10 Temmuz 2014 Perşembe

Denizli'de eşcinsel yaşam Türkiye'nin 40 yıl ilerisinde!


Konuyu daha önce çok defa dile getirmişimdir mutlaka ama yeni bir denemenin arifesinde olduğumuz için "nedenler ve niçinler üzerinden" bir kez daha ele almak istiyorum. Kendimden örnek vermem de, içinde yaşadığım kültürü birebir ve kesintisiz yaşadığım ve özümsediğim için daha gerçekçi bir referans olacaktır. Çocukluğumdan beri kız gibi olmam, kız gibi lanse edilmem ve 20 yaşından sonra da tüm çevreme açık bir eşcinsel olarak yaşamam ve buna rağmen cinsel amaçlı yaklaşımların gaspı ve şiddeti dışında çok da rahatsız edici bir homofobiyle karşılaşmamam, içinde yaşadığımız ortamın eşcinselliğe bakış açısının canlı bir örneği. Sadece ben değil, Denizli kültürüyle yetişmiş diğer eşcinseller de aynı konumdalar. Yani kişisel ve çevresel kabul süreçleri farklı işlemiyor. Açık bir eşcinsel olunmasa bile, kişinin eşcinselliği tüm çevre tarafından biliniyor ama sadece masaya yatırılıp açık açık konuşulmuyor. Belki bir çoğuna bu anlattıklarım abartı gelecek ama benim yaşadıklarım ve izlenimlerim bu doğrultuda. Mutlaka olumsuz örnekleri ve başlarda bazı ailelerin inkar süreçleri vardır ama doğu kültüründeki gibi şiddet veya ölümle neticelenen bir eşcinsellik yoktur Denizli'de. Hatta ben şuna inanıyorum; eğer ülke genelinde eşcinsellik bu kadar lanetlenmese, eşcinseller de yersiz korkulara kapılmayacak, ailelerine karşı daha açık olacaklar ve konu konuşularak tatlıya bağlanacak. Denizli'deki eşcinsellerin korkusu, genelin yerele yansımasından başka bir şey değil.

Bu yıl Denizli'deki bir arkadaşımın annesini götürdüm "Benim Çocuğum" belgeseline ve hiç olumsuz tepki almadım ve belgeseldeki yaşanılanlarla kendi çocuğu arasında örtüştürmeler bile yaptı bu anne. Oysa arkadaşıma annesini aylar öncesinden bu programa götüreceğimi söylediğimde bana köpürmüştü "sana ne" diye. Ne oldu; hiçbir şey. Yani eşcinsellerin homofobisi olmasa, ilimizdeki hoşgörü kültürünün eşcinselliği çok daha kolay ve hızlı kabul edeceğine inanıyorum. Ve hala aileler çocuklarının cinsel kimliklerini bildikleri halde eşcinsel çocuklarının özgüvensizliği yüzünden aileler ve çocuklar arasında eşcinsellik konusunda yüzleşilemeyebiliyor. Bir yerden cesur bir adım atılsa, Denizli'nin Amsterdam veya San Fransisco olmaması için bir neden yok aslında. Sanırım ülke genelinin homofobik atmosferi Denizli'ye de yansıyor ve bu yüzden gizliliği tercihe diyor eşcinseller. Aileler de sessiz kalmayı tercih ediyorlar.

Konuyu şuraya bağlamak istiyorum... Denizli'de bugüne kadar eşcinsel bir oluşum gerçekleştirilemedi. Bunun sebebi aşırı boyutta homofobinin olmasından değil, homofobinin olmamasından. Homofobi mutlaka vardır da, insanları fiziksel veya psikolojik açıdan rahatsız edici boyutta değil. Nasıl bir homofobi var; yaşı gelmiş eşcinsellere karşı evlen baskısı. Onlar da evlenmeyince aileler de bir süre sonra pes ediyor. Evlenen eşcinseler eşcinselliklerini yaşayamıyorlar mı; daha rahat yaşıyorlar rüştlerini-erkekliklerini ispat ettikleri için.

Aslında Denizli bir çok ilin mücadeleyle ulaşmak istediği çok rahat bir eşcinsel ortama sahip. Eşcinsel mülteciler de Denizli'de rahatsız edici bir homofobinin olmadığını dile getiriyorlar. Başta da dediğim gibi ben mümkün mertebede sanattan spora açık eşcinsel olarak varoluyorum ilimde ama hiç olumsuzlukla karşılaşmadım diyebilirim. Evet çok şiddetle karşılaştım ama bunlar Denizli'ye dışarıdan gelmiş nefret kültüründen başka bir şey değildi.

Bu günlerde Denizli'de eşcinselliğe dair bir oluşum gerçekleştirme düşüncesi içersindeyiz eşcinsellerin çok rahat hayat yaşamaları ve mücadeleye ihtiyaç hissetmemelerine rağmen. İskandinav ülkelerindeki gibi, yani homofobiyle mücadele bitmiş de eşcinsellik çok normal karşılanıyormuş gibi bir seviyeden eşcinsel oluşum ve eşcinsel hakları mücadelesi çok konforlu olsa gerek. Bizde işin eğlencesini yaşarız, sohbetini ve paylaşımın yaşarız...

Evet, eşcinsel yaşam olarak çok canımız yanmadığı için haykırma ihtiyacı hissetmedik bugüne kadar ama biz de farklı bir tondan, yumuşak bir tondan eşcinselliği dile getirmek istiyoruz. Barış'ın onuruna yakışır bir saygı çerçevesinde eşcinsellikle yüzleşmek istiyoruz. Daha doğrusu varolan ve kabul edilen eşcinselliğin adını koymak istiyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder