25 Eylül 2014 Perşembe

5. sınıfa kadar düşen türban, zihniyette doğar doğmaz takılıyor


Türban yaşı kamu derken, üniversite derken ilkokul 5. sınıfa kadar düştü resmiyette. Zaten sokaklarda da daha ilkokula bile başlamamış çocukların başında da görebiliyoruz türbanı. Yani türban meselesi bir örtünme meselesi değildir. Erkeğin kadın üzerinden de bir hükümranlığıdır, iktidarıdır. Dikkat ederseniz türban konusunda da, kadınlıkla ilgili her konuda da erkekler konuşuyor, erkekler karar alıyor; kadınlara da sadece uymak düşüyor. Hiç sorgulamıyorlar bile kadınlar, neden böyle oluyor, neden böyle gerektiriyor, diye. Erkeğin önde gittiği, hatta günah diye kadının, erkeğin önünden bile geçemediği bir kültürde, çok da şaşırtmıyor beni kadınların sessizliği. Ama insan, gene de "kendin ettin, kendin buldun" diyemiyor ama bazı kadınların yürüyen sembollere dönüştürülmelerine seslerini çıkarmadıkları gibi, türban gibi unsurlarla tüm özgürlüklerinin ellerinden alınmalarını savunmalarınıysa çok da anlamlamdıramıyor. İnsan bu sessizlikten, kadınların başlarına gelenleri sorgulamadıklarından çok, sorgulamak istemedikleri anlamını çıkarıyor ister istemez. Bunun sebebi çocukluktan itibaren heteroseksizmin içselleştirilmesi mi, yoksa yapıdaki heteroseksizme yatkınlık mıdır? Saçma gelebilir bir çok kadına bu düşüncem ama neden olmasın. Çünkü insanın hayatını özgürce yapısına uygun gerçekleştirmek varken, niye erkekliğe uygun yaşar ki? Tamama hayatı erkeklerle birlikte yaşamak zorundasınız ama eşit ve de özgür yaşamak varken neden yarım ve de mahkum yaşayacaksınız ki? Yarım ve mahkum yaşamanın istenilecek bir tarafı var mıdır? İnsanın kendi kararını kendisinin verememesi, sosyal hayattan elinin ayağının çektirilmesi, sadece kendisine çizilen sınırlar içersinde yaşaması ve bunu kabullenmesinin özgürlükle bir alakası olabilir mi? Dediğim gibi, kadının örtünme meselesi sadece türban meselesi değildir, haklarının gasp edilmesi demektir. Şu anda erkek cinayetleri diye bir şey var mı? Kadınların öldürüldüğü, erkeklerin öldürdüğü, adına kadın cinayetleri dediğimiz şey var mı? Bu durumu münferit bir olay olarak mı açıklarız, yoksa erkek egemen bir dünyada erkekleri yasalarla da koruyan, kadınların sindirilmelerine, haklarının ellerinden alınmasına, hatta öldürülmelerine sebep olan heteroseksist bir düzen olarak mı açıklarız? Kadınlar farkında değiller mi haklarında alınan kararların erkekliğin iktidarını pekiştirmek için olduğunu? Kadınlar da bunu mu istiyor aslında? Yetiyor mu onlara erkeklerin izin verdiği kadar yaşamak? Bilmediğimiz ve de kadınları tatmin eden bir sistem mi bu sistem?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder