21 Temmuz 2014 Pazartesi

Eşcinsellerin eşcinsel olarak çalışma hakkı olmalıdır


Üzülüyorum, hem de çok üzülüyorum ülkemizde eşcinsellere yapılan ayrımcılıklara. Bodrum gibi rahat bildiğimiz ortamlarda bile eşcinselliğe bakış açısı insanlık dışı olduğu için, eşcinsellerin hiçbir yerde yeri olmayabiliyor. Sadece heteroseksüeller yapmıyor insanlık dışı ayrımcılığı eşcinsellere; eşcinseller bile kendi kesimine aynı ayrımcılığı yapabiliyor. Çünkü eşcinseller de biliyor eşcinsellerin haklarını arayamayacağını, arasa bile bulamayacağını. Yani eşcinseller bile eşcinselliği, eşcinsellere karşı koz olarak kullanabiliyor. Yani eşcinselliğe olumsuz bir bakış açsı var ve bu bakış açısından herkes istifade ediyor yeri geldikçe.

Madam Marika olarak bilinen İngilizce öğretmeni Nedim Uzun, yaşadığı talihsiz bir olaydan dolayı öğretmenlikten atılıp medya aracılığıyla bilinmeye başlayalı On küsur yıl oldu. İnsanlar da zannediyor ki, eşcinseller eğlence olsun diye medyaya yansıyor, gündem yaratıyor... İnsan karın tokluğuna aşağılanmayı göze alarak Nedim Uzun'un kendi deyimiyle soytarılık yapar mı? Lafı uzatmadan kısaca özetlersek, eşcinsellere heteroseksüeller gibi eşit çalışma hakkı verilse, onlar da toplumun kabul ettikleri meslekleri-ni icra edebilirler ve belki de hiçbiri ne şov dünyasında yer alırlar, ne de seks işçiliği yaparlar. Nedim Uzun da sahnelerde şov yaparak geçimini sağlamaya çalışanlardan. Bodrumda en son çalıştığı yerden yövmiyesini alamayınca işveren tarafından dövülmüş. İşverene göre; Nedim Uzun'un karnını doyuruyorlarmış, üstüne bir de tatil yapıyormuş, daha ne istiyormuş...

Gerçekten toplumun hafife aldığı sektörlerde iş yapmak çok zor bir şey olsa gerek. Yapmak isteyenlere hiç sözüm yok ama mecburiyetten bu işi yapan eşcinseller, transseksüeller var ne yazık ki. Ama heteroseksist toplumlarda öyle katı bir ön yargı var ki, eşcinseller, transseksüeller cinsellikten başka bir şey düşünmezler ve yaptıkları her işe cinselliği karıştırırlarmış gibi muamele ediliyor. Oysa eşcinsellerin cinselliğe heteroseksüellerden daha düşkün olduğuna dair hiçbir veri yok. Cinselliğe düşkünlük cinsel yönelimle alakalı değil, kişinin yapısıyla alakalıdır. Ama sen eşcinselleri, transseksüelleri ahlaksız ilan edip işsiz bırakırsan ve toplumun pek de hoş gözle bakmadığı işlere itersen, eşcinseller ve transseksüeller hakkında da cinselliğe dair bir önyargı oluşacaktır elbet. Ne zalim bir sistem şu heteroseksizm; Önce aç bırakıyor, sonra ahlaksız ilan ediyor, sonra da sindirmeye, yok etmeye çalışıyor, ondan sonra da insanız diye geçiniyorlar işte.

İnsan çalışamayınca hiçbir ihtiyacını karşılayamayacağı için, eşcinsellerin, transseksüellerin devlet tarafından acilen çalışmayla ilgili sorunlarının halledilmesi, bu konuyla ilgili yasaların acilen çıkartılıp eşcinsellerin, transseksüellerin çalışma güvenliklerinin sağlanması gerekiyor. Çünkü eşcinsellerin en büyük korkuları cinsel yönelimlerinin öğrenilip işten atılması; çünkü homo-transfobik bir ülkede yaşıyoruz ve onları koruyacak hiçbir yasal düzenleme yok. Transseksüellerin de görünümlerinden dolayı iş bulmaları daha da zor. İşsizlik konusunda, eşcinsellerin ve transseksüellerin özellikle düşünülmesi gerekiyor. Çünkü cinsel yönelimlerinden dolayı en çok onlar mağdurlar. Çünkü homo-transfobik bir toplumda ilk gözden çıkarılanlar onlar oluyor genellikle.

Eşcinseller, transseksüeller sanki heteroseksüellerden eksiklermiş gibi onlara hep sanatçılık, modacılık gibi meslekler yakıştırılır. Yeteneği ve arzusu olan sanatçı da olur, modacı da olur, aşçı da olur, dansçı da olur... Ama ya yeteneği olmayan ve de bu tür meslekleri icra etmek istemeyenler ne olacak? Tabi ahlaksızlara seks işçiliği yaraşır değil mi?! Asgari ücrete bile razı olarak sevmediği işleri yapan, çalışma koşulları en adaletsiz olan eşcinseller ve transseksüellerdir bu toplumda. Adaletsiz çalışma koşullarını bırakın, çalışma hayatları bile olamayabiliyor. Ancak gizli eşcinsel olursan çalışma hayatın olabilir, o da cinsel yöneliminin öğrenilip şutlanma baskısı ve riski taşıyarak.

Açık eşcinsel ve transseksüel olarak çalışan arkadaşlarımız var ama onlar da çok dar çevrede az bir sayıda ve heteroseksüeller kadar hiç eşit olmayan koşullarda çalışıyorlar. Bir de eşcinsellere ve transseksüllere karşı uygulanan homo-transfobik mobbing söz konusu. Yani en ötekiliğin getirdiği yıldırma politikası hiçbir mobbingle karşılaştırılamaz sanırım.

Ülkemizde meşhur ve bir söz vardır "Tanrım hiç kimseyi açlıkla islah etme" diye. Şu homo-transfobik dünya eşcinselleri, transseksüelleri aç ve işsiz bırakıyor görmüyor musunuz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder