6 Eylül 2014 Cumartesi

Yeşil sahalardaki mobbing


Arada bir sporla ilgili yazılar yazıyorum. Bu spordan çok anladığımdan değil, duygusal ve insani tarafıyla daha çok alakalı olduğundan sanırım. Yani spora spor gözüyle bakmadığım da söylenemez kesinlikle; spora spor gözüyle bakılmadığı için belki de spora eleştirilerim en çok. Yani spora olumsuz diyebileceğim spor dışı o kadar çok şey karıştırılıyor ki, spora beni mutlu eden tarafları dışında değinmeme sebep olan da işte spora bu yakışmayacak şeyler.

Her neyse fazla lafa gerek yok. Son günlerde Galatasaraylı futbolcu Sabri Terzioğlu'na Galatasaray Kulubü'nün yaptıklarını okuyoruz. Bugün okuduğum haberde de yemek verilmesi bile yasaklanmış, yemeğini evde yiyip de gelmesi, A takımının olduğu tesislerden uzak durulması söylenmiş. Önceki günlerde okuduğum haberlerde de Sabri'nin Galatasaray'dan ayrılması için A takımından uzaklaştırıldığına dair haberler okuduk ama aynı yıldırma politikasının A2 takımında da devam ettiğini görüyoruz. Bu bir anlamda yeşil sahalarda uygulanan mobbingtir.

Sabri'nin direnmesini de anlayışla karşılıyorum 15 yıl emek verdiği bir kulüpten birden gözden çıkarılmasından dolayı. Daha dün diyebileceğimiz yakın bir tarihe kadar Sabri'nin futboldaki durumuyla ilgili haberler okumuyor muyduk? Ne oldu da Sabri bir den şutlandı? Bir sporcu sakatlık geçirmediği sürece performanstan "zınk" diye düşer mi? Sabri de diyor zaten, "Eğer performansım düşükse, bir açıklama yapılsın" diye. Ben buna düpedüz kullanılıp atılma diyorum. Tamam kulüpler her zaman kendi çıkarlarını düşünmek zorundadır ama futbol bir bilgisayar oyunu değil ki oynandıktan sonra çöpe atılsın...

Sporu seçenler, bunu bir iş, bir meslek, hatta gelecekleri olarak görüyorlar. İşin içinde spor aşkı da olduğu için çok büyük umut bağlıyorlar. Çok acı bir şey sporcuların durumu; belli bir yaştan sonra emekliliğe zorlanmaları. 30 yaşına geçtin mi işin bitmiş gözüyle bakılıyor. Peki ondan sonra ne yapacak sporcular? Kolay mıdır başka bir işi seçebilmeleri? Her sporcunun teknik kadroda veya medyada yer bulabilme şansı var mıdır?

Tabi sporu seçenlerin bütün bu olumsuzlukları göz önünde bulundurmaları ve ona göre B planlı yol haritası çizmeleri gerekir ama sporcular çocuk başta spora yönlendiriliyorlar. O heyecanla işin sonunu düşünebilirler mi? Aileler de kapılıyor futbol gibi ticarete dönüşmüş oyunların maddi heyecanına ki her sporcu çok başarılı olacak, çok paralar kazanacak diye bir garanti de yok.

Başarılı olsa veya çok paralar kazansa bile bir sporcunun ücretsiz emekliye zorlandıktan sonra yaşayabileceği psikolojik sorunları hiç kimse düşünmüyor. Hatta bir keresinde Çin'de çocukların Olimpiyatlar için yetiştirilip, başarı kazandıktan sonra ölüme terk edildiklerini okumuştum. Çünkü yapabilecekleri hiçbir iş yok ve sonrasında da intihar durumları...

Spor bu olmamalı; sporcuların geçmişte kazandırdıkları ve yaşattıkları göz önünde bulundurularak onlara sahip çıkılmalı. Taraftar nerede peki? Daha düne kadar atılan ve attırılan gollerle alkışlanan futbolculara, kulüp dışladıktan sonra niye sahip çıkmıyor taraftarlar? Onlar sadece seyirci, gene seyirci sanırım!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder