30 Eylül 2014 Salı

Gerçek insanlık, hayvan ölümlerine 'dur' diyebilmekle mümkündür


Sizin de elinizin kolunuzun bağlandığı ve çaresiz kaldığınız anlar olur mu? Mesela hayvanların her ne şekilde olursa olsun öldürülmeleriyle ilgili olarak. Doğru veya yanlış bilmiyorum ama devletin resmi birimlerinin de bu ölümlere sebep olduğuna dair haberler okuyoruz. Ülkelerin ticari amaçlı toplu katliamlarını okuyoruz. En dikkat çekici olan ve her yıl tekrar edilen Kanada'daki fok katliamı. Bireysel işkenceyle öldürüldüklerine dair haberler okuyoruz. İçim parçalanıyor bu haberleri okudukça. Çok özür dilerim ama insanlara karşı içimde nefret duygusu kabarıyor.

Kedilerle ilgili yazımda da belirttiğim gibi insanlara karşı olan sevgimde samimi değilim artık. Sadece yapımdaki sevginin bir yansıması o. İnsanlar sevgiye dair dışa vurumumu üzerlerine alınabilirler ama önemli değil. Hayvanları insanlar için yaratılmış olarak gören ve yaşama haklarını gözardı edenlere karşı sevgi beslemem söz konusu bile olamaz. O kadar saf değilim saflık derecesinde iyi niyetli olsam da. İnsan olarak insanların arasında yaşamak zorundayım ama insanların benim gözümde hayvanlardan hiçbir farkları yok. İnsan ölümlerine hayvanlardan daha çok üzülmüyorum, desem. Çünkü insan ölümlerinin de sebebi insanların kendileri ama hayvan ölümlerinin sebebi insanlar.

Belki şimdi sarf edeceğim cümleler manevi duyguları rencide edici düzeyde olabilir ama ben kurban kültürünün çok karşısındayım. Yok böyle bir şey insanlıkta, insanlığa dair din gibi unsurlarda. Yani Tanrı için kurban kesmek falan bana... dile getiremiyorum insanları yaralamamak için. Çünkü onlar da öğrendikleri şekilde yaşıyorlar. Hayata geleneksel ve de içinde yaşadığımız kültürel koşullara göre bakıyorlar. Ama ben ne yazık ki kabul edemiyorum böyle bir durumu. Yani Tanrı için mi hayvanlar toplu olarak kesiliyorlar, yoksa yemek için mi? Tanrı gerçekten kendisi için bir canın, canların yok edilmesini isteyebilir mi? Tanrı vicdanlı olanları ve dolayısıyla doğadaki her tür cana saygı göstereni daha çok takdir etmez mi?

Nefes alıyorlar, bakışlarıyla çok şey anlatıyorlar, dokununca tepki veriyorlar, sevildiklerini biliyorlar... Onlara karşı acımasız olmamızın sebebi hayatı onlarla paylaşmadığımız için mi? Tabi insan, insan olarak bile hayatı paylaştıklarına daha çok değer vermez mi? Peki duyarlı olabilmek için ne yapmalıyız? Onlarla birlikte yaşamadan da her canlının bir can taşıdığını ve onların da yaşama haklarının olduğunu nasıl anlatabiliriz, nasıl anlayabiliriz, bunun için daha başka ne yapabiliriz? Hepimiz suçluyuz hayvan hakları ihlallerinde. Sessiz kalarak suça ortak oluyoruz. Protein ihtiyacımızı başka şekilde karşılayamaz mıyız? Manevi duygularımızı bir canı yok etmeden tatmin edemez miyiz?

Belki bu söylediklerim Tanrı'ya karşı gelmek, dini duyguları hafife almak olarak algılanabilir ama hiç alakası yok. Eğer iyi bir insan olmak vicdanla, zararsız olmakla, herkese her şeye faydalı olmakla, herkesi her şeyi düşünmekle alakalıysa, benim bir canı yok etmemle mi ben din veya Tanrı karşıtı olacağım? Sen can yok ederek kendini iyi hissedebilirsin ama benim can yok etmek istememem ne beni bir şeylerin karşıtı yapar, ne senden daha kötü.

Tabletle beslenmeye geçilse, belki de geleneksel yapımız da değişebilir ve daha duyarlı canlılar haline gelebiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder