28 Temmuz 2014 Pazartesi

Kadın kahkahasına Bülent Arınç ayarı


Bir devletli olarak Bülent Arınç kadının nasıl olması gerektiğini anlatmış bir konuşmasında. Aynen alıntılıyorum: "Kadın ise o da iffetli olacak. Mahrem- namahrem bilecek. Herkesin içerisinde kahkaha atmayacak. Bütün hareketlerinde cazibedar olmayacak, iffetini koruyacaksın."

İffetli olmak, yerine, zamanına ve bakış açısına göre göreceli bir kavram olmasına rağmen geleneksel toplumlarda gene de kabul edilebilir kavram ama kadının kahkaha atmamasını istemek... 21. yüzyılda bunun mantıklı bir açıklaması olabilir mi? İnsanın o anda mutluğunu ifade etmesinin ne gibi sakıncası olabilir? Sanırım kadının gülmesi, kahkaha atması, onun "hafif kadın" olarak algılanmasına sebep olacağı düşünülüyor. Kadının rahatlığı, başka erkeklere de kapısının açık olduğu anlamına geliyor olsa gerek. Rahat kadın, yani kahkaha atacak kadar rahat bir kadın, özgür bir kadın anlamına gelir değil mi? Özgür kadın da başındaki erkekleri iplemeyebilir. Asıl korkuları aslında, kadınların iffetsiz olarak tanımlanan cinsel noktaya kadar uzanmaları. Çünkü kadının kocasından veya tek bir erkekten başka duygusal veya cinsel hayatı olursa, bu iffetsizliğe girer. Peki hangi akıl ve mantık kitabında var kadının kendini tutması, kendini ertelemesi, engellemesi, kendini gerçekleştirmemesi? Kadının kahkaha bile atmasını istememek, erkeğin kadının hayatını yok saymasından başka bir şey değildir.

Bir de neden erkekler çiziyor kadınlığa ait tabloyu? Kadın kendi hayatını kendisi daha iyi bilemez mi? Kadın nasıl davranılacağını, ne yapacağını bilemeyecek kadar cahil mi? Kadına söz hakkı verilmemesi bile, kadınların özgürlüğüne karşıtlıktır. Erkeğin de ahlaklı olması öğütleniyor ama asıl mesaj kadınlara veriliyor; erkeklere ayrıcalık yapılıyor denilmesin, laf olsun diye erkeklere de iffetli olması öğütleniyor; sanki erkekler ahlaki kurallara harfiyen uyuyormuş, uyacakmış gibi. Erkekler evleninceye kadar cinsel olarak kedilerini gerçekleştirmeli, sonra evlenince tövbeye gelir ve affedilir zaten. Ama kadınların özgür bir hayat yaşamaları, alınlarının lekesidir hayatları boyunca . Artık uyarılar kahkaha noktasına kadar geldi; hem de bir devletli tarafından. Cezbeder olmayacak sözüneyse, söyleyecek bir laf bulamıyorum. Giyinmesin-kuşanmasınlar, toplum içine çıkmasınlar, çıksalar bile çarşafa girsinler veya kocaları-erkekleri onların tüm ihtiyaçlarını karşılar zaten! Ahlakçılıktan başka bir şey değil devletin verdiği mesajlar.

Bülent Arınç bazı televizyon kanallarını da gençleri seks bağımlısı yapmakla suçlamış. İsim vermediği medya da muhafazakar iktidarın söz geçiremediği medya olsa gerek. Bir insanın yapısı ne kadar müsaitse o kadar seks yapar. İnsanların metabolik yapılarının farklılığının bilincinde değil mi bunlar? Kimisi günde üç kere seks yapar, kimisi ayda bir kere, kimisi hayatı boyunca seks yapmak istemeyebilir. Bunun-seks yapma sıklığının ölçüsü ne? Toplumun seks hayatının ortalaması mı alınıyor; o da haftada 1-3 arası mı oluyor acaba? Ve kadın cinayetlerinin sorumluluğunu da seks bağımlılığına sebep olan medyaya yüklemiş. Kadını yasalar yoluyla devlet korumazsa, bunun sorumlusu kimdir acaba? Benim bildiğim kadın cinayetleri de nedense hep tutucu kesimlerde işleniyor. Aslında Bülent Arınç kısaca, muhafazakar bir toplumda özgür olmayın, olursanız ahlaksız olursunuz, cinayete kurban gidebilirsiniz demek istiyor. Bülent Arınç'ın diğer tavsiyeleri de, "Cebinizde Kuran taşıyın, kadınlar da her bir şeyini cep telefonunda konuşmayacak"

Sonradan aklıma gelen notlar:

Çok merak ediyorum; Saba Tümer ne yapacak ve ne diyecek bu tanımlamaya, kahkahanın iffetsizliğe girmesine?

Güzide Kasacı'yı da kahkahasıyla sevmemiş miydik?

Ebru Şallı'nın erkek tanımlaması gibi, Bülent Arınç'ın kadın tanımlaması da tarihe altın harflerle yazdırdı kendini şimdiden.

Erkekler veya Bülent Arınç niye kahkaha atıyor peki toplum içinde?

Niye kadının her bir şeyi iffet veya ahlak çerçevesinde değerlendiriliyor?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder