26 Eylül 2014 Cuma

İranlı Kanadalılar


İran burnumuzun dibinde bir ülke, bir kültür ama çok uzaktık birbirimize. Mülteci İranlılar sayesinde, onların ne kadar bizden, bizim de ne kadar onlardan olduğumuzu öğrendim. Belki inanmayacaksınız ama şimdi kendimi İranlı da hissediyorum.

Parka spor yapmaya, yürüyüşe geliyorlar. Sosyaller. Hele parkta bizim kanuna benzeyen müzik aleti çalan bir çocuk vardı, uzaktan ne hoş gelmişti o çalgının sesi kulağıma.. Spora düşkün oldukları için, belediyenin spor faaliyetlerinde tanıştım çoğuyla. Yürekleri gerçekten çok güzel. Çok yapıcılar, çok öğreticiler, çok sıcaklar, çok kardeşçeler...

En önemlisi İranlı LGBTİ'lerin limanı oldu Denizli. Belki çoğuyla tanışamadım ama epeycesiyle tanıştım sayılır. Bir çoğu şimdi İranlı Kanadalı oldu ama sosyal medya ile birbirimizi takip ediyoruz konuşamasak da.

Hala gelmeye de devam ediyorlar, gitmeye, göçmeye de devam edecekler gibi. Kesişti yollarımız, yüreklerimiz bir şekilde. Dostluk kavramının içini renklendirdik. Onlar hep gitmek istediler soğuk memleketlere özgürlük için. Bense Denizli'nin onlara da yeteceğine inandım hep. Onlar da sevdiler buraları ama gitmek zorundalardı. Ama bazıları dönecekler bir süre sonra Denizli'ye burada sürekli yaşamak için.

Kanada'da mutlular mı bilmiyorum. Çünkü oraları çok soğuktur. Sıcak kültürler kutupların soğuğunda ne kadar mutlu olabilirler ki... Soğuk beni çok yalnız hissettirir mesela. Özgürlük için insanlar coğrafyalarını, kültürlerini değiştirmek zorunda kalıyorlar. Hayatta zor olan bir çok şey var ama, insanın yaşam tarzından uzaklaşması da çok kolay olmasa gerek. Belki onların yapısına uzak kültürler daha iyi gelecektir ama benim değil. Ben mesela ne kadar farklılığı sevsem de bana kolaylık sağlayan alışkanlıklarımdan uzaklaşmak da istemem. Hele birilerinin zoruyla, hele birilerinin beni zorda bırakmasıyla...

Bugün İranlı arkadaşlardan bir şey daha öğrendim. LGBTİ'leri fazla beklemeden gidecekleri ülkelere kabul ediyorlarmış. Çünkü eşcinsellik, transseksüellik onların mülteci olmalarına inandırıcılığın doğuştan gelen özellikleri olarak kabul ediliyormuş. Bazı "ayı" sınıfındaki LGBTİ arkadaşların 2 yıldan fazla bekletilmelerinin sebebi eşcinsel olmalarına inanılmaması mıydı acaba? Batı da eşcinselliğin bir tarzı yok ama... Belki başka gerekçeleri varmıştır.

"Ayı" olarak tabir edilen eşcinsel sınıfında bulunan Hamit ne bekledi be Denizli'de. Kafayı yiyecekti çok bekletildiği için. Kanada'ya gidemezsem ölüme gideceğim diyordu. Bana eşyalarıyla birlikte dostluğunu da bıraktı gitti. Bana İran lehçesiyle Halil diyişi çok farklıydı. Şimdi karların arasında çekilmiş fotolarını paylaşıyor sosyal medyadan. Naz, Akoo, Far Naz'ı da takip ediyorum uzaktan. Yeni İranlılar hala gelmeye devam ediyorlar, beni biraz daha İranlı yapıyorlar her geçen gün. Mültecilik çok zor ama güzel izler de bırakıyorlar uğradıkları yerlerde.

Buralı bir arkadaşım, İranlı bir arkadaşının Kanada da soğuk havalardan hasta olduğunu söyledi ama üşüttüğü için değilmiş, psikolojik olarak... O yüzden bugün kafama takıldı Kanada'ya giden İranlıların mutlu olup olmadıkları...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder