8 Ekim 2014 Çarşamba

Halkı kutuplaştıran Leman Sam değil, onu mahkemeye veren art niyetli zihniyet


Çok sinirleniyorum; hayvanlar söz konusu olunca, onlara karşı duyarsızlıklara şahit olunca kafayı yiyecek gibi oluyorum. İnsanların kendilerini tepeye koyup her şeyin kendileri için yaratılmış gibi davranmalarının hangi insanlıkla alakası vardır, hangi vicdanla alakası vardır, hangi duyarlılıkla alakası vardır, hangi empatiyle alakası vardır... İstediğiniz şeye inanın, istediğiniz şekilde inancınızı gerçekleştirin ama ister din amacıyla olsun, ister hangi sebeple olursa olsun kendinizi konuşamayan ve sizden güçsüz olan hayvanlar üzerinden gerçekleştirmeyin. İşkence yapılan veya öldürülen hayvanları görünce insanlığımdan utanıyorum, çaresizliğimden utanıyorum. Av denilen keyif için yapılan bir öldürme eylemi bile var. Dünya ekonomisi sanki hayvanlar üzerinden kurtarılacakmış gibi, Kanadalılar falan fok balıklarını katlediyorlar her yıl. İnsan nüfusu kontrol edilsin, günlük 1500-2000 kalori üzerinden yemek yensin ve bir kıyafet ömrü tükeninceye kadar giyilsin... Lüks otomobiller, lüks daireler, lüks hayatlar çok mu gerekli gerçekten? Dünya üzerinde yaşayanların sırf tüketmek için mücadele ettiğini gördükçe "insanlık, medeniyet" dedikleri bu mu diye sorgulamadan edemediğim gibi az önce de ifade ettiğim gibi utanıyorum gerçekten bu durumdan. Şunu demek istiyorum; Kanadalıların fok balığı avından elde edecek gelire ihtiyaçları mı var, yoksa daha lüks yaşayabilmek adına mı öldürüyorlar bu hayvanları? Gerçekten ben dini değerleri bir tarafa bırakın, hayvancılık üzerinden ekonomi yapılmasına da karşıyım. Tamam sütünden faydalanıyorsunuz, yumurtasında faydalanıyorsunuz, bari yaşama haklarını ellerinden almayalım.

Leman Sam, hayvan kesenlerle IŞİD'i bir tutmasından, yani şeriat devleti kurmak için insanları öldürenlerle hayvanları öldürenleri bir tutmasından dolayı mahkemeye verilmiş. Bu konuyla ilgili daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi dini amaçlı hayvan kesenler, insanları bu kadar rahat kesemez tabiki de ama Kurban kültürünün bir ucunun heteroseksizme dayandığına inanıyorum. Yani herkes öyle olmayabilir ama erkek egemenliği "Doğu" toplumlarında kendini daha fazla gösteriyor ve kadınlara erkekler kadar değer verilmiyor ve ister silahla, ister bıçakla kadınlar çok rahat öldürülebiliyor. Bu normal bir şey mi? Peki erkeklikte kadına karşı bir güç kullanma durumu beyinlerde yer etmemiş mi? Hayvanları kıllarını kıpırdatmadan yok edebilen bir düşünce yapısı, tepesinin tası atınca aynı şeyi güçsüz insanlara karşı yapamaz mı? Yapmıyor mu zaten? Savaşlar, çatışmalar ne peki? Niye her canlının yaşama hakkının savunulması tersten okunuyor ve de hakaret, aşağılama olarak algılanıyor? Tabi namus için öldürülen kadınlara bile hak etmiş gözüyle bakılırsa, tabi ki hayvan hakları savunusu erkek egemen yapının manevi değerlerine dokunur, hakaret ve aşağılama olarak algılanır.

Ben de Kurban için hayvanların kesilmesine karşıyım. Bu düşüncem beni de hapis yatıracaksa yatırsın ama asla değişmeyecek. Bir yıl değil bin yıl bile yatırsalar, hatta linç bile etseler, insanların hayvanları yemek için kesmelerini kabul edemem. Hayvan dostlarımız bir hayvan ama siz hiç bir hayvanı kucağınıza alıp sevdiniz mi, onu anlamaya çalıştınız mı, onun size karşı sevgi gösterilerine şahit oldunuz mu? Bir örnek vereyim; kedilerimden birisi apartmanın kapısı açılınca içeride kalmış; çünkü biz zemin katta kalıyoruz. Onu bulduğumda mutluluğunu bir görseniz... O küçücük 3 aylık kedi mutluluktan kucağıma sığamıyordu. Biliyorum anlaşılmayacağım ve ne söylesem boş. Din diyeceksiniz, B 12 Vitamini diyeceksiniz, insan üstünlüğünden bahsedeceksiniz... Bana göre bunlar canlı öldürmek için yeterli sebep değil. Vazgeçilemiyor mu? Bunun kültürün bir parçasıymış gibi dayatılmaması gerekir, diye düşünüyorum.

Tüketim toplumu olmaya çok karşıyım. Çünkü doğanın dengesinin bozulmasına dünya üzerindeki keyfiyet sebep oluyor. Et yemekten vazgeçemiyorsunuz, bari hayvanlar üzerinden ticaret yapılmasın. Biliyor musunuz, 5-6 yıldır yeni kıyafet almıyorum bile. Kullanılmış kıyafetler veya yıllar önce aldıklarımı giyiyorum. Kimse de kıyafetlerime bir şey demiyor. Çünkü varoluşum kıyafetler üzerinden değil. Kıyafet sadece derimi koruyan bir koruyucu. Özellikle kadınların çanta, ayakkabı, kıyafet, mobilya... tutkusunu kabul edemiyorum.

Burası "hak-hukuk devleti mi dediniz? Sanatçılar düşüncelerini açıklayamıyor, hak mücadelecileri düşüncelerini açıklayamıyor... Çünkü tahrik unsuru, halkı kutuplaştırma gerekçesi olarak, vesaire olarak kabul ediliyor. Oysa canlının yaşama hakkının savunulması halkı niye kutuplaştırsın ki? Leman Sam'ın sözlerinde insanlık dışında bir art niyet olabilir mi? Fazıl Say'ın paylaştığı tweetlerde bir düşmanlık olabilir mi? Sevgi dolu, barış dolu insanların sözlerini doğru okumak, doğru anlamak gerekir. Asıl halkı kutuplaştıran, insanlığa dair sevgi mesajlarını anlamak istemeyenlerin art niyetlilikleri.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder