27 Eylül 2014 Cumartesi

Dergicilik toplumların kültür seviyelerinin bir ölçüsüdür


Dergi diyince benim aklım başımdan gider. Ama kuşe kağıda değil de normal gazete kağıdına basılan dergiler. 80'lerde TV'de 7 ve Hey dergisiydi benim dergilerim Gong ve Ses dergileriyle birlikte. Ne yazık ki onlar da yok artık şimdi. Zaten bizde kaç dergi uzun ömürlü olmuştur (dergi hastalığımı bir dönem kadın dergileriyle tatmin etmişimdir bu yüzden).

Okumayan kültürün uzun süreli dergi yayıncılığı mı olur? Her şey ticaret üzerine kurulu. Para kazandırıyorsa bir iş öyle yapılır bu ülkede. Avrupa'ya, Amerika'ya baktığımızda, dergiler dijital dünyaya rağmen gene yayın hayatlarına devam etmektedirler. Çünkü oralarda her şey para üzerine kurulu değildir para kazandırsa bile. Çünkü yapılan işin amacı öncelikle para değildir. Para sadece bir araçtır.

Yok artık müzik dergilerimiz, TV dergilerimiz... Magazin anlamında gay dergimiz hiç olmadı. Bir dergi kağıda basılı olarak çıkacaktı sanırım iptal oldu. Belki basılır da ama pek umutlu değilim. GZone olarak internet üzerinden piyasaya çıkan eşcinsel dergiden bahsediyorum. İçeriği güzel derginin ama benim dergicilik anlayışım sadece habere ulaşmak değil; dergicilik ruhuna uygun bir şekilde arşivimde saklamak amacıyla elle tutulur bir şey olması da önemli.

Batı'daki gay magazin dergilerine bakıyorum da, içimi heyecan kaplıyor, çocukluğuma gidiyorum dergi dönemindeki gibi. Her hafta bir derginin yeni sayısını beklemek bambaşka bir hayattı benim için, hatta vazgeçilmezim, olmazsa olmazlarımdandı. Mazi oldu hepsi. İnternetten tabiki de çok memnunum ben de kendimce bir şeyler yapabildiğim için çok gerçekçi olmasa da ama birilerinin yaptığı işleri kağıt üzerinden takip etmeyi özlüyorum. Biliyorum o günler bir daha hiç gelmeyecek. Eskiden bazı dergileri biriktirmediğim için de üzülüyorum aslında. Var bir çok derginin bir çok sayısı ama dergisiz günlere de geleceğimizi bilseydim, dergi konusunda daha arşivci olurdum.

90'larda Blue Jean vardı hala yayın hayatına devam eden ama beni artık hiç tatmin etmediği için takip etmeyi bıraktığım. Yani sayfa düzenleri karman-çorman. Eskiden yazılar fotoğrafların üzerine yazılmazdı. Fotoğraflar yazılardan ayrı olurdu kesip saklayabileceğimiz şekilde. Belki yabancı dergilerden alıntı şeklinde olurdu ama bana şimdikilerden daha orjinal gelirdi o dönemki dergicilik tarzı bana.

2000'lerde Rolling Stone ve Billboard dergilernin Türkiye versiyonları basıldı ama onlar da çok uzun ömürlü olmadı. Çok kısa ömürlü Boom, geniş kitlelere ulaşmayan ama üst kesime hitap eden Roll veya sadece teenage kesime hitap eden Top Pop gibi dergiler de vardı 90'larda, 2000'lerde.

Politik olan kültür yaşam dergisi Kaos GL bile dergi dünyasının en uzun ömürlü dergisi olacak bu gidişle. Magazin dünyasında bile Kaos GL ruhu olsaydı, dergiciliğimiz bambaşka bir boyutta olabilirdi.

Müzik diye bir dergi çıktı tüm albümlerin satış listesini yayınlayan Billboard benzeri; o dergi beni çok heyecanlandırmıştı ama o da kısa ömürlü olmuştu. Çok satın almadığım Yüksekses vardı. Rock dergisi Kazan vardı. Güneş gazetesinin eki Gençlik dergisi vardı. Kral Müzik dergisine hiç ısınamadım ve almadım da zaten. Arşivimde olup da adı sonradan aklıma gelen dergiler de var: Walkman, Dream, Popsi, Pop Bravo... Radikal İki belki de en önemli kültür ekiydi. Çoğu hiç hatırlamayabilir ama Stüdyo İmge vardı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder