30 Temmuz 2014 Çarşamba

Sevginin şekli ve sınırı olmamalı


İnsanların sevinçleri; yerine, zamanına, duruma göre değişebilir. Benim de kendimi çok mutlu hissettiğim anlar oluyor. Aklıma gelenlerden birkaçını sıralayayım hemen. Çok sevdiğim bir sanatçının çok arayıp da bulamadığım albümünü bulduğum zaman, sınav sonuçları açıklandığı ve dersleri geçtiğimi öğrendiğim an... ve bugün olduğu gibi kedilerimin saatlerce veya günlerce evden uzaklaşıp eve geri döndükleri an. Prenses bugün sabahtan beri yoktu ve gece geldi. Pamuş kedim de dönmedi demiştim ya birkaç ay önce, o da döndü ve iyileşti ama nazar değmesin diye kimseyle paylaşmadım aylardır. Çünkü beni en çok üzen şey, hayvanların başına bir şey gelmesi. Çünkü onlar insanlara karşı savunmasızlar.

Bugün karşı karşıya iki apartman komşusu konuşuyorlar. Kadın söyleniyor... Kedi yavrusu biber fidanlarının dibini mi deşmiş, yoksa biberleri yemiş de dışkısıyla her yeri mi kirletmiş... Kedi sevmediğini bildiğim adam da karşıdan diyor ki, atıver aşağıya. Kedili kadın da üçüncü katta. Torunu bulup getirmiş kediyi. Ben çoğu insanın hayvan sevgisini samimi bulmuyorum zaten. Aslında onların da hayvan sevmeyenlerden hiçbir farkları olmayabiliyor. Yani acımasızca sokağa bırakabiliyorlar hayvanları bakmak zor gelince.

Cuma günü de Pamuş benimle gelmek istedi yakınımızdaki bankamatiğe. Zaten ben bir yere giderken farkederse, hemen peşime takılıyor. İstersem dünyanın öteki ucuna gideyim gene de gelmek istiyor. Kuyrukta beklerken kadının biri dedi ki; alır mısın onu oradan? Bu sevgisizliğin korkuyla falan alakası yok. Düpedüz sevgisizlik. Bana göre sevimliler zaten de, sevimsiz olsa bile niye sevilmez ki bir canlı? İnsanın içinde sevgi olmayınca, olmuyor demek ki. Bakışlarından anlaşılıyor sevgisizlikleri.

Gerçekten hayvan sevenlerin, neden hayvan sevdiklerini hiç düşündünüz mü; çünkü onlara göre sevginin şekli ve sınırı yok. Ama sevgi ayrımcılığı yapanların içlerinde ya sevgi yok, ya da sevgi şablonsal bir şekilde sanırım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder