3 Ekim 2014 Cuma

Denizli'de eşcinsel ve transseksüeller tarih yazıyor


Eşcinseller, transseksüeller Denizli'de "her şeye rağmen" buluşmaya devam ediyor. Aslında buluşmamıza hiçbir engel yok. Tek "rağmen" fikirsel olarak ortak bir noktada buluşamamamız. Ama buna rağmen net bir hedef olmasa da yola çıkmış olmamız, yola devam ediyor olmamız ve bu yolculuğun devam edecek olması çok önemli. Kendi içimizdeki farklılıklara rağmen bile belli bir mekan ve zamanda bir araya gelmemiz çok mutluluk verici. Hatta ben fikirsel çatışmalarımızı bile çok seviyorum. Çünkü her türlü varoluş bizi güçlendirecektir. LGBTİ anlamında noktasal da olsa küçük bir devinim var şu anda yaşadığımız bölgede. Heyecan var, özgüven var... Kendimizi küçük çaplı da olsa, bir gerçekleştirme var. Bir güç ve enerji hissediyorum ben şahsen kendi adıma. Aslında herkesin yüz ifadesinden bir memnuniyet olduğu anlaşılıyor. Yeni arkadaşlıklarla birlikte kendimizle de tanışıyoruz, yüzleşiyoruz, doğrularımızı yanlışlarımızı görüyoruz. İçten içe birbirimizi çok sevdiğimize de inanıyorum ben küçük çaplı çatışmalara rağmen. Bir araya gelerek mutlaka dünyayı kurtarmamız gerekmediğini de anladım. Kendi içimizde varoluşumuz da çok önemli. Bu bir şekilde dışarıya da yansıyacaktır diye düşünüyorum. Ayrıca kendi içimizdeki dayanışma bizi bireysellikten, yalnızlıktan da kurtaracaktır örneklerini yaşadığımız gibi. Evet kalabalık içinde yalnızları oynamak, bizi hayattan koparan unsurlardan biri ama kendi içimizde oluşturduğumuz ağ bizi yalnız hissettirmeyecektir. Evimize çekildiğimizde gözümüzün önüne sadece LGBTİ karşıtlığı değil, birbirimizi, her buluşmamızda bir araya gelen 20-30 veya 40 kişiyi getirebileceğiz (evet, her buluşmamıza 20 ile 40 kişi arasında bir katılım oluyor) ve bu bize, bize karşıt olanlara karşı bir güç verecektir. Bugün İran'dan gelen trans kadın Marta arkadaşımız da katıldı aramıza. Dedim ya, dünyayı kurtaramıyoruz, homofobiyi, transfobiyi alt edemiyoruz ama bir arkadaşımıza yalnız olmadığını hissettiriyoruz. Bundan daha büyük bir başarı olabilir mi? Önce kendi içimizde mutluluğu ve huzuru yakalayabilirsek, gerisinin yani hak mücadelesinin önemi ve anlamı daha büyük olacaktır. Toplumsal anlamda varoluş, yasal haklar çok önemli ama bizim birbirimizi tanımamız, birbirimizi sevmemiz, bizi daha güçlü, hayata karşı daha mutlu ve umutlu kılmaz mı? Bütün mücadelemizin amacı da bireyin mutluluğu değil mi? Belki toplu bir kurtarış yapamıyoruz ilk başlarda ama her kurtarış da bir kazançtır, hiçbir şey yapamamaktan iyidir. Evet, bir şekilde varoluşumuzu gerçekleştiriyoruz bu buluşmalarla. Her buluşmamızda her kesimden, her cinsten dostlarımız biz LGBTİ'leri yalnız bırakmıyorlar. Bu akşam aramızda sağlıkçı dostlarımız ve Fenerbahçe Taşra grubundan arkadaşlarımız, LGBTİ arkadaşlarımızın heteroseksüel arkadaşları vardı bizden başka ve "Benim Çocuğum" belgeselinin gösteriminin ardından buluşmamızı sohbetle nihayetlendirdik. 3 saatliğine da olsa hayatı, dostluğu paylaştık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder