25 Haziran 2014 Çarşamba

Engin Altan Düzyatan'ın aylık kirası 17 bin lira olan evi


Ülkemiz sosyologlar için üzerinde çalışabilecek, çok verimli gözlemler yapabilecek çok gelişmiş bir laboratuvar adeta. Yani ders kitaplarından öğrenebileceğin bilgilerin milyon katını birebir yaşayarak daha güvenilir bir kaynaktan öğrenmiş olursun böylece. Ve üstelik insanlık tarihinin gelişimini falan bölgesel veya insani gelişim açısından, aradaki uçurum farklarından dolayı aynı anda öğrenebilirsin. Çünkü yüz yıllık sosyoekonomik ve kültürel yaşamı aynı anda yaşıyoruz ülkemizde.

Hülya Koçyiğit'in torunu Neslişah Alkoçlar'la evlenecek olan oyuncu Engin Altan Düzyatan evlendikten sonra duracakları ev için aylık 15 lira kira, 2 bin lira da dairenin aidatını ödeyecekmiş. İnsan yani resmen kaba bir şekilde "oha!" oluyor. 15 bin lira kira, 2 bin lira aidat demek ne demek anlayabiliyor musunuz? Benim yaşadığım şehir de bu parayı 3-4 ay biriktirdiğinde bir daire alabilirsin. Gerçekten öyle, şaka yapmıyorum. Kiralar da ortalama 400-500 lira arası.

Bu kirayı Engin Altan Düzyatan mı ödeyecek? Engin Altan Düzyatan'ın oyunculuk statüsü ne ki? Kıvanç Tatlıtuğ kadar falan kazanıyor mu acaba? Ve üstelik sürekli oynadığı bir dizi var mı? Oynamadığı zamanlar daha ucuz bir daireye mi çıkacaklar, yoksa sınırsız birikmişi mi var Düzyatan'ın? Yoksa Koçyiğitler veya Alkoçlar mı destek olacaklar, oluyorlar?

Aslında olayı magazinsel açıdan değerlendirdiğim falan düşünülmesin. Asgari ücretin 800 lira civarında olduğu ülkemizde, ayda aidatıyla 17 bin lira kira vermek akılları durduracak bir masraf. Tamam, insanlar istedikleri şekilde harcama yapabilirler ama 17 bin liralık keyfin, benim ayda tüm masraflarım dahil en fazla 500 lira olan keyfimden ne üstünlüğü olabilir ki? Yani 17 bin lira kirası olan ev insanı bulutların üstünde falan mı yaşatıyor? Çok mu mutlu ediyor insanı acaba bu kadar harcama yapmak; sırf kira masrafı üstelik. Ya diğer harcamalar ne olacak veya ne kadar acaba?

Bir de bunlar üstelik duyarlı olduğuna inandığımız sanatçı kesiminden. Sosyal sorumluluk projelerine falan katılırlar duyarlılıklarını göstermek için. İnsanın yaşadığıyla söyledikleri birbirini tutmayınca hiç inandırıcı olmuyor. Bu sanatçı kesimi de genellikle yoksulluk görmüş insanlardır. Bunun adı görgüsüzlük mü oluyor, yoksa basamak atlayıp statük olmak mı?

İnanın benim milyonlarım olsaydı, şu anki yaşamımdan hiçbir farkı olmazdı. Olan paramı da sanat, spor, hayvanlar, tüm ötekileştirilenler için kullanırdım. Hatta param olunca hayallerimle ilgili daha büyük bir cesarete sahip olup borç içinde bile yaşayabilirdim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder