14 Eylül 2014 Pazar

Niran Ünsan kendi bindiği dalı kesiyor


Niran Ünsal ahlakçılık üzerinden, geleneksel değerler üzerinden sanatı anlatmaya devam ediyor gazetelerde, televizyonlarda. Muhafazakar iktidar döneminde de prim yaptığı için, medya da balıklama atlıyor bu tarz konulara. Muhafazakar iktidar, muhafazakar zihniyetlerin ortaya çıkmasına da sebep oluyor. Peki muhafazakar zihniyetler daha önceden neden piyasada muhafazakar olarak kendilerini göstermiyorlardı? Bu, piyasada neyin geçerli olmasıyla alakalı olabilir mi?

Niye ahlakçılık üzerinden sanat tarifi veya sanat yapılmak istenir ki? Sanat denilen şey ticari bir şey midir de geleneksel değerler veya piyasa baz alınarak üretilsin? Sanat bize hayatı, bizi-kendimizi anlatmaz mı estetik ölçüler içersinde görsel ve işitsel olarak? Geleneksel değerler dışında kalan çıplaklık gibi, cinsellik gibi, şeyler yaşama dair değil midir? Hatta  bunlar yaşamın olmazsa olmazı değil midir? Niye bunların sanatı yapılmasın? Yapılırsa legalleşir ve muhafazakarlık diye bir şey kalmaz ortada değil mi? Cinsellik, çıplaklık özgürleşirse, muhafazakar sistem kitleler üzerinden ahlakçılık yapamaz ve çöker.

Peki bu geleneksel değerler üzerinden ahlakçılık yapılmazsa, hayat çok mu kötü olur, çok mu düzensiz olur? Hayır. İnsan doğasına uygun özgürce yaşarsa daha mutlu olur? Tabi mutluluk da iktidarların, devletlerin elinde olmalı ki bize azar azar verilsin ve biz de şükredelim, saygı duyalım! Özgürlük karşıtlığının, insanların hayatlarını doğalarına uygun yaşama karşıtlığının başka bir açıklamasını bulamıyorum ben. Çünkü ben çıplak olunca kime zararım oluyor, benim seviştiğimi birileri bilip görünce ne oluyor? Hiç bir şey. Sen doğaya, doğal şeylere çıkarına ters düştüğü için kötü dersen, kötü olur tabi. Ama iyi düşün; çıplaklık ve cinsellik kötü değildir, ayıp değildir. Bu, senin sistemler tarafından şartlandırılman ve bu şartlanma halinden kurtulamaman, hatta bu şartlanma üzerinden prim yapmaya çalışma halindir.

Muhafazakar sanat olur mu? Güldürmeyin. Sanatın temeli yaratıcılıktır. Geleneksel Doğu toplumlarında sanat ne kadar vardır? Hatta sanat muhafazakar toplumlarda günahtır, gavur işidir. Bugün dekoltenin ölçülü olmasını savunan Niran Ünsal, yarın bırakın işini yapmasını, kurduğu şirketin adının NÜ olmasına bile karşı çıkılacaktır. Gerçi o da ayrı bir çelişki. Tamam, adının, soyadının baş harfleri olabilir ama "NÜ çıplaklık demek, çelişkili bulunur muyum?" diye düşünmez mi insan? Özgürlüğü elinden alınan sanat, kendini ifade edemez, sanat sanatlıktan çıkar. Niran Ünsal muhafazakarlığı kendi ölçütleri içersinde savunsa da, kendi bindiği dalı kendisi kesiyor ve gün gelecek o da savunduğu seviyede bile bırakın sanatı, işini de yapamaz hale gelebilir.

Sanat bir anlamda muhalif olmak da değil midir yaratıcı ve özgür yapısıyla alakalı olarak. Muhafazakar iktidarın yandaşı olarak sanat üretilebilir mi? Ancak muhafazakar yapının dili olunabilir padişahlık, krallık dönemindeki gibi. Ben iktidarın yanında duran sanatçıları da o gözle görüyorum. Muhafazakar yapı özgürlük karşıtlığından dolayı yenilikçi olmaya karşı olacaktır, bu da sanatın kısır kalmasına, sanatın sanat olmaktan çıkmasına sebep olacaktır. Yani dar kalıplar içersinde ne kadar yaratıcı olabilir ki insan, sanatçı.

Son sözüm, gerçek sanatın donlu veya donsuz olmakla ne alakası olabilir ki?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder