6 Haziran 2014 Cuma

Bir valize sığdırılan kadın hayatı

Erkekler öldürmeye, kadınlar seyretmeye devam ediyor


Erkekler bütün hızıyla, bütün şiddetiyle kadınları da, birbirlerini de öldürmeye devam ediyor. Diyarbakır'da bir erkek, karısının uyurken şakaklarına elektrik akımı vererek öldürüyor. Cinayeti cinlerin emriyle işlediğini söylüyor. Öldürürken de Polis İmdat'ı arayarak karısını öldürmenin helal olup olmadığını soruyor. Ailenin avukatı da "polis deneyimli olsaydı, cinayeti önleyebilirdi" diyor. İkna olacak bir adam karısına uyurken elektrik akımı verir mi?

İstanbul'da bir valizin içinde kadın cesedi bulunuyor. 24 yaşındaki kadını, 17 yaşındaki erkek kardeşi öldürmüş. Cinayetin sebebiyse, Suriye'den gelen kadının, eşinin ve çocuklarının yanına dönmek istememesiymiş. Görüldüğü üzere kadına nasıl, nerede yaşayacağına karar verme hakkı verilmiyor. Oysa dünyada, eşini, çocuğunu genellikle erkekler terk eder ve o erkeklere pek bir şey yapılmaz.

Başka bir haberdeyse bir erkek bir erkeği kadın yüzünden öldürüyor. Yani katil erkek beraber olduğu kadını diğer erkekten kıskanıyor.

Erkeklik böyle bir şey işte. Bencillik ve ego üzerine kurulu. Hep ben ve hep benim dediğim olacak düşüncesine kurulmuş vaziyetteler. Bir kere haklılıkları söz konusu bile olamaz da, insanlıkla da alakaları yok. Yani kendilerini karşılarındakinin yerine koyamayacak kadar zavallılar. O da insandır, onun da istekleri vardır, karar verme hakları vardır, diye düşünülmüyor hiç. Ben böyle olmasını istiyorum, diyor ve öldürüyor.

Peki öldürülen kadınlarla ilgili nasıl bir önlem alınıyor? Bana kalırsa alınmıyor veya göstermelik alınıyor. Yani ortada erkeklerin kadınları öldürmeleri için o kadar cesaret verici unsur varken, cezai yaptırımlar bunun önüne, yani kadınların erkekler tarafından öldürülmesinin önüne geçemez. Çünkü çocukluktan itibaren verilen eğitim erkeklerin üstünlüğü üzerine ve kadınların rolleri ortada. Kadına ikinci sınıf veya köle gözüyle bakan bir zihniyetin elinde, her zaman kadınlara zarar verecek bir güç potansiyeli olacaktır ve bunun nerde ne zaman patlayacağı hiç belli olmaz, olmuyor erkek egosunun bu kadar şiş olduğu ülkelerde.

Sadece erkeklerimiz mi kadına edilgen gözle bakan? Kadınlarımız kendileri onaylayarak pekiştirmiyorlar mı bu düşünceyi? Her gün kadın cinayeti işleniyor; kaç kadın isyanlarda? Kadınlarımız da hak etmiş gözüyle bakmıyorlar mı öldürülen kadınlara? Çünkü onlar da aynı zihniyetle yetiştiriliyorlar ama acısını çekmelerine rağmen susmalarına şaşırıyorum.

Kadınlara teslimiyetçi dediğin zaman falan, artık bu teslimiyetçilik çok klişe bir tabir olarak görülüyor veya kadınların ezilmelerine (öldürülmelerine bile diyebiliriz) hep bir gerekçeleri var bence bahane sayılan.

Dinden yasalara, güvenlikten yargıya kadar her şeyin heteroseksistçe olduğunu göremiyor mu kadınlar acaba? Yoksa onların da mı işlerine böylesi geliyor? Sadece fiziksel güç üstünlüğüyle açıklanabilir mi dünyaya heteroseksizmin hakim olması? Bence insanları mağdur bırakan, biraz da kendi mücadelesizlikleri. Şimdi ben heteroseksist dünyada homofobi var diye haklarımdan vaz mı geçeceğim?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder