8 Ekim 2014 Çarşamba

Hayvan hakları inanca saygıdan daha az önemli değildir

Dün Leman Sam'ın hayvanların kesilmeleriyle ilgili mesajını okuduk. Hayvan kesenlerle, şeriat devleti kurmak isteyenlerin insanları öldürmeleri arasında bir fark görmediğini anlatmak istiyordu mesajında. Hayvan kesmek, insan öldürmekle eş anlamdaydı Leman Sam için. Benim için de aynı. İnsan öldürmekle hayvan öldürmek aynı şeydir. Hayvanlar da insanlar gibi can taşıyor mu; taşıyor. İnsanlar kadar onların da yaşama hakları var. İnsanlar gibi onlar da nefes alıp veriyorlar, acı çekiyorlar, en önemlisi doğanın parçalarından, doğanın dengesini sağlayan zincirin halkalarından.

İnsanların bazıları nasıl inançları gereği veya başka her ne sebeple ise, hayattaki her şeyin insanlara hizmet için geldiğine inanıyor ve bu inanca göre davranıyorsa, bu inançlara ve yaşam tarzına karşı olan insanlar da olabilir, bu konudaki düşüncelerini de ifade edebilirler. Neden sadece dini inancı olanlar haklı olsun veya düşüncelerini ifade edebilme hakkına sahip olsunlar ki? Hep rencide olanlar, hep tahrik olanlar onlar. Bu bile onların doğruluğuna gölge düşürmüyor mu? Sadece kendi inandığının doğru olması ve bu doğrultudaki bencilce davranışlar ve ifadelerin dikte edilmesi ve bu dikteye karşı çıkanların da nefretvari bir şekilde hedef gösterilmesi, bu tek doğruculuğu şaibeli hale getirmiyor mu? Eğer inandıklarınızın ve yaşadıklarınızın doğruluğuna o kadar çok inanıyorsanız, bırakın başkaları da istediğini söylesin, istediği gibi yaşasın. Çünkü çok doğru bir şey, birilerinin karşıt olmasıyla çürümez, yıkılmaz, daha güçlenir bile. Öyleyse niye bu korku, niye bu öfke, niye bu hiddet, niye bu nefret?

Hiç düşünüyor musunuz, dine inanlara bilimsel anlamda, doğallık hakkında niye bir şeylerin anlatılamadığını? Oysa din, sadece bir inanç, soyut bir kavram; elle tutulur, gözle görülür hiçbir şey yok... Tamam, dine inananlar o şekilde mutlu oluyorlarsa, o şekilde yaşasınlar ama herkesin de kendileri gibi olması için zorlamasınlar ve kendilerine uymayanların yaşama haklarına, düşünce özgürlüklerine de saygı duysunlar. Eğer dine o kadar çok güveniyorsanız, bırakın çocuklara zorla dini eğitim vermeyi, 20 yaşından sonra kendileri karar versinler neye inanıp inanmayacaklarına. O yüzden diyorum ki, din kültürel bir kodlamadır ve dolayısıyla kişileri kendi içlerinde bile çeliştirmekte, çatıştırmaktadır. Doğaya, bilime inanları değil, dine inananları doğalarıyla çeliştirmekte, çatıştırmaktadır. Yaşam tarzlarına bile bakarsanız, söyledikleriyle yaşadıklarının çok da birbiriyle tutmadığını görürsünüz.

Bir milletvekili, kadın bir milletvekili, Leman Sam'a sözlerinden dolayı "sanatçı müsveddesi" demiş. Sanat nedir? Eğer bu milletvekili, Leman Sam bu sözleri söylememiş olsaydı, gene "müsvedde" diyecek miydi Leman Sam'a? Yoksa zaten sanata falan baktığı yok da, kendi ideolojisine ters düştüğü için, Leman Sam'ı sanat üzerinden de mi karalamaya çalışmaktadır? Sanatı, sanatçıyı çok iyi biliyor da, Leman Sam'ı sanat konusunda değersiz mi bulmaktadır ayrıca bu sözleriyle? Ben inanıyorum ki, bu milletvekilinin derdi ne halkın duygularıdır, ne de inanca saygısızlıktır; içinde bulunduğu partinin ideolojisine uygun davranmaktadır. Çünkü içinde bulunduğu partinin politikası muhafazakarlıktır, muhafazakarlık da din gibi tabular üzeriden kendini göstermektedir. Tabi ki kendisi de muhafazakarlığa dair değerlere inanmaktadır ki, muhafazakar bir partinin içinde yer almaktadır, muhafazakarlığa dair değerleri savunmaktadır.

Din neden ifade özgürlüğünden, insan haklarından, hayvan haklarından daha önemli olsun? Bazı insanların bütün doğayı düşünmesi, niye inançtan daha değersiz olsun? Eşitlik diyor, özgürlük diyor, kan akmasın diyor... Bunun neresi kötü de müsvedde olarak itham edilsin bir insan? Bu milletvekili Leman Sam'a "sanatçı müsveddesi" diyerek, aslında hayvanlarla insanları eşit gören herkesi aşağılamaktadır. Bu milletvekili, milletvekilliğine güvenerek mi böyle insanları aşağılamaktadır? Tekrar söylüyorum, her ne sebeple olursa olsun, ben de hayvanların kesilmesine karşıyım. Şimdi ben halkın inanç sistemini rencide mi etmiş oluyorum? Tabi güç onlarda; istedikleri şekilde insanları aşağılarlar, istedikleri şekilde değerlendirme yaparlar, istedikleri şekilde kendilerine benzemeyenleri hedef gösterirler. Tabi bizim duygularımız yoktur! O yüzden biz hayvan dostları rencide olmayız!

Bu milletvekili herkesin kutsal alan ve inançlarına saygı gösterilmesini istemiş. Ben de bu milletvekilinden veya tüm inançlılardan, hayvan haklarına saygı gösterilmesini istiyorum. Çünkü ben tür ayrımcılığına karşıyım ve doğada her canlının kutsal olduğuna, eşit olduğuna inanıyorum.

Leman Sam başka bir milletvekiline göre de Kurban'ı idrak edemeyenler sınıfında. Bunda idrak edilemeyecek ne var ki; bir canlının yaşama hakkını elinden alıyorsun. Çünkü hayvanlar bir nesne değil, hisleri olan bir canlıdır.

Bülent Arınç da Leman Sam için, "Zavallı, iffeti yozlaşmış, edepten yoksun" ifadesini kullanmış. Şaşırmadım kadına bakış açısını falan bildiğim için. Başka bir gazeteden okuduğuma göre Bülent Arınç'ın Leman Sam için söyledikleri bayağı uzunmuş. Sanatçı ve Müslüman olmadığını, insan bile sayılmadığını, zavallı olduğunu, şaşkın olduğunu söylemiş. Avrupa'nın kat kat önünde olan Türkiye'nin inancına birileri nasıl laf söyleyebilirmiş.

Bu söylenenlere söylenecek o kadar çok laf var ki aslında... En güzel ve manidar cevabı Leman Sam kendisi vermiş; "Sahtekar, çürük, cahilsiniz; kızamıyorum bile". Gerçekten insan bir süre sonra, özgürlük ve hak karşıtlarına karşı nötr olmayı tercih edebiliyor...

Pardon unuttum... Yandaş medya da Leman Sam'ın ilk açıklamalarını "şok" niteliğinde vermişti dün...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder