6 Aralık 2014 Cumartesi

Satın alınamayacak tek şey kaybedilmiş güvendir


Başkalarının güvenini kaybedince kazanmak çok zor, hatta imkansızdır. Çünkü... Hayatta parayla satın alınamayacak tek şey başkalarına olan kaybedilmiş güvendir. Dünyanın bütün servetini versen de geri kazanamayabilirsin. Parayla aşkı, hatta sağlığını bile geri kazanabilirsin ama güveni bir kere kaybedince inandıramazsın artık kimseyi kendine.

O kadar değerli olmasına rağmen bozuk para gibi nasıl da kolaycacık harcanır başkalarının güveni. Hadi hayatı tek başına yaşayabileceğimizin garantisi olsa, kimseye muhtaç olmayacağımız gibi bir durum söz konusu olsa; herkesi bir kalemde silsek, herkesi hiç düşünmeden kaybetmeyi göze alsak... Oysa insanoğlu peçete kadar değer vermediği insanların eline bile düşebilir. İnsanoğlu kendi kendine de yetebilir ama hayatı paylaşmayınca tamamlanamaz.

Peki neye dayanarak bencillik yapılır? Bir de hayvanları küçümseriz yarınını düşünmeden günübirlik veya o anda yaşar diye... İnsanoğlu ne kadar uzun vadeli düşünüyor peki? Banka hesabını kabarık tutmak uzun vadeli bir düşünce şekli midir? Kendini mutlu edecek şeyleri kaybetmeyecek şekilde bencil davranması mı uzun vadeli bir düşünme şeklidir?

İçimizden geldiği gibi, işimize geldiği gibi yaşıyoruz; gözden çıkardıklarımıza işimiz düşünce hatırlıyoruz; geçmiş olsun! Çok zavallıca. Sorsan zavallı olduğunu kabul etmez. Gerçi o kadar yüzsüz ki insan, o anı kurtarabilmek adına her şeyi kabul eder ve farkında olmadan kendisine duyulan güvensizlik kat sayısını arttırır.

Herkesin hayatta varolabilmek için insanlara gösterdiği güvenilecek bir tarafı vardır mutlaka pratikle de güçlendirdiği ama ben insana güvenmiyorumki artık çevreye yaptıklarını gördükten sonra; siz olsanız güvenebilir misiniz; acımasız insan çünkü.

Ve insan toplumsal yaşamını bir şekilde sürdürmek istiyorsa da kaypak olmak zorunda kalabiliyor; çünkü enayi gibi kullanılmak da insanın psikolojisine çok ağır gelebiliyor. Ondan da öte enayilik bitirilmene bile sebep olabiliyor ve sen de ister istemez kurnaz olmak zorunda kalıyorsun özünde ne kadar güven konusunda sağlam olsan da. Güvenilirliğine çok güvensen bile bu konuda sağlam gözükmek istemeyebiliyorsun zarar görecek şekilde kullanılmamak için.

Ama insanlara karşı güvensiz yaşıyorsun artık hayat boyunca; hatta paranoyak bile olabiliyorsun. Kendi türünün dışındakilere, mesela bir insan olarak hayvanlara bile milyon kat güven duyuyorsun. Çünkü onlara güvenemeyeceğin taraflar bellidir. Kızdırınca ısırır, çok acıkınca seni yer ve bunların önlemi o kadar kolay ki insanoğlunun sinsiliğini düşününce.

Hayatta o kadar çok güvensizlikle karşılaşıyoruz ki en yakınımızdaki insandan siyaset dünyasına kadar, en ötekileştirilmişinden en masumuna kadar... İnsanlık adına duyarlılığını, insanlığını kaybetmemeye çalışarak iyilik ve güzelliğe dair, faydalı olmaya dair bir şeylerin mücadelesini verirken bile etrafına karşı duvarlarını ve mesafeni korumak zorunda kalıyorsun. Birilerini korumaya, kurtarmaya çalışırken bile iki kere düşünüyorsun neyle karşılaşacağını bilememenin güvensizliği yüzünden.

Adına kibarca değişkenlik diyebileceğimiz güvensizliğe sebep olan şey, gereklilikten olan bir değişkenlik değil, insanların çıkara dayalı bencilliğinden kaynaklanan bir değişkenlik olduğu için anlaşılır ve kabul edilir bir tarafı olamaz bence. Eğer bu durum insanın yapısının bir parçasıysa, düzeltilmesi gerekmez mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder