26 Haziran 2015 Cuma

Avrupa Oyunları'nda şampiyonluğa bir adım kaldı


Bakü'de yapılan 1. Avrup Oyunları'nda Filenin Sultanları'nın maçlarını, etkinliği yayınlayan kanalın cinsiyetçi politikasına dayalı raiting kaygısı yüzünden pek fazla izleyemedik. Yarı Final maçını da banttan izleyebildik ancak. Nedir kanalların cinsiyetçi raiting kaygısı dediğim şey; erkek egemen dünyada kadınlar oynasa bile basketbol gibi maçlara öncelik tanınması...

Yarı final maçında kızlarımızı izlerken, gerçekten çok heyecan duydum. Artık kadın voleybolunda profesyonel olmuşuz... Bodaslama oynamıyoruz. Başarıya götürecek taktik ne ise, ustaca yapılıyor. Bunda sanırım genç antrenörümüz Ferhat Akbaş'ın da katkısı var voleybolcu kızlarımızın övdüğü gibi. Gerçekten Ferhat Akbaş maçlarda bağırıp çağırmak yerine sakin ve motive edici bir şekilde taktik veriyor. Kızlarımızın maç esnasında veya maçlardan sonra başarılarını sevinçli bir şekilde antrenörleriyle paylaşmasından da anlıyoruz bunu. Takımımızın başına, yeni bir Reşat Yazıcıoğulları geldi diyebiliriz.

Yarı Final maçına gelirsek... İlk turda karşılaşıp 3-1 yendiğimiz Azerbaycan'la çok üst düzeyde bir maç çıkardık. Spikerlerin de dediğine göre, turnuvanın en sert maçı oynanmış. Başabaş geçen bir maçtı. Bir onlar set aldı bir biz, bir onlar öne geçti sayılarda bir biz... Maçın son anına kadar da kimin galip geleceği belli değildi. Tie break setinde 11. sayıdan sonra maçı koparan biz olduk...

Maçtaki blok gücümüze değinmek istiyorum. Eskiden voleybol maçlarını izlerken, diğer ülkelerin takımlarının blokla topları sektirip yumuşatmasını hayranlıkla izlerdim. Biz fazla blok yapamadığımız gibi, blokla topu sektirip yumuşatma kavramına çok uzaktık. Bu çok büyük bir eksiklikti bizim için. Çünkü gerçekten blok çok caydırıcı bir unsur maçlarda. Her smacın blokla engellenmesi ne sinir bozucudur değil mi..? Bizim kızlar işte bunu başarıyor artık. Her top blokta ellerine değerek defans yapma şansımız doğuyor. Yeni orta mevkii yıldızlarımız Kübra ve Dicle de layığıyla orta oyunculuk yapıyorlar; hatta maçı sürüklüyorlar 2 metreye yakın boylarıyla. Tek ayakta Kübra ne kadar muhteşemse, Dicle de bloklarda o kadar usta. Zamanlamayı öyle düzgün yaparak sıçrıyor ki, topun elinden kurtulması söz konusu bile değil. Son maçta da 22 sayı üretmişiz bloklarla. Bu bir set demektir ve çok önemli bir şeydir.

Aslında maçlarda şu oyuncu iyi, şu oyuncu kötü diye bir şey de yok artık takımımızda. Herkes görevini layığıyla yapıyor. Bir oyuncu aksadı mı, oyun dışındaki oyuncu görevini en iyi şekilde yapıyor. Mesela dün Gözde'nin yerine Polen girdi, neredeyse atılan her pası öldürdü, karşı tarafı darmadağın etti. Fenerbahçe maçlarının birinde de böyle muhteşem bir dönüş yapmıştı Polen. Dün maçı getiren unsurlardan biriydi Polen'in sonradan oyuna dahil edilmesi. Neslihan'ın boşluğunu dolduracağının sinyallerini verdi dünkü oyunuyla. Neriman'a ise söyleyecek tek kelime bile bulamıyorum. O bir dünya yıldızı. Dünyadaki sayılı oyuncuların en iyilerinden bence. Neslihan'dan sonraki en güçlü smaçörümüz. Onu ayakta alkışlıyorum. O voleybolumuz için bir şans. Ve Naz... Voleybolda adeta orkestra şefliği yapıyor. Oyuncuların gücü çok önemli ama o gücü doğru kullandırabilmek de bir o kadar önemli. Naz bu işi en iyi yapanlardan. Ah Güldeniz ah! Sen olmasaydın inan voleybolumuz eksik kalırdı. Takımımızın gizli kahramanı. O nasıl manşettir, o nasıl defanstır, 1.80'lik boyla o nasıl smaçtır... Sen voleybol için yaratılmışsın. Esra ve Gözde'den sonra gelen en önemli 4 numara smaçörümüzsün. Ya Gizem'e ne demeli... Uzak doğu defansı halt etmiş. Fenerbahçe'de Merve ile birlikte bu sene yere top düşmeyecek biliyorum.

Finalde de, alt turda karşılaşıp yenildiğimiz Polonya ile karşılaşacağız. Bizim yendiğimiz Azerbaycan'a yenilen Polonya'yı yenip kupayı kaldıracağımıza inanıyorum. İlk karşılaşmamızda Polonya'ya yenilmemiz, onlardan güçsüz olduğumuz anlamına gelmez. Kağıt üzerinde onlardan daha güçlüyüz. Bu gücü kullanabilirsek, şampiyonuz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder