24 Mart 2015 Salı

Homofobiye rağmen dirsek temasına devam

Malatya Homofobi ve Transfobi Karşıtı Gençlik İnisiyatifi’nin de katıldığı kutlamalarda Halkların Demokratik Partisi vekili Altan Tan, LGBT’lerin (lezbiyen, gey, biseksüel, trans) kendisiyle fotoğraf çektirme ricasını reddetmiş.

Şaşırdım mı; hayır. Neden; Biz ne homofobiler gördük, yan yana fotoğraf çektirmemeye mi alınacağız? Yan yana fotoğrafımız olmayıversin ne olacak ki? Belki vaatleriyle çelişiyor olabilirler ama biz bilmiyor muyduk parti içinde ve tabanında homofobinin çok yüksek boyutta olduğunu; bal gibi de biliyorduk. Önemli olan "barış"a bir adımdı, homofobiyi altedebilmek için her fırsatın değerlendirilmesi gerektiğiydi. Heteroseksist dünyada homofobi denilen şey öyle kolaycacık hallediliverilecek bir şey olsaydı, şimdiye kadar zaten halledilirdi. İnandırıcı olmasa da, LGBTİ'lerin yanında olmanın, hatta isimlerini ağıza almanın bile ne kadar önemli bir şey olduğunu şimdi anladınız mı? Çünkü en özgürlükçüsünün, en insancılının bile homofobisini göz önünde bulundurduğunuzda, LGBTİ'lere uzatılan elin önemini kavrayabilirsiniz. Hele ki bir kesimin temsilcilerinin, çoğunluğa rağmen bu konuda-LGBTİ konusunda dile gelebilmesi takdir edilesidir; çünkü her ismimizin telaffuz edilmesi, bizi ispat eden ve ispatı tescilleyen ifadelerdir. Homofobi kötü ama yok sayılmaktan daha kötü hiçbir şey olamaz. Dönüşmek diye bir terim vardır. Bir şeyin vücut bulabilmesi, hayata geçebilmesi için temeli, başlangıcı da çok önemli değil midir? Bir şey başlamadan da dönüşümü olmaz değil mi?

BEN DE İNANÇSIZDIM PARTİLERİN VAATLERİNE. BEN DE DEMOKRASİ ADINA VİTRİN OLARAK KULLANILDIĞIMIZI BİLİYORDUM. UMUDUMU YİTİRMEMEK ADINA İNANMAK KONUSUNDA YUMUŞADIM VE DÖNÜŞTÜM. BAYAĞI OLDU HEM DE. "Barış-mak" adına bir şeylerin denenmesinin sakıncasının olduğunu zannetmiyorum. Çok olsa kandırılırız. Dedim ya yok sayılmaktan her şey iyidir diye; kandırılmak bile iyidir yok sayılmaktan. Var sayılmışız ki, kandırılmışız. Bu da bir şeydir. Kandıra kandıra bir de kandıramayacakları zaman gelecektir. Biz de bilinçleneceğizdir elbet ve onlar vaatlerini gerçekleştirmeyince avuçlarını yalayacak ve bize muhtaç olacaklardır. O noktaya gelebilmek için, işte adımızın telaffuz edilmesi bile çok önemli. Bu bir kıvılcımdır bizlere cesaret vermesi adına. Dalga geçile geçile ciddiye de alınacağız; ben buna inanıyorum.

Bu ülke eşcinselleri, transseksüelleri ve diğer LGBTİ'leri tanıma aşamasında daha. Biliyorlardı ama, pardon ama lanetli birer varlık olarak görüyorlardı. Biraz zaman alacak eşcinselliğin, transseksüelliğin; hayatın, doğanın bir parçası olduğunu anlamaları. Biz ne sonradan olduk, ne de başka bir gezegenden fırlatıldık. Sadece insanca yaşamak adına dile gelmeye, görünür olmaya başladık. Biz bu toplumun bir parçası, bu ülkenin vatandaşları, ailelerimizin evlatlarıydık; ta ki eşcinsel olduğumuzu dile getirinceye kadar. Eşcinsel olduğumuzu söylemeden önce bir farkımız var mıydı; yoktu. Söyledikten sonra da aynı kişiler olduğumuzu anlayacaklar zamanla. Biz de anlatmalıyız, biraz daha cesaretli olmalıyız kendimizi ifade etmek konusunda. Dövüşe dövüşe birbirimizi sevmesini de öğrenceğiz elbet. Gerçekleri inkar eden kaybetmeye mahkumdur. Bu barışla biz insanca yaşamayı kazanacağız, onlar da nefretsiz yaşamayı kazanacak. Kimseye tuhaf gelmesin homofobinin nefret olduğu; farklılıkları inkar etmek korkuya dayalı bir nefrettir. Barış için korkuların ve nefretin bitmesi şart.

Homofobi ayrıca sadece HDP'de olan bir şey değil ki. HDP eşcinsellik konusunda dürüst değil denilebilir. Nefretin dürüstü veya samimiyetsizi olabilir mi? Nefret, nefrettir. Bana göre hepsi aynı kapıya çıkıyor artık. Çünkü inancımız sarsıldığı için güven konusunda, tedbirliyiz sürpriz nefretlere karşı bile. Bu tarz pörtlemeler benim umudumu kıramaz. Hatta bu tarz homofobik davranışlar, hem parti içinde, hem partiler arası bir dönüşüm sağlayacaktır. Çünkü demokratikleşme yolunda hiç kimse demokrasinin dışında kalmak istemeyecektir. Çünkü bu antidemokratik durumlar bir gün yüzlerine çarapacak ve arada bir freni boşalan homofbiler, herkese kendilerine çeki düzen vermeleri bakımından bir işaret olarak algılanacaktır. Bakın, dün CHP "Toplum LGBTİ'lere hazır" değil diyordu, geldiği nokta ortada. Ben, eşcinsel evliliğine ve eşinsellerin evlat edinmesine karşıt bir milletvekilinin muhafazakar bir partiden adaylığını bile parti dönüşümü adına bir adım olduğunu düşünüyorum. Önce eşcinsellik keşfedilecek-öğrenilecek, sonra karşı olunacak, sonra farklılıkların farklı olmadığı anlaşılınca da kabul edilecek. Yani heteroseksist bir dünyada eşcinsellik konusunda devrim ne kadar sağlam dikiş tutar bilmiyorum. Bugün eşcinselliği pat diye kabul edenler, eşcinselliği özümsemeden eşcinseller için yarına garanti verebilirler mi çok da emin değilim.

Partilerden çok şey beklemek yerine, biz varlığımızla parti yönetimlerine şekil vermeliyiz diye düşünüyorum. Bu İstanbul veya Ankara'dan yapılıyor ama bunu ülke geneline yayarsak eşcinsellerin eşit ve özgür olduğu hedefe doğru daha kolay yol alabiliriz. Diyebileceğim, parti içlerindeki homofobik bazda demokratik topallamalar umutlarımızı kırmasın. BİZİMLE TEMAS KURMAK İSTEYENLERE DE, HOMOFOBİK DE OLSA KAPILARIMIZI KAPATMAYALIM. ÇÜNKÜ NEFRETİN HER TÜRLÜSÜ KÖTÜDÜR. AMACIMIZ NEFRETİ YUMUŞATMAK, DÖNÜŞTÜRMEK DEĞİL Mİ ZATEN?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder