27 Eylül 2014 Cumartesi

Zor olan aldatılmak mı, bir transseksüelle aldatılmak mı?


Zor olan ne; aldatılmak mı, bir transseksüelle aldatılmak mı, topluma bunun açıklamasını yapamamak mı, yoksa transfobi, homofobi mi? Hepsi belki de. Çünkü insanlar sevdiği kişinin sadece kendisinin olması gerektiğine şartlanmış. Çünkü toplum homofobik, transfobik ve bu durumu kabul etmen seni zor durumda bırakabilir; sen bunu normal karşılasan bile topluma hesap vermek zorunda kalabilirsin ama kendin ne kadar kabul ediyorsun bu durumu, bu durumları; aldatılmayı, bir transseksüel tarafından aldatılmayı, eşcinselliği, transseksüelliği...

Belki de birisi tarafından aldatılmak değil kadın için yaralayıcı olan, erkeğin cinsel yönelimini saklamasından dolayı duygularıyla oynanmış olması. Çünkü transseksülle beraber olmak, o kişinin-erkeğin heteroseksüel olmayabileceğini de düşündürebilir. Transseksüeller kadın olsa da, sonuçta toplumun kafasına yerleşmiş biyolojik bir erkek geçmişleri var ve gerçek kandın cinsiyetinin ne olduğunu heteroseksist bir dünyaya anlatamayabilirsin. Ve bu da kadının dünyasında karşı tarafın sevgisinden şüphe duymasına sebep olabilir haklı olarak.

(Gene transseksüeller alınacak; nasıl heteroseksist toplum gibi düşünerek bizi tam kadın saymazsın, diye. Benim ne kadınlıkla ilgili, ne de trans kadınlıkla ilgili bir derdim var ve her seferinde transfobik olarak algılanmanın tedirginliğini de yaşıyorum ne yazık ki bu konuyla ilgili düşüncelerimi ifade ederken. Tamam translar da transfobik dünyada haklı olarak alınganlar ama olaya biraz da mantık çerçevesinden bakmakta fayda var diye düşünüyorum. Çünkü LGBTİ'lerin bu dünyada alınması gereken çok daha önemli şeyler var.)

Aslında kadınların, eşcinsellerle ve transseksüellerle aldatılmaları kadınlar açısından bir heteroseksüel kadınla aldatılmasından kıyaslanamayacak derecede zor. Çünkü kadının mücadele edeceği kocası veya sevgilisi bile olmayacak o zaman. Yani hepten kaybetmiş olacak erkeğini. Kendisini sevmeyecek veya samimiyetsizce sevecek bir erkeği kazansa neye yarayacak ki. Kaybetmesi belki de en doğrusu olacak. Hani kadınlarla eşcinseller çok iyi dost deniyor ya... Acaba? Kadın canı yanınca gösterir homofobisini, transfobisini.

Bedensel olarak aldatılmaktan çok, bir kadın olarak bir erkek tarafından sevilmediğini düşünmek, çok daha ağır, hatta kaldırılamayacak kadar ağır gelebilir ve her şey bir anda kopabilir. Kadın haklıdır heteroseksist yetiştirilmeye göre de, yapısına göre de. Çünkü ben bir eşcinsel olarak ne verebilirim ki kadına sahte bir sevgi ve yarım bir cinsellikten başka. Tamam erkek biseksüel olsun, hatta o anlık bir cinsel fantazi amacıyla gerçekleştirmiş olsun bir transla beraberliği; insanın-kadının içine kurt düşürmez mi?

Ha kesin bitmesi mi gerekir bu tür ilişkilerin? Bilmem; kişinin hayata bakış açısına göre değişir. Olaya heteroseksist dünyadan değil de, (özellikle) mülkiyetçi sevgiye esir olmadan bakarsan, bitmez ve de sağlıklı bir şekilde bile devam edebilir. Biraz da ilişkiden ne beklediğinle alakalı, ne kadar beklediğinle alakalı, olaya biraz da akıl ve mantık çerçevesinden bakmakla alakalı ilişkinin vadesi. Eğer bir erkek karşı tarafın taleplerine cevap verebilecek nitelikteyse neden devam etmesin. Ama kadınların böyle yapılar karşısında, yani eşcinsel olanlar veya biseksüel olanlar karşısında yarım yaşama ihtimalleri yüksek.

Olaya erkek tarafı açısından bakarsak... Erkekler heteroseksizmin verdiği cesaretle hayatlarını istedikleri şekilde yaşama hakkını buluyorlar kendilerinde. Bu da karşı tarafa yalan söyleme imkanı da veriyor, istedikleri şekilde davranma ve ihmal etme hakkını da doğuruyor. Erkeğin heteroseksizm sayesinde yapısına uygun yaşadığını düşünürsek, onları suçlamak yerine sistem tarafından ayrıcalıklı olduklarını söyleyebiliriz. Yanlış olan kadınlara karşı heteroseksizmin adil olmaması ve erkeklerin de bu adaletsizliğe seslerini çıkarmamaları; yani kendin hayatını istediğin şekilde yaşayacaksın ama kadınların özgür olmamalarını heteroseksizme bağlayacaksın. O zaman sen de faydalanmayacaksın heteroseksizmin sana sunduğu imkanlardan.

Asıl suçlu olan heteroseksizm ama heteroseksizmi bulunduğumuz konum itibariyle şekillendiren de biziz. Erkekler tabiki de gücü ellerinden bırakmak istemeyecekleri için, kadınlara düşmektedir iş. Heteroseksizmi şekillendirmek için ne gerekiyorsa, elinden geleni yapacaksın; kadınların aleyhinde olan bu sistemi onaylayan ve pekiştiren davranışlardan kaçınacaksın. Mesela bir kadın olarak çocuğunun eşcinselliğini normal karşılayacaksın ki, başka kadınlar da sevgisizliğe mahkum olmasın. Transseksüelliği de normal karşılayacaksın ki, onlar da hayatlarını istedikleri şekilde yaşayabilsinler ki, her şey şeffaf ve dürüstçe olunca kimsenin canı yanmasın.

Demek ki suçlu olan ne kadın, ne erkek, ne eşcinsellik, ne de transseksüellik ama uymakta behis görmediğimiz ve bizi olumsuzluklara sürükleyen kuralları da bizler oluşturduğumuz veya değiştirmeye çabalamadığımız için herkes suçlu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder