23 Kasım 2014 Pazar

Denizli'de İranlı eşcinsel mültecilerden biri intihar etti

Her eşcinsel intiharı toplumsal bir cinayettir de

Şimdi yazacaklarımı Denizli’nin en bilinen meydanı Çınar’da düşünüyorum aşure kaşıklarken. Aşure dönemi ya... Dini bir lisenin yapımı için de kermes var ayrıca. Yardımseverlik, din... Ne kadar yapıcı ve de sevgiyle baktığımız şeyler. Gerçekten yardımsever, yapıcı ve de sevgi dolu muyuz; yoksa bu erdemleri kendi çıkarımıza uygun mu kullanıyoruz? Günlerden Cumartesi. İşlek meydanda insanlar ve trafik çok akışkan. Baksan hayat bir şekilde devam ediyor ve de hiç kimsenin o kadar dert edinecek bir halleri yok gibi. Oysa geri plandaki acıları bir düşünebilsek, bir hissedebilsek... Uzaktan gerçekten acılar hissedilmiyor; dilden yüreğe inmiyor. Sanırım yakından bile hissedenler azınlıktaki, acı çekenlerin acısı giderilmeye çalışılmıyor, acı çekenler azalmıyor. En fazla düzeni aksatmayacak şekilde bir vazife gibi küçük dokunuşlar yapılıyor. O da yaptık, yapıyoruz demek için mi? Oysa göstermelik değil de gerçek anlamda paylaşımcılığı öğrensek, insanların acı çekmediği, bu yüzden ölmediği bir dünya haline gelebiliriz.

Bir hafta önce intihara kalkışan İranlı mülteci eşcinsel çocuk, çocuk diyorum; çünkü daha çocuk sayılır bence, dün vefat etti; arkasında annesini, sevgilisini, sevdiklerini bırakarak. Niye intihar etmiş diyebilirsiniz. İran’dan kaçıp kurtulmuş, daha ne isteyebilir, biraz bekleyebilir diyebilirsiniz gideceği ülkeye izin çıkana kadar. Ben de o bencilliği yapıyorum çoğu zaman; herkesin dayanma kat sayısı aynı değildir. Daha üç hafta önce gelmiş Türkiye’ye. Ama iş yok, para yok; karnını doyurması gerekiyor, kirasını ödemesi gerekiyor... Nasıl olacak bunlar? Gelmeyiversin diye düşünenler olabilir. Siz hiç sevmekten dolayı, sevgiden dolayı öldürülmek nedir bilir misiniz? Duydunuz mu hiç, haberiniz var mı; İran’da eşcinseller, sırf cinsel yönelimlerinden dolayı idam ediliyorlar. İşlerini güçlerini, evlerini, ailelerini bırakarak geliyorlar Türkiye’ye öldürülmemek için. İşte bu eşcinsel çocuk özgürlük için ülkesinden kaçtı ama yaşam koşullarından dolayı hayata hoşçakal demek zorunda kaldı. Birleşmiş Milletler sadece görüşmek için bile 8 ay sonrasına gün vermiş. İnsan 8 ay boyunca işsiz ve aç yaşayabilir mi? Ve gidecekleri ülkeye izin çıkması için 3-4 yıl bekleyen arkadaşlarımız bile var. Sadece intihar eden arkadaşımız değil zor koşullarda olan; 400’ün üzerinde İranlı mülteci LGBTİ var Denizli’de. Aynı durumların yaşanmamasının garantisi yok. Bugün görüştüğüm arkadaşlarımızdan birisi sağlık problemlerinden dolayı çalışmaması gerektiği halde ağır bir işte çalışıyor. Günde en fazla bir saat ayakta kalabilirsin demiş doktor ama o karnını doyurmak zorunda, 500 lira olan aylık kirasını ödemek zorunda. Neredeyse hepsi aynı koşullarda, bunalımlarda ve isyanlarda. Duyuramıyorlar seslerini ne Birleşmiş Milletler’e, ne de vicdanlara. Ellerimiz ceplerimizde konuşuyoruz. İki gündür kışın başlangıcını yaşıyoruz hissettiren soğuğuyla. Konuştuğum arkadaşın ayaklarında çorap yok; 1 liralık çorap yok! Ellerimizi soktuğumuz ceplerimiz ayaklarımızı da ısıtır mı acaba?

İntihar eden arkadaşımızın cenazesini almak için annesi gelmiş İran’dan. Dün arkadaşlardan duyduğum kadarıyla babası yıllar önce ölmüştü bu arkadaşımızın. Cenazeyi İran’a götürmek için 5 bin lira gerekiyormuş. Ama toplayamamışlar daha. Bin lira Kaos GL gönderdi, bin lira mı ne Birleşmiş Milletler, 1000-1500 lira kadar da arkadaşlar arasında toplamışlar ve daha 1500 lira eksikleri varmış. Mültecilerin bulundukları ülkelerde gömülme hakkı varmış ama annesi ısrarla haklı olarak memleketine götürmek istiyormuş cenazeyi. Yoksa yanına gömülmek için ben de intihar ederim diyormuş. İnsanların yaptıkları harcamaları düşünüyorum da... gerçek anlamda ihtiyaç olan 1000-1500 liranın bulunamaması ne feci bir durum.

Evet hayat devam ediyor; herkesin sıkıntısı vardır mutlaka ama insanca yaşayabilmek ve gidecekleri ülkeye izin çıkması için bekleyen LGBTİ mülteciler için hayat durmuş vaziyette. Karnını doyuramazsan hayat durur, soğuktan korunamazsan hayat durur, eşcinselsin diye iş bulamazsan veya işten çıkarılırsan hayat durur, çalışma iznin yok diye saatlerce fazladan ücretsiz mesai yaptırılırsan durur... Dünya dönüyor ama herkesi için değil.

Not: Konuştuğum arkadaşın feminen bir tarafı yok; bir insanın eşcinsel olduğunun anlaşılması için feminen olması gerektiğine dair bir algı vardır ya... Bu arkadaşımız, eşcinsel olduğu için işten çıkarıldığını söyledi ama Birleşmiş Milletler'in de, LGBTİ mültecilerin cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerinden emin olma sürecinden bahsetti. Daha önce heteroseksüel bir mülteci arkadaşımız da LGBTİ mültecilerin başka ülkelere yerleşme izinlerinin daha çabuk çıktığından bahsetmiş, kendisinin geç gitmesinin sebebini heteroseksüelliğine bağlamıştı. Mesela şu anda Kanada'da olan bir eşcinsel arkadaşımz da hetero görünümlü olduğu için Türkiye'de 4 yıl bekletilmişti Kanada'ya gidebilmek için.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder