28 Ağustos 2014 Perşembe

Beklenen saygı cenazeye değil, bağnazlığa


Gülse Birsel'in çalıştığı medyanın, annesinin öldüğüne dair sosyal medyada paylaştığı haberin fotoğrafına dair yapılan yorumları okuyunca, acaba biz bir şeriat ülkesinde mi yaşıyoruz, diye korkuya kapıldım. Yaşıyorsak da şanslıyım diye şükrettim. Nefret yüklü eleştiriler Gülse Birsel'in eteğinin boyuyla ilgiliydi. Bir etek boyu neler düşündürmüş vatandaşlara... Mesajların bazılarını neredeyse tam olarak aldım; çünkü bu ifadeleri tek cümlede toparlayamazdım. Bir de tarihe not olarak düşmek istedim içinde bulunduğumuz dönemde interneti kullanan insanların bile hangi seviyede olduklarını. Buyrun...

"hiç üzülmüş gibi değil, ölen kedi yavrusu değil kendi annesi,
ünlüyse ne yapsa doğru,
5 çayına gidecek gibi giyinmiş, yanındakiler daha kederli duruyor,
cenazede bu şekilde giyiniyorsa baloda nasıl giyinir,
minili cenaze, çok yazık,
taziye için kıyafetin yok mu, çok yazık,
bari donla gelseymiş,
üstü Mekke, altı Paris,
uzay ve dünya dışı yaşamımıza davetlisiniz,
öte dünyada annesine arkasında nasıl bir kadın bıraktığını soracaklar,
kendilerini Hristiyan cenazesinde sanıyorlar herhalde, şu makyaj, şu ojeler, hele kıyafetler, yazık,
ne diye cenazeyi camiden kaldırıyorlar ki, Yahudi tohumu bunlar Sinagoka gitsinler,
burası kilise mi,
başını kapatacağına kıçını kapatsaydı daha makul olurdu,
ölüm dahi sosyeteyi bozmuyor, ama gelirse sosyetenin kralı da olsan aha böyle gömerler show yaparak,
eteğe bak sanki film çekiyor,
yanındakilerde taytlı,
etek boyu güzelmiş, daha kısa giymeliydi, nede olsa cenaze,
cenazeye bak baloya gelmişler sanki, tıpkı Hristiyan cenazesine benzemiş, her şeyin de bir üstürubu vardır be kardeş,
cenazeden sonra ne de olsa mevlüdüne değil de cihangirde bir kafede unutma partisine katılır bu haliyle,
etek boyundan çok acılı olduğu belli,
Gülse'nin yüzü gülüyor gibi, sanki uzaktan bi tanıdığının cenazesindeymiş gibi havası var,
toplum olarak iyice bozulduk,
cenazeye mi gelmiş, düğüne mi; Müslümanlık nereye gidiyor,
bunu da moda yaparsınız siz ş.r.fsizler, o zaman bikini giyin de gidin,
annesi ölmüş giydiği şeylere bak,
..."

Eleştirileri okuyanların % 90'ı da eleştirilere hak verecektir. Ne yazık ki bu ülkede yaşayan insanların neredeyse tamamına yakını modernlik kisvesi altında yaşayan, adına ne derseniz diyin; ister geleneksel, ister muhafazakar, ister yobaz, ister tutucu... kişiler. Dinin etkisindeler özellikle ve dinin karşılığı da kıyafet olarak kapalı olmak, vücudunu saklamak, göstermemek... Çünkü ayıp, çünkü günah...

Eleştirileri de nefret yüklü olduğu için tek tek ele almayı lüzumsuzca buluyorum. Ama Gülse Birsel'in yüz ifadesine bakıp da üzülmediğini falan söylemek nasıl bir aymazlıktır. Cenazeden sonra mevlüde değil de unutma partisine gideceğini falan söylemek... Hem size ne? Üzülmese kime ne?

Kiliseye gitsin, Sinagoka gitsin diyip başka dine mensup olmakla falan itham ediyorlar. Diğer din mensupları insan değiller mi? İnsan istediği dinden olabilir, istediği din evinden de defnedebilir cenazesine, kime ne.

Cenazeyi modaya, şova dönüştürmekle falan suçluyorlar. Acaba bu kişiler Gülse Birsel'in gizli düşmanları falan mı, diye düşündüm.

Tabi biz yas kültürüne mensup bir toplumuz değil mi? Saygı çerçevesinde cenaze defnedemeyiz. Kendimizi yerden yere atmalıyız, gözyaşlarımız sel olmalı, üstümüzü-başımızı parçalamalıyız ki üzüldüğümüz inandırıcı olsun.

Kıyafet konusuna gelince... Herkesin bir yaşam tarzı vardır ve o yaşam tarzına göre bir kıyafet biçimi vardır. Türbana mı girseydi kadın? O zaman üzüldüğüne çok mu inanacaktınız? Çıkıntı olmayıp sizin gibi olması, sisteme uyması için sizin gibi olmalı değil mi rol gereği de olsa? Özgür olmasın, baş tutmasın da, samimiyetsiz olsa da fark etmez. İşte bu toplumda saygı anlayışı bu; göstermelik. Bu toplumda saygı anlayışı herkes gibi olmak. Bu toplumda saygı anlayışı samimiyetsiz olmak.

"Siz" aslında cenazeye saygı falan beklemiyorsunuz, kendinize saygı bekliyorsunuz. Yoksa Gülse Birsel'in annesi ölmüş umurunuzda olur mu? Olsa dilinize sahip olurdunuz. Ama zihniyet kötü olunca tutulamıyor dil.

Kim kaybetti? Kim saygısızlık yapmış oldu? Belki birbirinize hak vererek bu nefret yüklü eleştirilerinizle vicdanınız zerre kadar rahatsız olmadı ama bu eleştiriler saygısızlıktan öte bağnaz bir toplumun zavallılığı. Ne zaman öğreneceğiz acaba insanların yaşama hakkına saygıyı geleneksellikten bağımsız olarak? Belki hiçbir zaman. Eğer bu bağnazlık içselleştirildiyse, artık normalleşmiş demektir.

Kıyafet saygının bir ölçüsü olsaydı, İslam dünyasında insan hakları daha fazla olmaz mıydı? İnsan haklarından daha büyük bir saygı ölçüsü olur mu?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder