24 Eylül 2014 Çarşamba

Zeki Müren inkar ettiğimiz tarafımızın günah çıkarttığımız öznesi mi?


Zeki Müren öleli 18 yıl olmuş. Daha dün gibi. Zaten insanın yaşadığı yıllar 70 sene sonra bile üzerinden çok geçmiş gibi hissedilmiyor ama yaşamadığı bir yıl öncesi bile çok eski zaman gibi geliyor. Bilen biliyordur da, Zeki Müren hayata ekranlardan canlı yayında veda etti. Bu da nasıl bir şeydir bilemeyeceğim. Sanki sessiz sedasız gitmek yerine, hayata ekranlardan veda etmek ister gibi bir şey. Giderken bile halkın ilgisiyle, halkın takibiyle gitti. Tam bir sahne sanatçısının istediği gibi.

Ben kendimi bildiğimde Zeki Müren vardı ama ben kendimi farklı hissetmiyordum ki, bana bir örnek olarak yardımcı olmuş olsun varlığıyla. İnsanın cinsel kimliğiyle ilgili bir küslüğü olmayınca, eşcinsel sanatçılar sadece şaşalı dünyanın bir rengi oluyor. Zeki Müren de beni hiçbir zaman havalara uçurmadı. Türk Sanat Müziği sanatçılarından biriydi sadece. Heteroseksist dünyada belki de ülkemizin gelmiş geçmiş en büyük farklılığıydı ama bu beni çok etkilemiyordu ki. Ergenlik dönemimden sonra bu tarz müziklerle de alakam yoktu. Yabancı pop müziğin takipçisiydim. Zeki Müren çok önemli bir magazin figürüydü ama benim göz ucuyla baktığım bir figürdü. Çünkü 80'lerde en başta MJ ve Maddy varken, benim için Zeki Mürenlerin dünyası fazla alaturkaydı. Eşcinselliğe bakış açıma da bir profil oluşturmuyordu. Sanatsal açıdan belki ülkemizin en iyisi bile olabilir yorumculuk olarak, ses olarak, hatta müzisyenliği ve de kitlelere hitap şekliyle ama ne kadar evrensel bir sanatçıdır tartışılır. Zeki Müren günümüzün sanatçısı olsaydı, evrensel bir sanatçı olabilir miydi? Bilmiyorum. Evrensel olabilmek için, kartları büyük açmak gerekiyor sanırım. Tarkan günümüzün renkli starlarından ama evrensel olamıyor işte. Neden? Çünkü bir yol çizmen gerekiyor; kendi kültürün mü, yoksa risk alıp derin sularda mı yüzmek istiyorsun?

Çocukluğumda hatırlıyorum da, hiç kimse Zeki Müren'in eşcinselliğini falan konuşmazdı. Acaba o dönem eşcinselliğin ne olduğu tam anlamıyla biliniyor muydu, onu da bilmiyorum. Belki de günümüzde olduğu gibi hiç kimse bu konuyu dillendirmek istemiyordu. Ama seviyorlardı işte Zeki Müren'i. Nasıl bir sevgidir bu; gerçekler dile getirilmediği sürece cinsel kimliklerin gözardı edildiği iki yüzlü bir sevgi midir? Zeki Müren'in artı özellikleri miydi sevilmesinin ve de cinsel kimliğinin görmezlikten gelinmesinin sebebi? 80'lerden aklımda kalan, yarım saatlik şarkısı "Kahır Mektubu"ydu. Nazlı nazlı, işveli işveli şarkı söylemesiydi. 90'lardaysa "Gözlerin Doğuyor Gecelerime" albümü bayağı bayağı çok satan albümlerden biriydi. Bana göre de onun en iyi albümüdür. Çünkü şarkılar çok güzeldir o albümde. Tabi bir de Zeki Müren dendiği zaman ilk aklımıza gelen "Şimdi Uzaklardasın" şarkısını unutmamak gerekiyor. 90'larda o dönemin modası olan ve çok sesli TSM denilen ama çok seslilikle alakası olmayan tarzda epeyce sayıda albüm yaptı. Sonra inzivaya çekildi. Arada bir telefonla programlara katıldığını hatırlıyorum. Ve bir TV programıyla hoşçakal dedi.

Eğer bir sıralama yapılsaydı, ben sanat dünyamızın bir numarasına Zeki Müren'i yerleştiririm. Ülkemizde hiçbir sanatçı onun kadar kitlesel etki yaratmamıştır. Tabi bunda cinsel kimliğinin farklılığı ve bu farklılığının rengarenk ışığının etkisini inkar edemeyiz. Ama ötekileştirilen bu farklılıkla zirve olabilmek, hatta kendini kabul ettirebilmek daha önemli bir başarı değil midir? Düşünüyorum da eşcinseller toplumda kabul edilebilmek için daha çok doğuştan gelen yetenekleri üzerinden varolmaya çalışıyorlar. Eşcinsellerin sanatsal yeteneklerinin daha fazla olmasından çok, dışlanmışlık belki de onları sanatsal anlamda var eden.

Zeki Müren ölümsüz sanatçılardan biridir. Heteroseksist, geleneksel, muhafazakar, dinin ağırlıklı olduğu bir topluma rağmen bile yok sayılamayan, görmezlikten gelinemeyen sanatçılardandır. Onu var eden nedir? Sanatı mı, farklılığı mı? Sanatın değerinin çok anlaşılmadığı bir toplumda, ölümsüzlüğün sebebini sadece sanatla açıklayamayız. Zeki Müren inkar ettiğimiz tarafımızın belki de günah çıkarttığımız öznesidir. Düşünün ki eşcinselliğin sansürlendiği görsel bir dünyada Zeki Müren dinliyoruz bangır bangır. Sadece dinlemekle kalmıyoruz, seviyoruz Zeki Müren'i. İçimizdeki nefreti başarısız ötekiler üzerinden şiddetle akıtıyoruz ama güce karşı haksızlığımızı gösteremiyoruz. Çünkü haksızlığımızın yüzümüze vurulmasını yediremiyoruz. Burdan LGBTİ'lerin bir ders çıkarması gerekmiyor mu haksızlığa uğramalarının sebebinin kendi korkuları olduğuna dair.

Not: Hala içinizde Zeki Müren eşcinsel değil diyen, eşcinsel diyemeyen birileri var mı? Belki de o bir transseksüeldi, en fazla eşcinsel olarak görünebildi.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder