İster cimri diyin, ister kurnaz, isterse güzel şeyler düşünün hakkımda... Ben içimden geldiği gibi yaşamaya devam edeceğim görgüsüzlüklerden etkilenmeyerek ve doğruluğuna inandığım için yaşam tarzımı paylaşarak aşılamaya çalışacağım. Bu arada ben fazla sevmediğimden ihmal ederim meyve yemeyi ama vitamin için gerekli. Mesela son dönemlerde elma yemeye başladığım için, tırnaklarımdaki kırılma problemim bitti diyebilirim. Her neyse asıl konumuza dönelim. Marketlerde "çıktı" ürün reyonları vardır. Hafif yaralı meyve sebzelerin satıldığı reyonlar. Veya hafif buruşuk olan ama aslında evde bekleyince de gelinen noktayla aynı olan. Hatta Amerika'da kalitesinden hiçbir şey kaybetmediği için tarihi geçmiş ürünlerin satıldığı marketlerin açıldığını okumuştum. İşte ben de bu fırsatlardan faydalananlardanım. Bugün gene meyve için girdim markete ve "çıktı" bölümden, "çıktı ürün" deniyor bizim burada bu tarz ürünlere, 6 liraya 2 kilo muz, 2 kilodan fazla portakal ve iki kilo elma aldım. Ye yiyebildiğin kadar artık... Hem ekonomik, hem de çevreye karşı duyarlılık, insan olabilmek adına bir adım... Çünkü o meyvelere muhtaç dünya üzerinde o kadar insan var ki... Çöplere atılan gıdalarla açlıktan ölmekten kurtulacak o kadar çok insan var ki... Ayrıca ben taş gibi muz asla sevmem. Mutlaka olgunlaşıp yumuşaması gerekir lezzetlenmesi için. İnciri de aynı şekilde yumuşak, iyice olgunlaşmış şekilde severim.... Bu arada en sevdiğim meyve de incir, sonra kayısı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder