2 Haziran 2014 Pazartesi

Bir eşcinselin sıradan hikayesi ve eşcinselliğe bakış açısı

Öğrencilere eşcinsellikle ilgili çalışmalarında "tanıklık" olarak kendi hayat hikayemle yardımcı oluyorum zaman zaman. Aşağıdaki anlattıklarım da, bana sorulan sorulara verdiğim cevapların hikayeleştirilmiş son örneği.


45 yaşında, biyolojik cinsiyeti erkek olan bir eşcinselim. Toplumsal cinsiyet anlamında kendimi erkek olarak düşünmüyorum tabi. Cinsiyetsiz olarak tanımlayabilirim kendimi bu konuda. Çünkü toplumsal erkeklik olarak görevlerimi yerine getirmem söz konusu bile olamaz ama dışarıdan nasıl bir algı oluşuyor benimle ilgili bilemem, çok da umrumda değil zaten toplumun cinsiyet algısı. Ortaokula kadar köyde yaşadım. Lise okumak için şehire geldim. Liseyi 2. sınıfta bıraktım ve çalışmaya başladım. Askerden döndükten sonra da çalışmaya devam edip lise 3'ü dışarıdan bitirip Halkla İlişkiler ve İşletme bölümlerini bitirdim çalışırken. Şu anda da Sosyoloji 4. sınıf öğrencisiyim ayrıca. 20 yıl boyunca sağlık sektöründe çalıştım

Kendimi bildim bileli kendi cinsime ilgi duyduğumun farkındaydım ama adını koyma ihtiyacı doğmamıştı çocukken. Daha ilkokula başlamadan önce bile çocukça oyunlarda hep kendi cinsime karşı yaklaşımlarım oluyordu. Ve bu konuda hiç tereddüt yaşamadım. Çünkü kendi cinsime ilgi duymamın bana hiçbir zararı yoktu. Bana zararı olmayan bir şeyi de hiç sorgulama ihtiyacı hissetmedim. Zaten okuyan birisi olduğum için de ortaokuldayken cinsel yönelimimin adını da koymuştum. Kabul etmemek gibi bir durumum olmadı, çevreme kabul ettirme konusunda da hiçbir sıkıntı yaşamadım. Çünkü benim hayatımı hiç kimsenin sorgulayamayacağının bilincinde olan biriydim. Özgüven de yapısal bir şey sanırım. Sadece eşcinsellik konusunda da değil; ben inandığım gerçeğim konusunda çocukluğumdan itibaren kimsenin bana bir şey söylemesine fırsat vermedim. Yani asi ve inatçıydım hep ve hayat hep benim istediğim gibi oldu. Çevrem de beni çok iyi tanıdığı için, bana kendi doğrularını dayatamadı. Hayat biz nasıl istersek öyle olur. Şu anda homofobi varsa, bunun sorumlusu en başta eşcinsellerdir. Eşcinseller kendilerinin arkasında durmazlarsa, heteroseksist dünya eşcinselleri tabiki de yok sayar. Çünkü eşcinsellik heteroseksizmin baş düşmanıdır.

Bırakın aktif pasiflik anlayışını, benim hayatımı başkalarının hiçbir bakış açısı etkileyemez. Başkaları yanlış biliyor diye, benim de o yanlışlardan etkilenmem söz konusu bile olamaz. Eğer doğal ve de doğru bir şekilde hayatı paylaşamıyorsam, yanlış hayat yaşamaktansa, hayatın cinselliğinden kendimi soyutlarım daha iyi. Veya hayatın bana sunduğu kadarından fırsatçılık yaparım. Sonuçta aktiflik-pasiflik ayrımına karşı olsam bile, karşımdakinin kendini herhangi bir kategoriye sokması onun sorunu olduğu için, ben de onun kendisiyle barışık tarafından istifade ederim. Kısaca birinin aktif tarafından faydalanırım, diğerinin pasif tarafından. Çünkü tek eşliliğe karşı olduğum için, kıstaslar da beni etkilemiyor zaten.

Dediğim gibi toplumsal cinsiyet benim hayatımı hiç etkilemedi. Etkilediği anlarda da hayatımı nasıl yaşayacağıma ancak kendimin karar verebileceğini kulakları sağır edecek şekilde haykırdım. Eğer benim hayatıma müdahale edilirse, eden kişiyi çıkarırım hayatımdan. Bu eş-dost, akraba, anne-baba, kardeş, arkadaş veya en rütbelisi fark etmez. Hayatta ben, ben olarak yoksam, hiç kimsenin, hiçbir şeyin önemi olamaz. Bana saygı göstermeyene, ben saygısızlık yapmayı bile fazlalık görürüm. Heteroseksist dünyada kendin olmak veya kendin gibi yaşamak ne kadar çoğunluğa ters düşse de, kendime yetecek kadar da çok sosyalim. Çünkü sosyallik sadece cinsel kimliklerle gerçekleştirilen bir şey değil. Başarılı olmak, hayata tutunmak, bazen insanların sana toplumsal cinsiyet algısıyla bakmasının önüne geçebiliyor. Belki de ayrımcılık daha disiplinli ve çalışkan olmayı beraberinde getiriyor ve hayata daha sıkı sarılmana yardımcı oluyor. Şunu da diyebilirim; sen hayata sadece cinsel gözle bakmazsan, hayatın da sana nasıl bakması gerektiği konusunda belirleyici olabilirsin.

Eşcinsel evlilik mi dediniz... Bana eşcinsel olarak evlenirsen sana dünyaları bağışlarız, deseler bile evlenmem. Çünkü evliliğe karşıyım. Bir kişiyle hayat mı geçer? Hem mükemmel eş mi var? Niye ayrılma veya boşanma zahmetine gireyim? Çok eşlilikle her beraber olduğum kişiden farklı bir mükemmellik yakalamaya çalışıyorum. Eşcinsel evlilik, heteroseksist hayatın eşcinselliğe uyarlanmasıdır. Eşcinseller evlilik istiyorlarsa, bunun altında yatan sebep, sosyal haklardan ve güvenceden heteroseksüeller kadar faydalanmak içindir. Başka bir ülkeye gitmek mi dediniz eşcinsel evlilik için? Amerika veya Avrupa'yı 50 yıl geriden takip etmek yerine, hayata 50 yıl, 100 yıl ilerisinden bakarak çözüm yolları bulmaya çalışmak çok daha akıllıca. Doğuştan getirdiğimiz bir hakkımız var mı yapımıza uygun ve istediğimiz şekilde yaşamak için; var. O zaman hayattan nasıl tasarruf edeceğimize ancak kendimiz karar verebiliriz. Tasarruf edemiyorsak, bunun sorumlusu kendimizizdir. Çünkü eşcinseller eşcinsel bir hayat yaşamak istemiyorlar ki; heteroseksüel şekilde varolmak, eşcinsellikle de cinsel fantezi yapmak istiyorlar. Eğer eşcinseller çoğunluk olarak eşcinselliklerinin arkasında dursalardı, şu anda 100 yıl sonrasının  Amerika'sı olurdu ülkemiz. En az % 20'den ülkemizde kaç milyon eşcinsel olduğunu siz hesaplayın. Yani evlenmek için ne başka gezegene gitmeyi düşündüm, ne de eşcinsel evliliğe onay verdim. Ben haklarıma, evlilik dışında sahip olmak isteyenlerdenim. Özgürlük çünkü en büyük varoluş sebebim. Evlilikle kedimi hapsedemem.

İlk işim sağlık sektöründeydi ve orada 20 sene çalıştım. Eşcinselliğimden dolayı işimde sorun yaşamadım; çünkü işimi beynim ve ellerimle yapıyordum. Birisinin eşcinselliğini yüzüme vurması da işimden atılmam için sebep olamaz. Sonuna kadar giderim hukuksal olarak. Gittim de. Yani işyerinde homofobiyi inkar etmiyorum ama homofobinin olması, beni aciz yapmaz. Kadınlara da engeller var. Mücadele etmek varken niye mızmızlanayım. Homofobi, korkaklığı kullanarak varoluyor. Homofobi bana söker mi? Hayır. Hiç kimseye de sökmez korkak olmadıkları sürece.

İşyerimde eşcinselliğimden dolayı hiç kimseyle sorun yaşamadım. Sadece karakter olarak anlaşamadığım iş arkadaşım eşcinselliğimle ilgili dedikodumu yaptı ama ben zaten açık biri olduğum için, eşcinselliğimi bana karşı kullanamadılar. Sen eşcinsel misin, diyorlardı bana; ben de evet topum, diyordum. Dillerini yutup dönüyorlardı. Şu an çalışmıyorum şükürler olsun! Çalışmak kapitalizme enayilik çünkü. Çalıştığım işimi de ben bulmamıştım, iş beni bulmuştu. Yaptığım işi hiç severek yapmadım. Sanat alanında bir şeyler yapmak isterdim. Çalışma hayatım boyunca bütün paramı müzik CD'lerine, kitaplara, dergilere yatırdım ve şu anda çok büyük bir arşivim var. İşimin dezavantajları, hatayı hiç kaldırmamasıydı sağlık olduğu için. Hep asgari ücretle çalıştım.

Sosyal güvence diyince, hayatı sosyo ekonomik ve kültürel anlamda insanca yaşamak olarak tanımlıyorum. Sağlık anlamında sosyal güvencem... Her ay genel sağlık sigortasını cebimden ödeyerek faydalanmaya çalışıyorum sağlıktan. İşsiz kaldığım dönemlerde birikimlerimle idare ettim. Sosyal güvencem olmadığı zaman da doktora gidemedim tabi. Şu anda da sağlıkla ilgili problemim var ama sağlık güvencem olmasına rağmen doktorlara güvenemiyorum bu seferde . Çünkü ameliyat masasında kalmaktan korkuyorum. Heteroseksist dünya bende güven bırakmadı çünkü.

Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim.

Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım.

Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder