3 Ekim 2014 Cuma

Aynı kafadan olan Seda Sayan ve Niran Ünsal'ın anlaşamadıkları nokta


Seda Sayan gündem yaratmaya devam ediyor. Son olarak, kovdu demek fazla olsa da kovmaktan beter etti de diyebileceğimiz bir şekilde, bazı sanatçıların kliplerinin açık bulduğu için yasaklanmasını isteyen ve "ne demek istediğini bilmiyorsun" diyince gitmek isteyen Niran Ünsal'a "güle güle" dedi. Ve Niran Ünsal'a "Senin de var açık kliplerin be kardeşim, 4 çocuktan sonra mı aklın başına geldi? 'Ben de yaptım de' " demesi Niran Ünsal'a nasıl bir cevap oldu dersiniz? "Benim de açık-saçık resimlerim var. O dönem onu gerektiriyordu. Artık giyimime dikkat ediyorum, dinime dikkat ediyorum; evladım büyüdü. İnsan bir zaman sonra aklını başına devşiriyor. Benim de öpüşmeli filmlerim oldu; çok özür diliyorum. Şimdi böyle bir şey yapar mıyım; yapmam. Arkadaşım yapar, saygı duyarım. Sanatın içersinde bu da varsa; dileyen izler, dilemeyen izlemez. Git başka yeri seyret be kardeşim... Ben öyle şeyler yapmıyorum. Bir şeyler olmuş Niran Ünsal'a. Kendine git iki tokat sen, sana kim yaptırıyor bunları, deli misin?" diyerek devam etti Seda Sayan cümlelerine.

Aslında kendisi de çelişiyor Seda Sayan sözleriyle. Geçmişte çektirdiği açık-saçık fotoğrafları o dönemin gerekliliği olarak görmesi; şimdi dinine dikkat etmesinden ve çocuğunun büyümesinden dolayı yapmayacağını söylemesi ve filmlerinde öpüşmesinden dolayı özür dilemesi bir çelişki değil mi? Sanatın içersinde çıplaklığın da olduğunu; izlemek istemeyenin izlemek zorunda olmadığını ama kendisinin de artık böyle şeyler yapmadığını söylemesi de bir çelişki. Sanat dönemsel bir şey midir? Belli yaş aralığında veya gençlikte yapılan bir şey midir? Çocuğu olmayanların yaptığı veya çocuklar büyüyünceye kadar yapılan bir şey midir? Çocuklar yetişkin erkek konumuna gelince, çocukların topluma karşı başına eğdirmemek için belli yaştan sonra sanat anlayışı değişmekte midir? O dönem yapılan ve adına sanat denilen şeyler sanat değilmiş ki, bir kalemde silinebiliyor! Sanattan utanılır mı? "Sanatın içersinde her şey var" diyip de, "şimdi dinden ve çocuğun büyümesinden dolayı 'öyle şeyler' yapmıyorum" demek, "sanatın içersinde her şey yoktur ama ben yanlış bir şey yaptım" anlamına da gelmektedir.

Aslında ikisi de aynı kafadan ve aynı şeyleri anlatıyorlar ama... Egolar mı devreye girdi acaba? Sanırım Seda Sayan, Niran Ünsal'ın sert çıkışını kendi programında kabul edemedi. Sanırım konukların Seda Sayan'ın program sahibi olarak ağırlığını göz önünde bulundurması gerekiyor. Çünkü ne programı terk edecek bir durum vardı, ne de "güle güle" denilecek bir durum. Bir söz, "ne demek istediğini bilmiyorsun" aynı kafadan olduklarının, aynı yolda olduklarının anlaşılmasına engel teşkil etti, filmin kopmasına sebep oldu. Ama Seda Sayan'ın çelişkisi Niran Ünsal'dan 3-2 öndeydi. Geçmişteki çıplaklığın hata olarak görülmesi ve artık din ve çocuklardan dolayı tövbe edilmesi konusunda aynı kafadalar ama Seda Sayan'ın sanatın içersinde her şeyin olduğunu söyleyip artık kendisinin yapmadığı çelişkisiyle, Niran Ünsal'ın çıplaklığın sanat olmadığını söylemesi arasında uyumsuzlukları vardı. Seda Sayan sanat konusunda sadece kendini frenliyor ama Niran Ünsal herkese dur denilmesini istiyor. Anlaşamadıkları konu buydu sanırım.

Bu konuyu irdelemek hiç aklımda yoktu ama kadının çocuğuna, erkek çocuğuna hesap vermesi konusu kadın haklarına ters bir durumdu. Erkek egemen bir toplumda yaşamamızdan dolayı, erkek geçmişinin hesabını vermiyor erkek çocuğuna ama kadın erkek çocuğundan dolayı geçmşinin bir hata olduğunu söylemek zorunda kalıyor, bundan sonra erkek çocuğunu düşünerek davranacağını dile getirmesine sebep oluyor. Hiçbir kadın da, sanatçılar bile "ben işimi yapıyorum, karışmazsın" diyemiyor. Gerekirse dine yönelip günah bile çıkartılıyor. Nükhet Duru bir röportajında, benzer bir durum karşısında, yani oğlunun onun görselliğinden rahatsız olmasından dolayı oğluna, "Ben, sen doğmadan önce de Nükhet Duru'ydum" demesi belki de çok güzel bir cevaptı bu konuda.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder