17 Kasım 2014 Pazartesi

Eşcinsellik prim yapar mı?


Piyasaya eşcinsel görüntüsünde bir grup veya şarkıcı çıkıyor (Evet, eşcinselliğin feminenliği hala söz konusu geleneksel toplumlarda. Geleneksel olmayan toplumlarda da hala eşcinselliğin feminen yansıyan bir tarzı mevcut). Herkes bu şarkıcıları eşcinsel zannediyor ama kimse de bir şey demiyor. Hatta bazıları "eşcinsel değil" diye savunuyor. Şarkıcılar da bu konuda bir yorum yapmıyorlar. Yapmak zorunda kaldıkları zaman da, bu tarzın bir sahne imajı olduğunu savunuyorlar.

Gerçekten böyle midir; sahne sanatçısı olmanın şartı feminen bir görüntü arz etmek midir? Yoksa eşcinselliğin bir kamuflajı mıdır sahne imajı savunusu? Yapay, absürd bir feminenlikle gerçek bir feminenliği belki herkes ayırt edemeyebilir ama bu ikisi arasında bir fark vardır. Mesela Egeli olmayanlar televizyonda dizilerdeki Ege şivesini ekranda konuşulduğu gibi zanneder ama o kadar zorlamadır ki dizilerdeki konuşulan Ege şivesi... Yani demek istediğim aslıyla taklidinin arasında mutlak bir fark vardır.

O yüzden kimse imaj yalanlarının arkasına sığınmasın. Sahnede feminen olan şarkıcılar eşcinseldir anlayacağınız. Heteroseksist bir toplumda eşcinsel gibi davranmak heteroseksüellerin harcı değildir. Hayat boyu da sürmez ya bu imaj; insan eşcinsel gibi davranarak para kazanmak ister mi gerçekten?

Bu sadece sahne alanında değil... Mesela askerlik yapmak istemeyen eşcinsellerin, eşcinselliklerini ispat etmeleri için ne zorluklar çıkarılıyor... Heteroseksist bir toplumda askerliğini yapmak istemeyen kaç heteroseksüel vardır? Kaç vicdan-ı retçi vardır? Bu sadece eşcinsel olmakla da alakalı değil; askerliğini yapmamak ileriki dönemlerde işsiz kalmak da demektir. Çünkü erkek egemen toplumlarda, askerliğini yapmamış olanlara çürük gözüyle bakılmaktadır ki zaten askerliğini yapmamak için çürüğe çıkmak zorundasındır bir şekilde.

Günümüzde eşcinsellerin askerlik yapabildiği bazı ileri toplumlar dışında heteroseksizmin sağlık kurumlarına-birimlerine göre eşcinsellik bir çürüklüktür. "Eşcinselim" diye çürük raporu alabilirsin ama vicdan-ı retçi olarak çürük raporu alamazsın. Çünkü vicdan-ı retçilik askerliğe karşı olmaktır; bedeninin askerliğe elverişsiz olması demek değildir. Eşcinsellere çürük diyen bir zihniyet de çürüktür aslında. Ben bir eşcinsel olarak askerlik yapabildiysem, demek ki çürük değilim. Hatta başarılı bir askerlik yaptığım için, bayağı bayağı sağlıklıyım demektir. Yani eşcinselliğe karşıtlık dayanıksız ve de çelişkili; askerlik yapmak istemeyen eşcinsel çürük, askerliğini yapan eşcinsel sağlıklı! Şimdi ben sağlıklı bir eşcinsel miyim, yoksa o dönem için eşcinsel değilmiş miyim?!

Gelelim mültecilere. Bir de "eşcinselim" diye mülteci olanların olduğundan bahsediliyor. Ben buna hiç inanmıyorum. Gerçekten dini toplumlarda yetişen insanlar "eşcinselim" diye sığınmacı olabilirler mi? Bir kere eşcinsel olmayan bir kişinin bırakın "eşcinselim" demesini, heteroseksist ve dini bir toplumda eşcinsel dostu olması bile zordur. "İnsanlar zorluklardan kendini kurtarmak için her yolu deneyebilir" diye düşünebilirsiniz ama bütün dünyanın en ötekisi olmak işte o kadar kolay değildir. Eşcinseller bile eşcinsel olarak mimlenmek istemezken, "eşcinselim" diyebilmek için, insanın kendisini heteroseksizmden tamamen soyutlamış olması gerekmez mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder