8 Eylül 2014 Pazartesi

Eşcinsellik yüzde yüz genetikseldir; çevresel diye kimse kafa karıştırmasın


Psikolojiye dair uzmanların, eşcinselliğe dair tespitlerine hiç de katılmıyorum diyebilirim. Özellikle eşcinselliğe çevresel faktörlerin de yüzde bilmem kaçlık oranla etkisi olduğunu söyleyenlerin, konuya objektif baktıklarını kesinlikle zannetmiyorum. Çevresel faktör dayanakları hemen hazır; çocuğun önünde erkek rol modelinin olmaması, çocuğun kız gibi yetiştirilmesi, renk seçimi, aile içi huzursuzluk, hatta taciz-tecavüz... E bunların hiçbirine maruz kalmadıysa ne olacak? Bir psikolog arkadaşla karşılaştım ve cinsel kimliklerin 4 yaşına kadar olan süreçte oluştuğunu ve 4 yaşından önceki yaşamını da hatırlayamayacağı için, çevresel faktörlerin etkisini inkar edemeyeceğini söylüyor. Çevresel faktörlerin etkisine, çocuğun hatırlayamacağı dönem dayanak gösterilebilir mi? Kişi hatırlayamayacağı dönemin savunusunu nasıl yapabilir? Aile zaten acaba ben mi yanlış yetiştirdim kuşkusu içinde; eğer homofobiden kendilerini sıyırabilmişlerse, ancak tarafsız bir şekilde anlatabilirler o 4 yıllık süreci. Onun dışında hep bir bahane bulacaktır çocuğun eşcinselliğine aileler.

Çevresel faktörlerin eşcinselliğe gerekçe gösterilmesini homofobi saymamın sebebiyse, çevresel faktörlerin heteroseksüelliğe etkisinin değil de, eşcinselliğe etkisinin tartışılması. Eşcinsellik olmasaydı, çevresel faktörlerin cinsel yönelime etkisi tartışılacak mıydı acaba? Veya niye heteroseksüellikten kurtarılmaya çalışılmıyor insanlar? Çevresel faktörlerin sadece eşcinselliğe etkisi tartışılıyor eşcinsellik hastalıkmış veya olmaması gereken bir şeymiş gibi. Eğer bu homofobi değilse; çevresel faktörlerin heteroseksüelliğe etkisini tartışmıyorsanız, eşcinselliğe etkisini de tartışmayın o zaman.

Bir soru daha sormak istiyorum; dindar ve heteroseksüel bir psikolog, eşcinselliği tarafsız olarak sorgulayabilir mi? Bazıları bu sorumu çağdışı ve de önyargılı bulabilir ama içinde yaşadığım süreci gözönünde bulundurduğumda çok makul ve mantıklı bir soru.

İlk paragrafımın başında, "psikolojiye dair uzmanların, eşcinselliğe dair tespitlerine hiç de katılmıyorum diyebilirim" demiştim. Çünkü bu uzmanlar heteroseksizmin baskısı altında kalmamış kaç denekle sağlıklı bir araştırma yapabilmiş ki? İnsanın özgürce yaşadıklarıyla, erkek egemen bir toplumda verdiği cevaplar birbiriyle alakalı olmayabiliyor. Çünkü eşcinseller kendilerine bile doğru cevap veremeyecek bir ortamda yaşarken, dışarıya karşı nasıl net cevap verebilirler ki? Bu konuda en doğru cevap, hayatını heteroseksizmin etkisi ve baskısı altında kalmadan yaşayan ve her ilişkisini bir deneye veya gözleme dönüştüren eşcinsellerdir.

Yaşadığım ilişkileri ve kendimi gözönünde bulundurduğumda, bazen cinsel kimliklerin bile heteroseksizmin etkisiyle yapay bir şekilde şekillendiğine inanıyorum. Çünkü, son yaşadığım ilişkilerden birinde olduğu gibi, erkekliğinin altını çizen bir kişi yeri geliyor eşcinsel oluyor, yeri geliyor travesti, transseksüel oluyor. Kadınlarla ilişkisini sorduğumda da, "her zaman sen yoksun ki" diyor. Yani ortam müsait olsa belki sadece eşcinsel ilişki yaşayacak, belki transseksüel ağırlıklı yaşayacak...

Çevresel faktörler işte burada ortaya çıkıyor. Kişinin toplumun yapısına göre sahte de olsa cinsel kimlik belirlemesine sebep oluyor. Oysa cinsel kimliklerin kategorileştirilmediği bir dünyada yaşansa, toplumsal cinsiyetin etkisinde kalmayan çok daha doğal, sınıfların olmadığı bir cinsel kimlik olacak. Belki heteroseksüellik veya eşcinsellik olacak ama insanlar kendilerini toplumsal cinsiyete uydurmaya çalışmayacaklar. Herkes farklılığıyla barışık olacak ve dışarıya da yansıyan bir iç çatışmaya sürüklenmeyecek. Mesela ben cinsiyet kimliği olarak cinsiyetsizim; belki erkeğim, belki kadınım; bilmiyorum ve sorgulamak da istemiyorum. Öyle veya böyle cinsiyete dayalı hislerimin de biyolojik olarak bir kılıfı yok. Yani kadınsam penisli bir kadın olabilirim, erkeksem de umrumda değil. Emin olduğum tek şey, biyolojik olarak kendi cinsime ilgi duyduğum. Adına eşcinsellik mi dersiniz, yoksa tarife gerek duymaz mısınız...

Hadi eşcinsellik çevresel faktörlerin etkisiyle oluştu diyelim... Ne olacak? Eşcinselliğin tedavi edilecek bir durum olmadığını kabul ettikten sonra, çevresel faktör meselesini dillendirmenin manası ne; homofobi! Eşcinsellik genetikseldir, heteroseksüel olduğunu iddia edenleri de hiçbir şekilde alakadar etmez. Herkes kendi cinselliğinden mesuldür.

Heteroseksüel cephenin kafasını karıştıran bir konuya daha değineceğim. Eşcinseller heteroseksist dünyadan dolayı heteroseksüel ilişkiler de yaşamak zorunda kalıyorlar ya... İşte heteroseksüeller bunu dayanak gösteriyorlar eşcinselliğin sonradan oluştuğuna dair. Oysa heteroseksist dünyada kamuflajdan başka bir şey olabilir mi bu durum? Bırakın toplumu, eşcinseller bile kendilerine itiraf edemedikleri kimliklerini, karşı cinsle test ediyorlar; kendi kendilerini kandırıyorlar "karşı cinsel ilişki yaşayabiliyorum, evet ben eşcinsel olmayabilirim" diye. Nasıl homofobik bir dünyada böyle bir yalana başvurmasınlar ki; karşı cinsle göstermelik ilişki yaşamasınlar ki?

İlave:

Bir şey açıklanmıyorsa veya açıklanmaya ihtiyacı yoksa doğal demektir. Doğallık da insanın-canlının yapısında olan, sonradan edinilmemiş bir şey demektir. Cinsellik temel bir ihtiyaçsa, yani uyku, yeme, vesaire gibi içgüdüsel bir şeyse, çevreyle veya psikolojiyle alakalandırılmaması gerekir. Olaya birazcık akıl ve mantık çerçevesinden bakmak gerekiyor.

Sonradan olan bir şey yoktur, sonradan keşif ve keşfedildikten sonra barış hali vardır. Çevresel faktörler işte bazı gerçeklerin üstünün örtülmesine sebep olur, ortaya çıkınca da "çevrenin etkisiyle, özentiyle eşcinsel oldu" denir

Peki eşcinseller neden sonradan heteroseksüel olmuyorlar (tabi düzeldim diye ortada dolaşanları saymazsak); cinsel kimliğin inşa edildiği iddia edilen bebeklik döneminden bahsetmiyorum. Adam 20, 30, 40 vesaire yaştan sonra eşcinsel oldum diyor. Benim 50 yaşından sonra heteroseksüel olma ihtimalim yüzde kaç acaba? Neden bazı sonuçlara heteroseksüellik üzerinden gidilmeye çalışılıyor? Çünkü heteroseksist bir dünyada yaşıyoruz. Bir şeyler sonradan olunuyorsa, genetik diye bir şey yoksa, tek tip canlı olmaz mıydı? Eşcinselliğin genetikselliğini inkar etmek, genetik bilimini inkar etmek gibi bir şeydir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder