir heteroseksizm tarafından...
Ben eşcinselim diyemedikçe, eşcinsellik utanılacak bir durum olmaya, hatta eşcinseller de utanmaya devam edecektir.
Ne zaman ki eşcinseller kimliklerinin arkasında durup, eşcinselliklerinden topluma karşı utanmazlar ise, o zaman eşcinsellik utanılacak bir durum, ahlaksız bir durum olmaktan çıkacaktır.
Ben kendimi müzedeki çıplak heykeller gibi de hissediyorum açık bir eşcinsel olarak...
Ama hiç utanmıyorum eşcinsel olmaktan...
İnsan doğuştan getirdiği özelliğinden utanır mı..?
Ama bunu anlatmak o kadar zor ki...
İnsanların ahlakçılığa, ahlak bekçiliğine tek dayanağı, tabusal inanışlar...
Ama çıplak olmaya, açık bir eşcinsel olarak çıplak bir heykel gibi yaşamaya devam edeceğim; doğal özelliklerime karşı ahlakçılık yapılmaktan vaz geçilinceye kadar.
Bu yazımda kullandığım fotoğrafımı, daha önce aynı yerde bulunan, daha sonra Pamukkale'ye sürgün edilen, oradan da Üniversitede ağaçlıklar arkasına saklanan çıplak kadın heykelinin olduğu yerde çektirdim. Evet, 1986'ya kadar Candoğan Parkı önünde çıplak bir kadın heykeli vardı; şimdi de "ben eşcinselim" diyen bir eşcinsel... Dün polisler bizim için de geldi ama siyasi bir pankartımız olmadığı için bir şey yapmadılar... Bizi halktan biri şikayet etmiş... İki dinci de gelip "Tanrı'ya inanıyorsanız, niye eşcinselliği normal bir şeymiş gibi gösteriyorsunuz" demişti...
Normal ne, anormal kim?
Eşcinselik de normaldir, çıplaklık da...
Anormal olan doğal olana karşıtlıktır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder